Takvim

A -
A +

 Onu görmeye gittiğimde tarih Şubat 2010'du... Sadece 341 gündür tutukluydu. Sadece diyorum çünkü ne o ne ben tutukluluk süresinin 1737 gün olacağını bilmiyorduk... Hatta ne yalan söyleyeyim, tahmin bile edemezdik... Kimse edemezdi...

Gazeteci Mustafa Balbay'ı Silivri'de duruşma arasında görüp konuştuktan sonra gazeteme şöyle bir giriş yazısı yazmıştım: 
''Daha önce hiç yüz yüze gelmedik. Telefonda bile konuşmadık. Ben onu o beni yazılarımızdan tanıyoruz. Gözleri parıldadı beni görünce, 'gel gel' işareti yaptı uzaktan. Karşı karşıya geldik, kucaklaştık. Hemen karşısına oturdum. Diz dize oturduk bir süre. İnsan soramıyor hemen. Oysa sormalıyım. Hem orada bulunmam yasak, hem de vaktim yok. 'Nasılsın?' dedim önce. 'Siz' demek gelmedi içimden orada, o durumda, olmazdı, fazla resmî. Memnun oldu, gülümsedi. 'Zaman kavramı bitti Balçiçek' dedi. 'Bir önceki duruşmada tahliye çıkacağını düşünüyorduk. Kızım gelmiş, Yağmur, karnesini getirmiş bana. Çıkmadı o tahliye. Kızım ağlamadı bile. Ama ben takvimimi yitirdim. Takvimim yok artık...' Yutkundum. Bilmiyor ki Balbay, biraz önce kızının babasından ayrıldıktan sonra, dışarıda nasıl katıla katıla ağladığının hikâyesini dinlediğimi. 'Ümitsiz misin yani?' diye üsteledim... 'Hayır, hayır' dedi..."
                *
Dün Mustafa Balbay'ın gecikmiş tahliyesini duyunca içimi tarifsiz bir mutluluk kapladı. Pazar günkü yazıma ''Benim hâlâ umudum var'' diye başlık atmıştım ve sizlerden onca teşekkür almıştım ya, olumlu baktığım için... Öylesine iyi geldi bu tahliye... ''Oh'' dedirtti... Biz konuşurken 20 aylık olan oğlunu, babasını tanımayışını düşündüm. ''Dışarıdan gelen her ışık yarım tahliyedir'' deyişini... Balbay'ı ziyarete gittiğimde suçluluk duygusu içindeydim. Şöyle yazmıştım:
''Günahıyla sevabıyla, bir gazeteci orada yaklaşık 1 yıldır tutuklu ve biz sesimizi çıkarmıyoruz. Aynı şekilde Tuncay Özkan da var. Niye onların sesini duyurmaya çalışmıyoruz? Niye ödümüz patlıyor haklarında kalem oynatmak için? 'Ergenekoncu' olarak fişlenmekten mi korkuyoruz, niye? Hep bu korkularımız değil mi bizi asıl tutsak yapan? Silivri'de bir insanlık dramı yaşanıyor. En tehlikelisi ise bu durumun normalleşme hâli. Mustafa Balbay nerede? Hapiste. Ha, tamam. Hayır, tamam değil. Suçu neyse, eğer varsa mutlaka yargılanmalı. Mevcut iddianameye, hukukçuların büyük çoğunluğunun görüşüne göre tutuklu olmaması gerek. Peki niye orada? Buradan bütün meslektaşlarıma sesleniyorum. Mustafa Balbay'a da, Tuncay Özkan'a da sahip çıkmak zorundayız. Onlar gibi düşündüğümüz için değil, yapılanlar doğru olmadığı için... Beni görünce hem gülümseyen hem de 'Sana kızıyorum çok, Ergenekon'a, Balyoz'a, Kafes'e inanıyorsun' diyen Tuncay Özkan için...''
Gazeteci, milletvekili Mustafa Balbay'ın çıkışı kuşkusuz uzun tutukluluk süreleri adaletsizliği karşısında bir zafer...
Ama içeride ''takvim''ini yitirmiş, yitirmekte olan farklı davalardan tutuklu onca insan var.
Unutmayalım, unutulmalarına izin vermeyelim...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.