Biz tehlikeli değiliz, tehlikedeyiz!!

A -
A +
Başlıktaki cümle UNICEF'in sayfasından... Durumu daha iyi anlatan bir cümle daha olamazdı... Okuyunca içim buz kesti...
Utandım...
Mendil satmaya çalışan çocuğu görmezlikten geldiğim...
Ayakkabı boyacısı miniğe ''İstemem dedim ya'' diye söylendiğim...
Ve kafası dumanlı bir delikanlı arabamın camını silmeye kalktığında korktuğum için...
Evet yanlış okumadınız basbayağı korktum!!
Gözleri rahatsız etti beni, bakmıyordu, görmüyordu, vardı ama yoktu... Uyuşmuştu...
Çok ama çok korktum bir şey yapar diye...
Tehlikeli buldum, oysa onlar tehlikedeydi... O yaşta çocuklar, sokaklarda... Benim oğlum, benim kızım olabilecek yaşlarda üstelik...
Niye korktum, niye çekindim, niye görmezlikten geldim?
İşte bu yüzden utandım...
             *
Geçen yazıda "İstanbul'da günde 26 çocuk kayboluyor biliyor musunuz?" diye yazmıştım, bir sürü mail aldım ''Bu rakam doğru değil'' diye... İyi de ben uydurmadım ki bu rakamı, İstanbul Emniyeti'nin verdiği rakamlar bunlar... her şeyi çok biliyoruz ya, oturduğumuz yerden ahkam kesiyoruz!! ''Uydurmayın kardeşim, o kadar çok çocuk kaybolsa haberimiz olur!!''
Ee olmuyor ama kardeşim..
Sen uyumaya devam ediyorsun...
Gelelim Emniyet'in rakamlarına...
2012'de günde ortalama 24 çocuk kaybolurken bu rakam bu yıl 30'a ulaştı. 2013'ün ilk 7 ayında kaybolan çocuk sayısı yaklaşık 6 bin 500. Beyoğlu, Gaziosmanpaşa ve Bağcılar, kayıp vakalarının en çok yaşandığı ilçelerin başında geliyor. İyi haber, kaçırılanların sayısı 10'lu rakamların altına indi. Kötü haber, evden kaçanların sayısında büyük artış var. Bunlar arasında iş vaadiyle çeşitli örgütlere katılanlar dikkat çekiyor. Kayıpların önemli bölümünü Sosyal Hizmetler'de kalan çocuklar oluşturuyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi'nin verilerine göre 2011'de 7 bin 500, 2012'de 9 bin 700, 2013'ün ilk 7 ayında 6 bin 500 çocuk kayboldu ya da evden kaçtı. Dört sene önce İstanbul'da günde 10 çocuk kaybolurken, 2012'de bu rakam 24'e, 2013 yılında ise 30'a ulaştığını tekrarlarsak, kayıp çocuk sayısında yılda yüzde 25, son 5 yılda ise yüzde 200 artış var...
Peki bu çocuklara ne oluyor?
İlk 24 saatte bu çocukların yarıya yakını polis tarafından bulunuyor... Bu sevindirici haber... Zaten uzmanlar kayıp vakalarında ilk 24 saatin çok önemli olduğunun altını çiziyorlar. Örneğin İstanbul'da bir günde kaybolan çocukların üçte birini devletin yurtlarında kalan çocuklar oluşturuyor. Yani bir günde 30 çocuk kayboluyorsa bunun 11'ini devletin yetiştirme yurtlarında kalan çocuklar oluşturuyor.
             *
Sokaktaki çocukları tekrar gündeme getiren, hurda toplarken can veren 6 yaşındaki Yücel oldu... Onun ölümü beni derinden etkiledi... Konuyla ilgili kalem oynattığımdan beri yüzlerce mail aldım sizlerden... En çok da bu işe gönül vermiş, sokaktaki çocuklar için canla başla çalışan uzmanların yazdıkları aydınlattı beni... Hepsini paylaşacağım. Ama bütün verilen bilgilerden anladığım şudur ki sokaktaki çocuk, kayıp çocuk, kaçan, kaçırılan çocuk, hep aynı sarmalın içinde...
Gelelim asıl cümleye...
Sokaktaki çocukların çoğu kimsesiz değildir!
Aile bağlarının niteliği onları sokaklarda çalışarak aile bütçesine yardımcı olmaya ya da evden kaçmaya yöneltiyor. Yine UNICEF diyor ki: ''Aslında bu çocuklar sokakların 'kimsesiz'leridir. Çünkü onlar, içinde yaşamak için uğraş verdikleri topluma yabancılaşmışlardır. Onlar genellikle uyuşturucu kullanmaya ve suç mağduru ya da sanığı olma tehlikeleri ile karşı karşıyadırlar. BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'si (ÇHS) çerçevesinde ele alındığında, bu çocuklar, özel koruma önlemlerine muhtaç çocuklar kategorisinde değerlendirilmektedir.''
Not: Devam edeceğim...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.