Left
Lamba

HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__
Lamba
Right

Anahtarlar küflendi acılar küllenmedi!

Anahtarlar küflendi acılar küllenmedi!

KÜLTüR - SANAT Haberleri

Filistin’deki Nekbe dramının romanını yazan Nurettin Taşkesen “Kitabımdaki acılar, okuyuculara kurgu gibi gelebilir ama kaleme aldıklarımın yüz katı aslında orada yaşandı” diyor.

Murat Öztekin

Nekbe, Filistin topraklarında senelerdir devam eden acı ve gözyaşının diğer adı... İsrail Devleti, kurulduktan bir gün sonra, 15 Mayıs 1948 günü büyük bir zulme imza attı; baskıların neticesinde 750 bin Filistinli evlerini barklarını ve bereketli topraklarını terk ederek, mecburi bir göçe çıkmak zorunda kaldı. “Bir gün mutlaka döneceğiz” diyen Filistinliler, evlerinin anahtarlarını hep sakladılar. Yıllar geçti, anahtarlar küflendi ancak acılar bir türlü küllenmedi... Filistin’de yaşananların dönüm noktalarından olan bu hadisenin hikâyesi de Nurettin Taşkesen tarafından “Nekbe 1948” isimli belge romana taşındı. Biz de hadiseleri biraz duygusal biraz da kurgusal bir dille anlatan eserin yazarından Nekbe’yi dinledik...

Filistin’deki bu bitmek bilmez dram temeli nereye dayanıyor?
Aslında sıkıntıların başlangıcı Napolyon Bonaparte’a kadar gidiyor. Eğer Osmanlı, Napolyon’u Akka’da durdurmasaydı Filistin daha önce Yahudi yerleşimi olabilirdi. Tabii asıl plan Theodor Herzl ile devreye sokuldu. 1897’deki I. Siyonist Kongresinde konuşan Herzl “Ben burada Yahudi devletini kurdum, 50 sene sonra bunu herkes duyacak” dedi. Dediği gibi de oldu...

Nasıl gelişti o safha?
Birinci Cihan Harbi’nde Filistin’deki muharebeler 1917 yılında cereyan etti. O yıl Kudüs’ün işgal edilmesiyle kaos da başlamış oldu. İşgalin ilk müsebbibi İttihat Terakkiydi. Sultan Abdülhamid’i indirerek zaten bunun önünü açmış oldular. Sonrasında Filistin cephesini Alman komutanlara bıraktılar. Osmanlı tarih sahnesinden silindikten sonra İngilizler orada bir manda devleti kurdular.

Bu devlet nasıl devredildi Yahudilere?
İngilizler aslında İsrail devleti için büyük bir bürokratik zemin hazırlamış oldular. 1947 yılında Birlemiş Milletler, Filistin’i bölme planı yaptı. O esnada ortaya çıkan terörist Yahudi örgütleri, eziyetlerle Müslüman halkı kaçırıp nüfus çoğunluğunu elde etmeye çalıştılar

“SİZİ KURTARACAĞIZ”
Bütün bunlar olurken Müslüman devletlerden hiç mi destek ulaşmadı?

Aslında o esnada Mısır, Ürdün, Suriye, Irak ve Lübnan’dan müteşekkil beş Müslüman ülkenin ordusu Filistin’e girdi. Ancak Arap askerlerin ekserisi acemiydi, en teçhizatlısı Ürdün Ordusuydu. Fakat başında bir İngiliz subayın olduğu Ürdün kuvvetleri, “Biz sizi kurtaracağız. Emniyetli yerlere göç edin” diyerek Filistinlileri topraklarından uzaklaştırdı.

Sonrasında ne oldu?
İnsanlar yaya olarak, ellerine alabildikleriyle memleketlerini terk etmek zorunda kaldılar. Mülklerinin delili olarak da ev anahtarların yanlarına adılar. Nekbe denilen bu hadise esnasında binlerce insan da hayatını kaybetti. Nihayetinde 750 bin kişi yurdundan oldu. Böylece diğer şehirler de Siyonistlerin eline geçti.

Bugüne kadar “Nekbe” hadisesini neden az duyduk?
Biz aslında Filistin’i de Kudüs’ü de yeni yeni keşfetmeye başlıyoruz. Bize birçok mühim şeyi unutturan zihniyet, Kudüs’ü de unutturmuş. Bunda Filistin’deki bazı teşkilatların önceden Sosyalizme yaslanmasının da tesiri olabilir.

Tarih yazmanın mesuliyeti büyük
‘Nekbe 1948’ kitabını yazma fikri nerede doğdu?

İngilizlerin Orta Doğu’dan yaptıklarını ve İsrail’in kuruluşunu araştırırken Deir Yasin katliamı çok dikkatimi çekmişti. Bu katliamı gören bir Kızıl Haç yetkilisi, cesetlerin arasından bulup kurtardığı bir kız çocuğunu biyografisinde anlatıyordu. Bu kurtuluş hadisesi romanıma ilham kaynağı oldu. Adı bilinmeyen bu kıza Necla ismi vererek, hakikatle örtüşen bir hikâye kurguladım.

Nekbe hadisesinde yaşanalar zaten film senaryolarını aratmayacak trajedileri barındırıyor. Çok fazla kurguya başvurmadınız sanırım…
Ben hadiseyi bir kız çocuğu ve ailesi üzerinden anlattım. Romandaki acılar, okuyuculara kurgu gibi gelebilir ama kaleme aldıklarımın yüz katı aslında orada yaşandı. Zira tarihî kaynaklarda müthiş bir katliam anlatılıyor. Ben insanların bu yaşananları daha kolay anlayabilmesi için romanlaştırdım.
l  Tarihî roman yazmanın zorlukları neler?
Ben kendi adıma söylersem, bir cümle yazdığımda “Bu ne kadar hakikati yansıtıyor” diye düşünüyorum. Bu yüzden bazen sayfalarca okuma yapıp bir paragraf yazı yazabiliyorum. Zira bu işin mesuliyeti çok büyük…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...