Cinnet geçirdi, karısını doğradı oldu, gözlerim doldu!

A -
A +
Yeterince nefes aldınız mı?
Reklam aralarını uzatmamakta fayda var, aman ha! Malum, gündemden uzaklaşınca, bir süre ayrı kalınca, bize, bu toprakların acılardan beslenmeye alışmış memleketlilere ağır geliyor...
Ne yapacağımızı şaşırıyoruz...
Evet şaka yapmıyorum...
Hep bir ''Çok güldük, aman aman çok ağlayacağız'' ruh hali... Eğlenmek, gülmek, biraz keyfine bakmak bizler için adeta suç... Herkeste ''Şimdi bu durumda, yok keyfimiz'' cümlesi...
Komiğiz tabii..
Arasıra var gücümle bağırmak istiyorum kardeşim siz yemek de yemiyor musunuz? Televizyonda bir şeyler seyredip gülmüyor musunuz? Ya da sevdiğinizle sevişmiyor musunuz? Çoluk çocuğunuzla kahkaha atmıyor musunuz?
Hem her şey insana dair...
''İnsan''ın mutlu olması değil midir ana hedef?
Neyse endişelenmeyin, reklam arasına devam edip, sizleri mutlulukla boğacak değilim... Aksine bu memlekette daha ''iyi, huzurlu'' olmak için daha çok konuşmalı, yazmalı...
 *
Cinnet ne demek?
Hoppala bu da nerden çıktı demeyin anlatacağım...
Cinnet ne anlama geliyor?
Arapça bir kelime, Türkçe'de ''delilik'' anlamına geliyor.
Bu ülkede günde ortalama 3 kadın öldürülüyor ve bir o kadarı da yakınlarının şiddetine uğruyor ve suçlu kim? Cinnet geçiren erkekler! Eh oldu, gözlerim doldu.... yaklaşık 6 yıl Sabah Gazetesi'nin Yazıişleri Müdürlüğü'nü yaptım, ilk sayfa güzeli, son sayfa güzeli başta olmak üzere 3. sayfa haberlerinin diliyle o kadar çok uğraştım ki.... Bu cinnet kelimesi en fazla sinirimi bozanlardan... Bakın haberlere.... ''Cinnet geçiren koca karısını doğradı!''
Yani adam geçici olarak deliriyor ve sonrasında karısını öldürüyor sonunda... İyi be! Zavallı adam! Siz bir cinayetin sadece tek bir kelimeyle meşrulaştığına başka hangi coğrafyada tanık olursunuz? Biz de birinciliği ''namus''a vermiştik, ikinci olarak ipi göğüsleyen ''Töre''ydi, haklı üçüncülük ''cinnet''e verildi... Ne acı değil mi?
Geçtiğimiz günlerde Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın Komisyonu, çok da haklı olarak yüksek sesle ''kral çıplak'' dedi..
''Mesele bu kadar basit mi? Kadın cinayetlerini haberleştirirken, cinayet işleyen erkeğin 'akli dengesinin bozuk olduğunu ya da bir an için 'akli dengesi bozulmuş' gibi belirtiler gösterdiğini iddia ederek, bilerek ya da bilmeyerek cinayeti meşrulaştırmış olmuyor muyuz? Sahi biz nereden biliyorsunuz bu erkeklerin 'cinnet geçirerek' cinayet işlediğini? Psikolog muyuz yoksa psikiyatr mı?''
Bu ülkede nice kadınlar tanıdım ben 3 çocuk doğurmuş, bir fotoğrafı bile olmayan...
Dayaktan öldürüldüğünde bu topraklarda tek bir kaydı bile olmadığı fark edilen, nüfus cüzdanı bile olmayan, alınan satılan, hoyratça kullanılan, ama her şeye rağmen dik, cesur, müthiş kadınlar....
O yüzden yıllarca mücadele ettiğim bu ''erkek dili''nin bir türlü kaybolmayışı öfkelendiriyor beni!
Sitemim ondandır!

Not: Yazar Sevan Nişanyan hapse girdi... O ve karısı arasında yaşananlar hâlâ aklımda. Memleketçe taraf olmuştuk, demediğimizi bırakmadık, adeta adamı linç ettik, karısına gösterdiği şiddet yüzünden. Haklıydık da, olacak iş değildi yaptıkları, detayları yazmak bile istemem.
Peki Nişanyan hapse girerken yanında kim vardı? Ayrıldığı karısı... ''İnsan''ın olduğu yerde hiçbir şey şaşırtmıyor dedi bir arkadaşım, oysa ben şaşırıyorum hâlâ... Ama ders de oluyor, öncelikle kadın-erkek ikili ilişkilerinde asla taraf olmayacaksın. Onlar barışır bize de b..k yemek düşer!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.