İşte Rum Yönetimi'nin Ankara'ya getireceği müzakere teklifi

Mavroyannis, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) müzakere sürecindeki blokajlarını kaldırma karşılığında Ankara'nın Ek Protokolü uygulamasını, Maraş bölgesinin BM'ye devrine mukabil de kendilerinin, KKTC'nin Gazimağusa limanı üzerinden AB'yle ticarete başlamasını kabul edeceklerini söyledi. Türkiye ve Yunanistan arasında alınan kararlar çerçevesinde KKTC'den özel bir temsilcinin Atina'da, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nden Yönetimi'nden (GKRY) bir temsilcinin de Ankara'yı ziyaret ederek Kıbrıs sorunu konusunda temaslarda bulunması kararlaştırılmıştı. Bu kapsamda yakında Ankara'ya gelmesi beklenen Rum müzakereci Mavroyannis, GKRY'deki çalışma ofisinde AA muhabirinin sorularını yanıtladı. nbsp;

SORUNLARI AŞMAK İSTİYORUZ

Mavroyannis, GKRY'den yapılacak bu ilk ziyaretin yeni ziyaretlerin önünü de açmasını umduklarını belirterek, "Sorunları aşmak istiyoruz. Bu kısır döngüyü olumlu bir duruma çevirmeye kararlıyız. Kıbrıs sorunun çözümü, bizi birleştiren etkenlerin bizi ayıran etkenlerden daha fazla olduğunu ispat edecektir" diye konuştu.

GKRY'nin Kıbrıs sorununu Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik süreciyle ilişkilendirmeye devam edip etmeyeceği sorusuna yanıt veren Mavroyannis, kendilerinin 8 yıl önce Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle müzakerelere başlamasına onay verdiklerini çünkü bu sürecin Kıbrıs sorunun çözümüne de katkı sağlayacağını düşündüklerini kaydetti.

Kıbrıs sorunun çözümünde Avrupa Birliği'nin gerekli zemini sağlayarak tüm tarafların çıkarlarını garanti altına aldığını iddia eden Mavroyannis, "Kıbrıs sorunu Türkiye'nin AB üyeliğinde tek engel değil. Başka engeller de var. Ama Kıbrıs sorunu çözülürse Türkiye'nin üyelik sürecinde yaşanacak en iyi ivmeyi sağlayacaktır" dedi.

RUMLARIN ÖNERİSİ

Mavroyannis, Kıbrıs müzakereleri sürecinde ilk olarak, Maraş'ın Türk tarafının kontrolünden çıkarılması ve Türkiye'nin GKRY'ye limanlarını açmasını istediklerini anlattı. Maraş'la ilgili adımın çözüm sürecini olumlu etkileyeceğini öne süren Mavroyannis, bunun "çok güçlü bir mesaj" olacağını ifade etti.

Mavroyannis, Ankara'da yapacağı görüşmelerde masaya koyacakları öneri için şunları söyledi:

''Önerimiz, Türkiye'nin AB ile müzakerelerinde dondurulmuş 8 başlığın açılması karşılığında Ankara Ek Protokolü'nün uygulanmasını, kapalı Maraş'ın BM'ye devredilmesini ve (KKTC tarafındaki) Mağusa limanının ürünlerin Avrupa Birliği'nde serbest dolaşımını içeriyor."

İKİ BÖLGELİ FEDERASYON

GKRY müzakerecisi Mavroyannis, çözümün BM çatısı altında iki bölgeli bir federasyon olduğunu savunarak, "Çözüm, bir devlet çatısı altında, toprak bütünlüğü ve ulusal kimliği olan iki halkın beraber yaşamasıdır. Bu federasyonda iki federal ünite olacak. Bu iki federal ünite eşit olacaktır. Bu uzlaşma gerekli" ifadelerini kullandı. Mavroyannis, Kıbrıs Rum kamuoyunun ezici çoğunluğunun iki federal yapıyı kabul ettiğini öne sürdü. nbsp;

Yeniden başlayacak müzakelerde sürecin daha belirgin halen getirilmesi için takvime bağlanması önerisini kabul etmediklerini kaydeden Mavroyannis, müzakerelerle ilgili ABD ya da Avrupa ülkelerinden kendilerine yapılan bir telkin olmadığını ifade etti.

Mavroyannis ayrıca, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu (KTFF) ile Rum Futbol Federasyonu'nun (KOP) 5 Kasım'da FİFA ve UEFA nezdinde yapacağı görüşmenin, iki toplum arasında güvenin tescil edilmesine yönelik yasal çerçeveler olması koşuluyla taraflar için güven artırıcı katkı yapacağını vurguladı.

-Ankara Ek Protokolü ne içeriyor?

Türkiye, AB ile ilişkilerinin hukuki temelini oluşturan 1963 tarihli Ankara Anlaşması'nı, 1 Mayıs 2004 tarihinde AB üyesi olan 10 ülkeyi kapsayacak şekilde genişleten "Ek Protokol"ü 30 Temmuz 2005'te imzaladı. Türkiye ile AB Dönem Başkanı İngiltere arasında mektup teatisiyle yürütülen imza süreci, imzalı metnin, Türkiye'nin Ek Protokol'ü imzalamasının, Protokol'de "Kıbrıs Cumhuriyeti" adıyla ifade edilen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni tanıdığı anlamına gelmeyeceğine yönelik deklarasyonla birlikte gönderilmesiyle tamamlandı. Türkiye, nbsp; AB Dönem Başkanı İngiltere ve AB Komisyonu da Ek Protokol'ün imzalanmasının hukuken Türkiye'nin Güney Kıbrıs'ı tanıdığı anlamına gelmediğini deklare etmişti.