Çocukluğunu çaldık, insanlığının peşindeyiz!

A -
A +

 Ortalık toz duman.... Kimsenin bırakın yazmayı, konuşasının olmadığı şu günlerde etrafımızda acayip bir hava var. Malum gündemin dışına çıkan herhangi bir konu dile geldiğinde cevap kibirli! "Dur yahu! Daha mühim işlerimiz var!''

Sahi mi diyesim geliyor içimden, ne yapıyorsunuz?
Taraftar olmakla meşgulüz çünkü... Gündemi sanki bizden bağımsızmışçasına seyrediyor, yorum yapıyor, sanki ilgimiz yokmuşçasına dışarıdan yorumlarda bulunuyoruz. Bir sağduyulu bir memleketle gerçekten ilgili yorumu mumla arar hâle geldik... Maç seyrediyoruz sanki!
Ha bu arada önemli işlerimiz var, unutmayalım lütfen!!
Bütün bu operasyon, kabine değişikliği, kavga dövüş işleri derken eğer o çok kıymetli vaktinizden biraz ayırabilirseniz bir çocuğa yaptıklarımızı, hatta yapmaya devam ettiklerimizi anlatmak istiyorum... Olur mu? Çünkü filler tepişirken çimenler arada bırakın ezilmeyi, yeniden çıkamaz hale gelmek üzere... Konu mu? Tabii ki yargı... Tabii ki adalet!
               *
Yakup Köse'yi tanıyor musunuz? Adını duymuşluğunuz var mı?
O aslında 28 Şubat'ın ağır mağdurlarından... 14 yaşında ne olduğunu bilmediği bir el hareketi yaptığı için sokakta örgüt üyesi olarak tutuklanan, içerde işkence gören, çocukluğunu hep birlikte çaldığımız bir isim. Çocukluğu yetmedi ama insanlığının peşindeyiz bugün!! Onu da alacağız, onu da alacağız ki, gözyaşları içinde sarf ettiği ''Benim bu sisteme sevgi beslemem, devlete saygı duymam mümkün mü?'' cümlelerini ona yutturacağız değil mi?
Devlet dediğin böyle olur zaten! Ceberut!
Yakup 10 yıl önce mahkemede annesinin zoruyla Miki Fareli tişörtünü giydiğinde sanıyordu ki, hakim onun çocuk olduğunu anlayacak. Gerçi o çoktan okşanmıştı, ona çoktan anlatılmıştı dünyanın kaç bucak olduğu ama çocuk aklı anasına inanmayı istedi, canı gönülden. ''Evladım giy bak hakim amca görsün senin çocuk olduğunu, anlasın bu işlerle ilgili olmadığı'' cümlesine kanası geldi. Hakim karşısında da 10 yıl yatacağı hapishaneye yollanırken de üzerinde Walt Disney'in kimseyi ötekileştirmemek için belki de en sevilmeyen hayvandan, fareden oluşturduğu dünya çapında bir karakter vardı. İronik değil mi?
Yakup içerde çok şey yaşadı. Mahkûmlara yönelik yapılan 'Hayata Dönüş-Noel Baba Operasyonu' sırasında Bandırma Cezaevi'nde bulunan 28 Şubat'ın 'en küçük' mağduruydu örneğin...
Dedim ya çocukluğunu çaldık diye...
Karşıma dikildiğinde içerden yeni çıkmıştı!
Öfkeliydi, haklıydı...
Bütün o çocukları gördünüz dedi... Manisa Davası'ndaki abilerimi, ablalarımı, beni görmediniz, unuttunuz, farkına bile varmadınız, oysa ben daha küçüktüm...
Haklıydı, sonuna kadar...
Yakup henüz 14 yaşında idamla yargılandı!
Neden?
2000 yılında gerçekleştirilen baskınlarda 'askere karşı isyan' ve 'yangın çıkarma' iddialarıyla ...
10 yıl yattı çıktı...
Yetmedi tabii tek dişi kalmış adaletimize!
Bir o kadar daha yatsın istiyoruz...
Geçtiğimiz günlerde Yargıtay'da görülen karar davada, Yakup için istenen 12 yıllık hapis cezası onandı. Evet yanlış okumadınız! Bir daha okuyun... 28 Şubat'ın baş aktörleri Çevik Bir'den başlayıp giden uzun liste bir bir serbest bırakılırken Yakup'un peşindeyiz! Bulduk asıl suçluyu sevgili okur! Şimdi rahatlayabiliriz... Hem bizim daha önemli işlerimiz var...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.