Pazar
pazar bu da nedir demeyin çünkü 8 Mart dünya kadın emekçileri gününü
indirim gününe çevirdiler, o yüzden bu başlık... Reklamlar daha da
fenaydı... ''Her bakımlı erkeğin arkasında bir kadın varmış'' falan
filan diye... O yüzden dün bütün gün hissettiğim bu başlıktaki gibidir,
kusura bakmayın... Geçtiğimiz günlerde ''Türkiye'de kadın olmak zor ama
siyasette kadın olmak daha da zor'' diye yazmıştım. Yüzlerce mail aldım
kadınlardan ve ne kadar haklı olduğumu bir daha anladım. Ve bir kaç gün
önce o kadınlardan biriyle tanıştım. O Liberal Demokrat Parti İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkan Adayı... Şule Kılıçarslan...
''Amaaaan
boş ver, ne işin var bu yarışta, zaten kazanamayacaksın diyenlere inat
kapı kapı gezen, yaşananlara baktıkça siyasetin önemine daha çok inanan
cesur bir kadın o... Ben duruşunu va çabasını sevdim, o yüzden Kadınlar
Günü sonrası tüm indirimcilere ve proje yerine aklına gelen herşeyi
konuşan siyasetçilere inat bugün Söz Şule Kılıçarslan'da...
Kısaca anlattıklarına bakalım...
*
*Türkiye'nin
normal şartlarında siyasette kadın olmak zordu, şimdi bu kargaşa ve
kavga ortamında daha zor, fakat inanıyorum ki şu an herşeyden daha çok
siyasette kadına ihtiyacımız var. Sadece kavgaya, paraya ve
yolsuzluklara odaklanmış ve insanların ümidini yokeden bir ortamda, iş
bilen ve topluma gönül vermiş, hizmet etmeye gönüllü olmuş kadın
ellerinin desteğine, şefkatine, duyarlı ve akılcı projelerine
ihtiyacımız var.
*Sadece erkek mantığıyla gittiğimizde bol
betonlu yollarımız, tünellerimiz, metrolarımız oluyor... Sadece IQ
yeterli değil demek ki EQ'ya daha çok ihtiyaç var... Her kadının
genlerinde doğanın eşsiz dengesi, toprağın verimliliği ve bereketi,
annenin şefkati vardır. Bir tanesini korumak değil, yetim ve öksüzler
başta olmak üzere tüm çocuklara sahip çıkmak istiyorum. Sokakta tiner ve
uyuşturucu kullanan çocuklar kalmasın, karton kutu üzerinde yerde yatan
insan kalmasın, aç çocuk kalmasın diye proje geliştiriyor ve
projelerimle, ekibimle şehrin yönetimine talip oluyorum.
*Gençlerimiz
daha iyi imkanlarla daha sağlıklı yetişsinler, üretici olsunlar, AVM
içinde hamburgercilerde, lüks kahvehanelerde/cafelerde ders çalışmak,
toplanmak yerine, onlar için hazırlanmış kütüphanelerde, bilim merkezlerinde (Silikon Vadisi tarzi) çalışsınlar, üreticiliklerini geliştirsinler ve Whatsup'I, Facebook'u bulan gençler gibi keşifler yapsınlar istiyorum.
*Londra'nın
nüfusu 9 milyon, 1000 adet kütüphanesi var, İstanbul'un nüfusu 14
milyon 45 adet kütüphanesi var! New York'un nüfusu 24 milyon, 7 tane AVM
'si var, İstanbul'un 93 tane AVM'si var. Ben kadınların alışveriş
sevdiğine inanmıyorum, hiçbir kadın belediye başkanı şehirde bu kadar
eksiklik varken, bu kadar AVM yapılmasına izin vermez.
*Londra'da Hyde Park ve Kensington Bahçeleri 249.000 m2 ve 7 tane daha büyük park var, İstanbul'daki son park Gezi'nin
durumu malum...Taksim'den 4.Levent'e kadar Zincirlikuyu ve Şişli
mezarlıkları hariç, ağacımız yok maalesef. 3.köprü için 13 tüp geçit; 3
viyadük vardı, tam tersi oldu, 3 tüp geçit, 13 viyadük oldu ve ormanlar
katledildi.
*15 yaşından küçük çocukların sürekli bedava yemek yiyebileceği "Aşevleri" kurulmasını planlıyorum.
*Aile içi şiddet gören kadınların sığınacağı "Sığınma Evleri" planlıyorum( 5 büyük ilçemizde).
*Evsizlerin kullanacağı "Yatakhaneler" planlıyorum. Babam, dedem yaşında insanlar sokakta karton kutu üzerinde yatmasın yağmurda, soğukta diye...
*Engelliler
için daha kullanışlı yollar, kaldırımlar planlıyorum. Bugünkü şartlarda
tekerlekli sandalye ile tek başına bir engelli vatandaşımızın yola
çıkması imkansız.
*Toplu taşımacılığı rekabete açıp, insanları otobüste tıklım tıklım gitmekten kurtarmayı , çağdaş şehirler seviyesinde hizmet almalarını hedefliyorum.
*
Kadınlara söz sende demeye devan edeceğim...
Herkese iyi pazarlar