"Ben saraydan geliyorum"

A -
A +

Ahmed Âmiş Efendi, 1800'lü yıllarda yaşadı. Kabri, İstanbul'da Fatih Câmii yanındaki kabristandadır. Bir grup talebesi huzuruna geldi bir gün.
Ve hürmetle:
"Hocam, izin verirseniz biz umreye gitmek istiyoruz" dediler.
"Tabii iyi olur, selâmetle gidin."
Ancak gençlerin parası yoktu ve bunu söylemeye çekiniyorlardı.
Biri cesarete geldi:
"Şeyy... efendim."
"Söyle evlâdım."
"Bizim paramız yok hocam."
O zaman üzüldü mübarek!
"Çok mu istiyorsunuz umreye gitmeyi?"
"Evet hocam, çok istiyoruz."
"Peki öyleyse" buyurup çekildi köşesine.
Ve açtı ellerini.
"Yâ Rabbî! Sen her şeye kâdirsin. Şu garipleri mahrum etme bu ulvi seferden" diye yalvardı.
Az sonra vuruldu kapısı. Açtığında "şık giyimli" biri vardı eşikte.
Büyük bir edeple:
"Efendi Hazretleri ben saraydan geliyorum" diye arz etti.
"Buyur evlâdım, hoş geldin."
Elindeki "kese"yi uzatıp "Bu, padişahımızın size hediyesidir efendim" dedi ve izin isteyip geri döndü.
Kese "altın" doluydu.
Büyük veli o keseyi o gariplere verip "Alın bakalım, bunlar sizi hem götürür, hem getirir" buyurdu.
Gençler çok şaşırmıştı!
Elini öpüp sevinçle ayrıldılar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.