Kemâl
Paşazâde? asker idi. Ayrıldı ve öyle bir âlim oldu ki kendisine
"Müftiyüssekaleyn" yani "insanların ve cinlerin müftüsü" denildi...
Ahmed
İbn-i Kemâl Paşa, Osmanlı âlim ve velîlerinin en meşhûrlarındandır.
"Kemâl Paşazâde" diye tanınmıştır. 1468 yılında Tokat'ta doğdu. 16 Nisan
1534'te İstanbul'da vefât etti. Kabri, Edirnekapı Kabristanındadır...
Baba
tarafından asker, anne tarafından ise ilim ile meşgûl olan bir âileye
mensup bulunan İbn-i Kemâl, iyi bir tahsil ve terbiye gördü. Daha sonra
baba mesleği olan askerlik yolunu seçti. Sipahi olarak seferlere
katılırdı. Ancak karşılaştığı bir hâdise onun askerliği bırakmasına ve
ilmiye sınıfına geçmesine sebep oldu. Kendisi şöyle nakleder:
Sultan
İkinci Bâyezîd Han ile bir sefere çıkmıştık. O zaman vezîr, Halîl
Paşanın oğlu İbrâhim Paşaydı. Şanlı, değerli bir vezirdi. Ahmed ibni
Evrenos adında bir de kumandan vardı. Kumandanlardan hiçbiri onun önüne
geçemez, bir mecliste ondan ileri oturamazdı... Bir defâsında, eski
elbiseler giyinmiş biri geldi. Bu, kumandanlardan da yüksek yere oturdu
ve kimse ona mâni olmadı. Buna hayret ettim. Arkadaşlarımdan birine,
kumandandan da yüksek yere oturan bu zâtın kim olduğunu sordum. "Filibe
Medresesi Müderrisidir. İsmi Molla Lütfi'dir" dedi. "Makâmı bu kadar
yüksek olan bu kumandandan yukarı nasıl oturur?" dedim. "Âlimler,
ilimlerinden dolayı tâzim ve takdîr olunur, hürmet görürler. Geri
bırakılırsa, bu kumandan ve vezîr buna râzı olmazlar" dedi. Düşündüm,
"Ben bu kumandan derecesine çıkamam, ama çalışır gayret edersem, şu âlim
gibi olurum" dedim ve ilim tahsîl etmeye niyet ettim..."
Nitekim
İbn-i Kemâl Paşa askerlikten ayrılarak ilim tahsîline başladı ve öyle
bir âlim oldu ki kendisine "Müftiyüssekaleyn" yani "insanların ve
cinlerin müftüsü" denildi. Cinnilere de fetva verirdi...
Yavuz
Sultan Selîm Han İbn-i Kemâl hazretlerini çok severdi. Onu Mısır
Seferine götürdü. Dönüşte bir ara İbn-i Kemâl hazretlerinin atının
ayağından sıçrayan çamur, Padişahın kaftanını kirletmişti. İbn-i Kemâl
mahcûb olup, atını geriye çekerek ne yapacağını şaşırdı. Ancak Yavuz
Sultan Selîm Han ona dönerek tarihe geçen şu sözü söyledi:
"Üzülmeyiniz,
âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur, bizim için süstür, şereftir.
Vasiyet ediyorum, bu çamurlu kaftanım, vefâtımdan sonra kabrimin
üzerine örtülsün!.." Allahü teala şefaatlerine nail eylesin...