Avrupa'ya açılan kapı EDİRNE

A -
A +
Tarım, sanayi, turizm ve eşsiz tarihî eserleriyle öne çıkan Edirne, 5 sınır kapısı bulunan tek ilimiz. Uluslararası geçiş noktası konumunda bulunan şehir, "Balkan Ticaret Merkezi" projesi ile dış ticaretimize büyük katkılar sağlayacak Her bakımdan çok gelişmiş Edirne; ilim, kültür ve ticaret merkezi olmuş. Fethedildikten sonra ilk işgali 1828-29'da yaşayan Edirne, Rus, Bulgar, Yunan istilasına da uğramış, büyük acılar yaşanmış. Edirne, 1923'te Yunan işgal kuvvetlerinden kurtarılarak, Türkiye'nin bugünkü sınırları çizilmiş, bu ilimiz batıya açılan kapımız olmuş... Avrupa'ya açılan kapı
EDİRNE Osmanlı Devleti'ne fikir verecek ilk eserler Edirne'de yapılmış. Anlatılamaz ihtişamdaki dünya mimarlık harikası Selimiye'den başka, 50'ye yakın mimarlık şaheseri bulunduğu söylenmekte... Edirne, Balkan Yarımadası'nın güneydoğu uzantısını teşkil eden Trakya kesiminde, Tunca ile Arda nehirlerinin Meriç'e ulaştığı yerin yakınında kurulmuş. Şehir, Tunca'nın Meriç'e kavuşmasından önce meydana gelen kavis içinde bulunmakta. 2. yüzyılda Roma İmparatoru Hadrianus tarafından kurulan şehre, Hadrianopolis adı verilir. Ardından Edrenos ve Edrenabolu isimleri de verilmiş; 1. Murat Han zamanında, Lala Şahin Paşa'nın 1361'de fethettiği şehre "Edrene" adı koyulmuş. 18. yüzyıldan sonra da bu isim "Edirne" olarak telaffuz edilmiş. Edirne'nin fethi, tarihimiz için bir dönüm noktası olmuş, Osmanlı'ya stratejik üstünlük sağlamış. BEREKETLİ TOPRAKLAR Devlete 100 yıla yakın payitahtlık yapmış Edirne'nin önemi, İstanbul'un fethinden sonra da uzun süre devam etmiş, adeta ikinci bir başkent olma özelliğine kavuşmuş. Zaman zaman Padişahların ikamet ettiği Edirne, her bakımdan çok gelişmiş; ilim, kültür ve ticaret merkezi olmuş. Fethedildikten sonra ilk işgali 1828-29'da yaşayan Edirne, 1878-79 tarihinde ikinci Rus işgaline, 1912'de Bulgar, 1920'de de Yunan istilasına uğramış. İşgaller sırasında bu tarihî şehrimiz katliamlar, tahribatlar, yıkımlar görmüş; büyük acılar yaşanmış. Edirne, 1923'te Yunan işgal kuvvetlerinden kurtarılarak, Türkiye'nin bugünkü sınırları çizilmiş, bu ilimiz batıya açılan kapımız olmuş... Avrupa'ya açılan kapı
EDİRNEEdirne Valisi Mustafa Büyük İLK İZLENİM ÖNEMLİ Yunanistan ve Bulgaristan ile sınır olan Edirne'de; Meriç, Tunca, Arda ve Ergene nehirlerinin belli bölümleri bulunur. Şehir, Ergene Havzası, Meriç Deltası gibi yüzde 80'i tarıma elverişli bereketli topraklara sahip. Edirne'nin, İstanbul'dan 92 sene önce vatan toprağı olmuş önemli bir şehir olduğunu söyleyen Vali Mustafa Büyük; İstanbul'u fetheden ruhun, Fatih'in, bu topraklarda yetiştiğini anlatıyor. Bu şehrimizin İstanbul üzerinde hakkı bulunduğunu dile getiren Vali Mustafa Büyük, Edirne'ye göz-kulak olunması gerektiğini ifade ediyor. Edirne'de bir zamanlar nüfus 300-400 binlere kadar çıkmış, şehirde 350 cami bulunurmuş. 100 mahalleden 80'inin vakfiyelerce kurulduğu büyük bir vakıf şehir... Edirne'de önemli şahsiyetler yaşamış, önemli eserler meydana gelmiş. Osmanlı Devleti'ne fikir verecek ilk eserler burada yapılmış. Anlatılamaz ihtişamdaki dünya mimarlık harikası Selimiye'den başka, 50'ye yakın mimarlık şaheseri bulunduğu söylenmekte. Edirne'de medeniyetin gerektirdiği her şeyin bulunduğunu söyleyen Vali Büyük, medreselerin ağırlıklı olarak müzeye dö-nüştürüldüğünü belirtiyor. İstanbul'a çok yakın olmasına rağmen bu ilimizin gözden ırak kaldığını, sanki üstü örtülmüş bir hazine olduğunu söyleyen Vali Büyük, bu eşsiz değerin keşfedilmesi zamanının geldiğini dile getiriyor. Edirne'nin devlet büyükleri ve ilim adamları tarafından kurulduğunu, Osmanlı'ya payitaht olmanın şehre kazandırdığı üstün bir medeniyet bulunduğunu dile getiren Vali Büyük, birçok fikri hareketin önderlerinin bu şehirde yaşadığını hatırlatıyor. Harbe çıkılacağı zaman ordu burada hazırlanır, buradan sefere çıkılır, bazı padişahlar hep burada yaşarmış. Bilim adamları, fikir adamları ve sanatçıların el birliğiyle bu şehri ele alması, bu medeniyeti gün yüzüne çıkarmaları gerektiğini açıklayan Vali Büyük; insanlarımızın buraları ziyaret ederek, geçmişimizin parlak sayfaları hakkında bilgi edinmelerini istiyor. Avrupa'ya açılan kapı
EDİRNETicaret ve Sanayi Odası Başkanı Cemil Güler SAHİP ÇIKMALIYIZ İşgaller, katliamlar, yağmalar görmüş bu tarihî şehrimizin yıkıma uğradığını söyleyen Vali Büyük, kalan eserleri de yıkarak, satarak, hor kullanarak bizim tahrip ettiğimizi belirtiyor; bu hatamızı telafi etmemiz gerektiğini anlatıyor. Balkan Harbi Abidesi'nden ders alınması gerektiğini söyleyen Vali Büyük, Hıdırlık Tabyalarının da ihya edilerek, savaşın 100. yıldönümü olan 2012'de açılacağı müjdesini veriyor. Balkanlarda kalmış imparatorluk bakiyesi akrabalarımızla kültür köprüsü kurmak için, değişik ülkelerde "Edirne Günleri" ismi altında programlar tertip ediliyor. Üniversite, odalar, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler ve devlet kuruluşlarının iş birliğiyle tertiplenen bu programlardan bir tanesi geçtiğimiz haftalarda Gümülcine'de yapılmış... Edirne'nin fetih yıl dönümü de tekrar kutlanmaya başlamış, 649. yıl dönümü bu sene Kekava Şenlikleri ile birlikte yapılmış. Edirne'nin Avrupa'ya açılan penceremiz olduğunu, ülkemiz hakkında ilk izlenimleri bu şehrin verdiğini anlatan Ticaret ve Seneyi Odası Başkanı Cemil Güler, bu sebeple şehrin desteklenmesi gerektiğini belirtiyor. Edirne'ye hak ettiği teşviklerin ve desteğin verilmediği belirtilirken, yatırımcının başka türlü gelemeyeceği anlatılıyor. İstihdamın olması, ilin göç vermemesi için yatırımların önemine değiniliyor, Edirne'ye bu vefa borcunun çok görülmemesi gerektiği belirtiliyor. Konumları sebebiyle, bazı dezavantajlara sahip sınır illerinin, gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulması gereği üzerinde duruluyor. FUAR MERKEZİ HEDEFİ Edirne, 5 sınır kapısı bulunan tek ilimiz. Bulgaristan'a açılan Kapıkule Sınır Kapısı, Türkiye'nin en büyük, dünyanın ikinci büyük kara sınır kapısı. Yunanistan'a açılan İpsala Sınır Kapısı, ikinci büyük sınır kapımız. Yunanistan'a açılan ikinci sınır kapımız, Edirne şehir merkezine 5 kilometre uzaklıkta bulunan Pazarkule Sınır Kapısıdır. Hamzabeyli Sınır Kapısı, Lalapaşa ilçesinin sınırları içerisinde iken, Uzunköprü Sınır Kapısı da Yunanistan'a açılan demiryolu kapısıdır. Edirne ekonomisinde tarım öne çıkıyor. Bu ilimiz ülkenin çeltik ve ayçiçeği üretiminin önemli bir kısmını gerçekleştiriyor. Tarıma dayalı sanayi de önem kazanıyor. Tarım, sanayi, turizm ve kültür şehri olan Edirne'yi, Balkanların fuar merkezlerinden biri haline getirme çalışmaları yapılıyor. Bunun en önemli adımı olarak "Balkan Ticaret Merkezi" projesi görülüyor. Böyle bir yapı oluşturulduğu taktirde, Edirne'nin bölgede söz sahibi olacağı, bunun dış ticaretimize büyük katkılar sağlayacağı belirtiliyor. TURİZM YATIRIMLARI Ayşekadın Gümrük Sahasının modernize edilerek, Halkalı gümrüğünün işlemlerinin bir kısmının buraya kaydırılması için çalışılıyor. Pazarkule Gümrük Kapısı'nın, diğerleri gibi yap-işlet-devret modeliyle yenilenmesi, modernize edilmesi ve gereği gibi işlerlik kazandırılması çalışmalarına önem veriliyor. Bir Açıkhava müzesi konumundaki Edirne'nin turizmden daha fazla pay alması ve gelen turistlerin konaklayabilmesi için kaliteli tesislerin şehre kazandırılması çalışmaları da yapılıyor. Avrupa'ya açılan kapı
EDİRNE Edirne'de 5 atölye meyve sabunu yapıyor. Her atölye ile bağlantılı olarak en az 50 ev hanımı çalışıyor. Ayda bin lira kazananlar var. Meyve sabunu geçim kaynağı Şehrin el sanatlarından olan meyve sabunu, birçok ev hanımı için geçim kaynağı olmuş. Gittikçe gelişen, atölyeleri kurulan ve her gün yeni pazarlar bulunan meyve sabununu öğrenmek için "Hanımeli Meyve Sabunu" firmasına gidiyor, Mahmut Kurt'tan bilgi alıyoruz. Bu iş Edirne'ye mahsus, 1900'lerin başında 25 kadar meyvenin sabunu yapılırmış. Padişah, misafirlerine bunları hediye edermiş... Ev hanımları evlerinde bunu yapmış, bütçelerine katkı sağlamış. Şimdi atölyeler kurulmuş, ev hanımları da bu atölyelerle çalışmaya başlamış. Önceleri sadece Edirne'de satılan meyve sabunu, son bir senede İstanbul'daki büyük marketlere de girmiş. ABD, İngiltere, Almanya, Dubai gibi pazarlara da açılmış. Eskiden bir liraya satılan sabunlar, şimdi 5-6 liraya satılır olmuş. Kalite ve estetik de buna paralel olarak gelişmiş. Çeşit sayısı 25'ten 67'ye çıkmış; uğur böceği, kalp, yıldız gibi objeler de yapılmaya başlanmış. Normal kalıp sabun alınır, makinede rendelenir, su katılarak hamur haline getirilir. Meyvenin rengine göre gıda boyası katılır. İstenen meyvenin şekli verilir. Kurumaya bırakılır, boyası yapılır, tekrar kurumaya bırakılır. Cilalanır, yine kurutulur, paketlenir. Meyve sabunu, 15 günlük bir sürede yapılır. Dekoratif amaçlı kullanılan meyve sabunu; bulunduğu ortama ferahlatıcı bir koku salıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.