Şan ve şöhret uğruna değil vatan için öldüler

Şan ve şöhret uğruna  değil vatan için öldüler

YAŞAM Haberleri

1914 yılında Osmanlının göklerde varlığını ve idaresi altındaki topraklar üzerinde hâlâ güç sahibi olduğunu bütün dünyaya göstermek için altı vatan evladı görevlendirildi. 2 bin 250 kilometrelik zorlu yolculuk sırasında iki uçağımız düştü. 3 şehit verdik. Vatanın bekası için çıkılan yolculuğu Yüzbaşı Salim Bey ve Yüzbaşı Kemal Bey tamamladı

Osmanlı Devleti’nin son döneminde gerçekleştirilen “İstanbul-İskenderiye Hava Seyahati” sırasında teknik aksaklıklar yüzünden meydana gelen kazalarda şehit düşen kahraman havacılar, Türk halkını derinden etkiledi. Türk tarihinin ilk pilot hava şehidi olan Deniz Çarkçı Yüzbaşı Mehmet Fethi, 1887 yılında İstanbul Ayazpaşa’da doğdu. Çarkçı Ameliye Mektebi’nden mezun olduktan sonra teknisyen olarak çeşitli askeri fabrikalarda görev yaptı. Osmanlıda başlatılan havacılık hamlesi kapsamında Temmuz 1912’de İngiltere’ye gönderildi. “Tayyare makinisti” eğitimi alan iki mühendis subaydan biri oldu. Uçakların teknik bilgilerine de hâkim olan Fethi Bey, Kasım 1913’te dönemin devlet adamları Cemal ve Talat Paşa’yı uçurarak, Türk havacılık tarihindeki ilk VIP uçuşu gerçekleştirdi. Aynı gün gazete muhabiri Osman Vehbi Bey’i de aynı uçakta uçurarak, Türk havacılık tarihinde ilk defa bir sivil ile basın mensubunun bir arada olduğu uçuşu tamamladı. Ocak 1914’te Gümüş Liyakat Madalyası ile ödüllendirildi.
2 bin 500 kilometre
Balkan Savaşlarında alınan yenilgi sonrası Osmanlı Devleti’nin bilim ve teknolojiyi başarı ile kullandığının gösterilmesi için 2 bin 250 kilometrelik bir sefer yapılmasına karar verildi. Osmanlı’nın idaresi altındaki toprakların her köşesiyle ilgilendiği, buralara ulaşabilecek güçte olduğunu göstermek ve Orta Doğu’da karışıklık oluşturmaya çalışanlara karşı devletin gücünün yerinde olduğunun kanıtlamak çok önemliydi. İstanbul’dan başlayarak, Osmanlı’nın Anadolu ve Orta Doğu’daki toprakları üzerinden Mısır’a kadar düzenlenecek seferin adı “İstanbul-İskenderiye Hava Seyahati” olarak belirlendi. “Muavenet-i Milliye” isimli “Bleriot” uçağında 27 yaşındaki Yüzbaşı Mehmet Fethi Bey ile Rasıt Üsteğmen Sadık Bey, “Prens Celalettin” isimli “Deperdussin” uçağında Pilot Teğmen Nuri Bey ile Rasıt Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey yer aldı. Uçaklar, 8 Şubat 1914’te, yağmurlu havaya rağmen İstanbul’daki büyük törenin ardından havalandı. Fethi ve Sadık Beylerin yer aldığı uçak, İstanbul-Eskişehir-Afyonkarahisar-Konya-Tarsus-Halep-Humus-Beyrut-Şam rotasını takip ederek Şam’a başarıyla indi. Yoğun ilgiyle karşılaşan havacılar, bazı gazetecilere röportaj verdi.

ŞEHADETE UÇTULAR
İki kahraman havacının yer aldığı uçak, 27 Şubat’ta Şam’dan Kudüs’e uçarken teknik nedenlerle Taberiye Gölü yakınlarına düştü. İki pilot, şehitlik mertebesine yükseldi. İkinci uçakta yer alan  Pilot Teğmen Nuri Bey ile Rasıt Yüzbaşı İsmail Hakkı Bey, Humus’tan Şam’a ulaşarak arkadaşlarının cenaze namazına yetişti. Pilot Yüzbaşı Fethi Bey ile Üsteğmen Sadık Bey, Selahattin Eyyubi Türbesi’nin yanındaki kabre defnedildi. Kazadan sonra arkadaşlarının uğrunda can verdiği seferi tamamlamak isteyen Nuri Bey, 11 Mart’ta Yafa’dan kalkışı sırasında uçağının denize düşmesi sonucu boğularak şehit oldu. İsmail Hakkı Bey ise kazadan sağ kurtuldu. Pilot Teğmen Nuri Bey, havacı arkadaşlarının yanına defnedildi. Türk havacılarının ilk hava posta hizmeti merhum Nuri Bey tarafından bu sefer sırasında verilmişti. Sefer yarım kalmıştı. Fakat vatanın bekası için çıkılan bu yoldan geri dönülemezdi. Halkın da yardımıyla yeni bir uçak alındı. Pilot Yüzbaşı Salim Bey ve Rasıt Yüzbaşı Kemal Bey görevlendirildi. Sefere başlayan uçak, 1 Mayıs’ta Beyrut’tan hareketle Kudüs-El Ariş-Port Said-Tel El Kebir-Kahire-Sakkara-Maadi El Habiri-Kahire-Tanta-İskenderiye rotasıyla 15 Mayıs’ta İskenderiye’ye ulaştı. Havacılar, Mısır’da ilgiyle karşılanırken sefer anısına kartpostal basıldı.  

Fethi Bey’i uçağın yapısal kusuru şehit etti
ODTÜ Havacılık Tarihi Öğretim Görevlisi Bülent Yılmazer, şehit havacılar için göreve çıkarken şan ve şöhretin önemli olmadığının altını çizerek, şunları anlattı: Fethi ile Sadık Beyler, üstlendikleri görevin devletin bekası için taşıdığı önemin farkındaydı. Görev bilinçleri muhtemel ölüm tehlikesinin önünde yer alıyordu. Fethi ve Sadık ekibi çok uyumlu ve titizdi. Uçuşun her aşamasında dikkatli ve akılcı davranıyorlardı. Fakat uçaklarının yapısal kusurunun ölümcül seviyede olduğunu bilmiyorlardı. Mehmet Fethi’nin pilotluktaki tecrübesi hakkında bilgisi olmayan kişiler asılsız söylemlerde bulundu. Kazanın asıl sebebini Türk havacılık tarihindeki ilk kaza kırım raporu ortaya çıkardı. Görgü tanıkları ve kaza kırım raporunda yer alan bilgiler ve fotoğraflar Avrupa’da meydana gelen diğer ‘Bleriot XI’ kazalarıyla aynıydı. Sebep, pilotaj hatası değil uçağın tasarımındaki yapısal kusurdur. Uçuş sırasında kanat üzerine binen aerodinamik yüklerden oluşan pozitif ve negatif kuvvetler, kanadı taşıyan gergi tellerini ve kanadın ana kirişini yormaktaydı. Bu yüzden uçağın kanat kirişi kırıldı ve uçak düştü.

Muğla Meğri, Fethi için oldu Fethiye
Yüzbaşı Mehmet Fethi Bey ile sefer arkadaşlarının şehit olması Anadolu’da da büyük üzüntüye sebep oldu. Vefat sebebiyle Muğla’nın Meğri kasabasının ismi 1934’te “Fethiye” olarak değiştirildi. Ayrıca, 2004’te Fethiye’de açılan yeni anıtta birçok şairin onun için yazdığı şiirler de yer aldı. Türk şairi Behçet Kemal Çağlar, merhum pilot için “Aslan uçtu diye söylenir methi/ Bu kutsal toprağın çocuğu Fethi/ Kahrolur darbenle elbet her zaman/ Olursa bakış yan ve maksat eğri/ Bak, Fethiye oldu sayende Meğri/ Kartalım, gölgende hürdür bu vatan” dizelerini kaleme aldı. Sebilci Hafız Hüseyin Efendi tarafından da “Tayyareci Fethi” isimli bir şarkı yazıldı. Şarkıda “Ağla annem, ağlamanın yeridir. Tayyareden düşen oğlun Fethi’dir” mısraları ölümünün halk üzerindeki etkisini göstermesi açısından önem taşır. Türk havacılık tarihinin ilk şehitleri Fethi, Sadık ve Nuri Beylerin anısına yapılan anıt, İstanbul’un Fatih ilçesinde eski belediye binası önündeki parka konuldu. Anıtta kırık sütun kullanıldı. Bununla 3 şehidin çıktıkları kutlu seferi tamamlayamaması sembolize edildi.

İLK HAVA ŞEHİDİ TÜRK KADIN: ERİBE HÜRKUŞ
30 Ekim 1918’de İstanbul’da doğan Eribe Kartal Hürkuş, ilk hava şehidi Türk kadındır. Türk havacılık tarihinin önemli isimlerinden Vecihi Hürkuş’un yeğeni olan Eribe, babası Binbaşı Bedrettin Bey’in şehit olmasının ardından çocukluğunun önemli bir kısmını dayısının yanında geçirdi. Eribe, Kadıköy’deki Vecihi Sivil Tayyare Okuluna gitti. Henüz 16 yaşındayken pilotluğu öğrendi. Paraşütle atlama konusunda eğitimler aldı. 29 Ekim 1936’da yaptığı bir denemede Eribe’nin paraşütü açılmadı. 600 metreden düşerek ağır yaralanan Eribe, henüz 18 yaşında hayatını kaybetti. Eribe Kartal Hürkuş, hava şehidi ilk Türk kadını olarak kayıtlara geçti.

87 yıl sonra aynı rota
Türk pilotlarının çıktıkları 2 bin 250 kilometrelik “İstanbul-İskenderiye Hava Seyahati”, 2001’de Altın Kanatlar Projesi’yle yeniden gündeme geldi. TRT ile Hava Kuvvetleri Komutanlığının iş birliğinde yapılan projede o dönem kullanılan uçakların benzerleriyle tarihî sefer tekrarlandı. Üç bölümlük belgesel hâlinde yayınlanan seferde, 15 Mayıs 2001’de İstanbul’da düzenlenen törenle yola çıkan uçaklar, eski rotaya mümkün olduğunca sadık kalarak, İskenderiye’ye ulaştı.
 

 

 

Düzenleyen:  - YAŞAM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...