Hiç mescit içinde oynanır mı?

A -
A +

Bilâl-i Habeşi (radıyallahü anh), bir gün mescit içinde oynamaya başlar... Hazret-i Ömer görüp çok şaşırır! Zira mescitte Resulullah vardır.
Yanına yaklaşıp;
"Yâ Bilâl! Sen ne yapıyorsun, hiç mescitte oynanır mı?" der.
Ama o, dinlemez.
Ona Resulullah'ı gösterip "Mescidin sahibi orada, bana ancak O karışabilir" der.
Bunu, Hazret-i Ömer'e söyler...
Çünkü kendinde değildir.
Hazret-i Ömer gider ve Resulullah Efendimize arz eder durumu. Efendimiz, onu çağırır ve sorar:
"Yâ Bilâl! Az önce ne yapıyordun?"
"Oynuyordum yâ Resulallah."
"Niçin oynuyordun?"
"Sevincimden yâ Resulallah, Rabbime bir ihsanından dolayı teşekkür ediyordum."
"Nedir o ihsan?"
"Yâ Resulallah! Hak teâlâ sana her şeyi verdi, bir şey vermedi."
"Nedir o vermediği?"
"Hidayet yâ Resulallah! İnsanları hidayete getirmek senin elinde olsaydı önce akrabanı imana getirirdin... Onlardan sıra bile gelmezdi bana... Ama bakın, kendi akrabaların seni inkâr ederken Rabbim benim gibi Habeşli bir köleye bu imanı nasip etti... Sana inandım, sevdim, âşığın oldum. Onun için oynuyordum yâ Resulallah!" der.
Ve özür diler.
Resulullah, Hazret-i Ömer'e "Bırak yâ Ömer! Bırak oynasın..." buyururlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.