Çok okuyan değil, çok gezen bilir!

A -
A +
Sunuş
Ne çok isterdim kanatlarım olsa da uçsam, sırt çantam omzumda dünyayı gezsem, farklı coğrafyalarda farklı insanlarla olsam, bir gün evlerine, bir gün bahçelerine ama önce gönüllerine konuk olsam... Vize olmasa, pasaport olmasa dünya vatandaşı olsam. Bir gün orada, bir gün burada çalışsam ama çalıştığım kadar da gezsem. Çok ütopik geldi değil mi bu yazdıklarım. Olamaz mı, yapılamaz mı? Prof. Dr. Orhan Kural'ı tanıyanlar, kitaplarını okuyanlar, Gezginler Kulübü'ne üye olanlar bilirler ki hoca tam da böyle birisidir. Dünyada ayak basmadığı yer sayılıdır. Dünyanın en çok seminer veren insanıdır. Dünya basını kendisini çok iyi tanır; yazar, anlatır ama hiç yorulmaz. Sigaradan nefret eder, bu yoldaki çabasını da bilmeyen yoktur. Biz de güzel bir bahar gününde, Gezginler Kulübü'nün özel bir organizasyonunda hocamız ile bir araya geldik. Çok gezmenin sırrını niyet ve öncelikler arasına almak olarak gören hocamıza kuruculuğunu yaptığı Gezginler Kulübü'nün bir faaliyetinde "Nasıl gezgin olunur?" diye sorduk. İşte size güzel bir bahar gününde sıcacık sohbetimizden bir özet...

Gezginler Kulübü fikri nasıl oluştu?
Bundan 14 yıl önce bir film izlemiştim. Adı 80 Günde Devri Alem. Film, Londra'da bir gezginler kulübünde başlıyordu. O zaman "Neden bizim ülkemizde insanların izlenimlerini, tecrübelerini birbirine aktarabileceği böyle bir dernek yok" diye düşünmüştüm. Böylece bir dernek kurmaya karar verdim. O zamanlar Prof. Nadir Paksoy ve Coşkun Aral'a fikrimi aktardım ve birlikte derneği kurmaya karar verdik. Onlar "Taksim'de bir daire tutalım" dediler; "Olmaz" dedim ve Balat'ta yer arayışına girdim; bir bina aldım. Bugün o bina hem Benin Konsolosluğu hem de Gezginler Derneği... 14 yıldır faaliyet gösteriyoruz. Neden Benin derseniz aynı zamanda Benin Başkonsolosuyum.

Dünyada benzer dernekler var mı?
Dünyada 40 civarında 30-40 yıllık geçmişi olan dernekler var ama biz onların içerisinde bir numaraya yükseldik. Gerek üye sayımızla, gerek faaliyetlerimizle, yaptığımız gezilerle hepsini hatta dünyanın en eskisi Norveç'in 50 yıl önce kurulmuş derneklerini geçtik. Buraya geldiklerinde çok şaşırıyorlar.

İnsanlara 'gezin' diyorsunuz?
Evet, biz diyoruz ki herkes yola çıksın. Çünkü yola çıkan herkes problem çözme yeteneğini geliştirir; lisanı ilerler; insanlarla iletişimi güçlenir. Bunlar hep gezerek olur. Yoksa kafe gezmekle, futbol maçı izlemekle gelişemezsiniz.

Çok okuyan mı çok gezen mi bilir?
Çok gezen. Elbette okuyup bilginizi artıracaksınız ama gezip göreceksiniz. Hareket halinde olacaksınız. Yaşayarak öğrenmenin yeri bir başka. Bana bakın; bu kadar işi yapabiliyorsam gezgin olduğum için. Şu anda bir üniversitede bölüm başkanlığını yapıyorum; iki derneği yönetiyorum; iki TV programı yapıyorum. Kitaplar yazıyorum. Bunları bu yaşta yapmak kolay değil ama çok gezdiğim için pratik kararlar alıp uygulayabiliyorum.

Her gezgin aynı zamanda barış elçisi değil mi?
Elbette, gezerseniz dostluklar oluşur. Önyargılar ortadan kalkar. İnsanlar ne kadar gezip birbirini tanırsa politikacılar olumsuz etkilerde bulunamaz. Savaşa yönlendiremez. Halklar birbirleriyle kaynaşır. Onun için dünyanın her yerinde insanları "yola çıkmaya" davet ediyoruz. Bu gezilerde biz hepimiz birer iyi niyet elçisiyiz. Büyükelçilikleri ziyaret ediyoruz; basın toplantısı düzenliyoruz, ara sokaklarda halkla karışıyor, kültürlerini yakından tanıma fırsatı buluyoruz.

Sizi diğer derneklerden başarılı kılan nedir?
Bizim en önemli farkımız, gidilmeyen yerlere gitmek. Oralarda ülkemizi tanıtıyoruz. Manahuta'dan Yeni Kalodonya'ya, Papua Yeni Gine'ye kadar kimsenin gitmediği yerlere gidip basın toplantıları düzenliyoruz. Daha dün Jamaika'nın bir numaralı gazetesinde benimle ilgili birinci sayfada haberler çıktı. Dernek benim için çok önemli. Birçok şey yaptım ama hayatta yaptığım en iyi şey bu derneği kurmak oldu. 

Hocam kaç ülke gezdiniz?
226 ülke. Şu anda Türkiye birincisiyim. Dünyada en çok konferans veren kişiyim. 200 ülkede konferans verdim. Pasifik'te henüz gezmediğim küçük bazı adalar var. Karayipler'de sadece iki ada kaldı.

Tek başınıza da geziyorsunuz?
Evet, çok da severim. Hiç sıkılmam; hemen arkadaş bulurum. Birisi yüz vermezse diğerine giderim. Arkadaş bulmakta zorlanmam. Evlerine giderim. Bakarım ne yerler, ne içerler.

Korkmuyor musunuz? Ya da onlar çekinmiyor mu?
Yoo, deneyimliyim artık. Kimle nasıl konuşacağımı biliyorum. Kitaplarımdan, yazılarımdan, dünyada çıkan gazete haberlerimden yanıma alıyorum. O zaman bana güveniyorlar. "Ben tanınmış yazarım" diyorum. "Şeref duyarız sizi ağırlamaktan" diyorlar. Çok iyi gözlemlerim çevremi. Yalnız gezerken daha rahat hareket edersiniz ama bazen içinize korku da düşebilir; "Başıma bir şey gelse bana ne olur" diye. Ama bu bir tercih. Ayrıca evde her ülkenin kataloğu var. Gitmeden önce onları okurum. 

Biraz da son kitabınızdan bahsetsek. 14. gezi kitabınız sanırım.
Evet, "Bay Gezen 14" adını verdiğim kitabımda Maldivler, Fiji, Kaledonya, Irak, El Salvador, Moritanya, Guyana , Sao Tome gibi dünyanın çeşitli yerlerini  anlattım. Evliya Çelebi'yi bir yana bırakırsak, tarihe yeterince büyük gezginler, kaşifler, gezgin şairler kazandıramamış bir toplumuz. Yazmayı olduğu gibi okumayı da sevmiyoruz. Gezi notlarımı kitaplara dönüştürme tutkusu yıllardır gönlümde yatıyordu. Başkalarının da yolu aynı ülkelere düşerse, önceden bilgili gitmelerinin yararı olur diye düşündüm. 

Kitabınızdan kültürel farklılıklara bir örnek verseniz.
Vietnam'dan verelim. Vietnam'da "sözünü tutma" ve randevuya zamanında gelme" alışkanlığı hemen hemen hiç yoktur. Örneğin Vietnamlı bir aileyi yemeğe davet ettiniz, hatta öğlen telefonla hatırlatınız. Yine de gelmeyebilir ve telefonla da "gelmiyoruz" da demezler. Ertesi gün özür de dilemezler.Çünkü bunu hatalı bir davranış olarak görmezler.

 
SİGARAYASAK
En sevdiğim ülke Butan

Sizdeki bu gezme merakı nereden geliyor?
İlkokuldayken anneme demişim ki, "Bu yaşıma geldim hâlâ Avrupa'yı görmedim." Annem gittiği yerlere beni de götürürdü. Ama kafi gelmemiş belli ki bana. Anlayacağınız ta çocukluktan içimdeymiş benim gezginciliğim. 

En sevdiğiniz, ilginç bulduğunuz ülke neresidir?
Butan Krallığı. Butan'ı çok seviyorum çünkü sigara içilmiyor. Kral tarafından sigara yasaklanmış durumda. Ağaçlar kesilmiyor. 2000'den fazla turist kabul edilmiyor. "Fazla gelip kültürümüzü, dokumuzu bozmasınlar" diyorlar.

İyi bir şey mi bu?
İyi tabii. Antalya'ya bakın. Çok fazla geliyorlar. Bir hafta bir otelde kertenkele gibi yayılıp, yağlanıp ortalığı kirletip, yemeklerini artık yapıyorlar. Açık büfeden bir sürü şey alıp yemiyorlar; bu kadar insan açlıktan ölürken. Bir akşam yemeği fiyatına bir hafta kalıyorlar. Kültürümüzü bozuyorlar. Bir su bile almıyorlar. Doğru dürüst bir para da bırakmadan havayı, suyu kirletip gidiyorlar. Buna gezginlik denmez. Turist olabilir ama bizim geziden anladığımız bu değil.

Bir hatıranız var mı Butan ile ilgili?
En son Butan'a gittiğimde Kral ile buluşacaktım. Sigara yasak ya ben de "Bir kontrol edeyim" dedim. Özellikle kaldığım otelin resepsiyonuna gittim, "Ben sigara içiyorum, nerden bulabilirim" dedim. Resepsiyon çalışanı "İki sokak ileride solda bir bakkal var" dedi; 3 katı fiyata satıyormuş. Bangladeşli, yol yapımında çalışan işçiler getiriyormuş. Bunu Kral'a anlattım; çok bozuldu. Birkaç gün sonra gazetelerde okudum. Kral evleri arattırmış; kaçak sigara var mı diye.


Önemli olan istemek çok para lazım değil

Gezin diyorsunuz da gezmek için çok para lazım değil mi Hocam?
Hayır, kesinlikle değil. Kimse bana parayı bahane etmesin. Mühim olan gezme isteği, heves. İnsan cebinde 200 dolar ile İran'a gider, bir hafta kalır, gelir. Aynı para sigaraya harcanıyor. Gezgin olmak isteğidir önemli olan. 50 TL'ye buradan Tebriz'e otobüs var. Farklılıkları yaşamak iste yeter ki.

Avrupa'ya gitmek istersek...
Gidersiniz. Mesele niyet. Biraz paranızı biriktirip, önceden takip ederseniz 200 liraya uçak bileti alıyorsunuz. Ucuz oteller var; ben oralarda kalıyorum. Yakında Belgrad'a gidiyorum, çok ucuza aldım biletleri; gidiş dönüş 200 TL.

GEZMEYE GİDERKEN BUNLARI UNUTMAYIN
Fotoğraf makinesi ve ilaç şart 

Bir gezginin çantasında ne olmalı?
Bir defa fotoğraf makinesi mutlaka olmalı. İlacı yurt dışında almak çok güç; belli ilaçlar yanınızda olmalı. Gözlük unutulmamalı. Notlarım daima yanımdadır. Bir defa çok kıyafete karşıyım; her şey az olmalı. Hızla yıkayabileceğim şeyleri tercih ederim. Bavul bir derttir. Şu da bilinmelidir: Bir ülkede yabancı birisi her zaman hırsızlar tarafından potansiyel bir avdır. Paramı belimde bir kuşakla taşırım.

Görmekten en mutlu olduğunuz ülke neresi?
Guatemala diyebilirim. Hareketli insanlar, sıcaklar, çok güler yüzlüler.

Gezginliğe yeni adım atan birisi nereden başlamalı?
Komşulardan başlayabilirler. Eskiden "Suriye'den başlayın" derdik, şimdi yaşanan karışıklıklardan dolayı İran'dan başlasınlar diyebilirim. Vize de istemez, yakın yerlerden başlasınlar. Ülkemize gelen turistleri görüyoruz. Yaşına başına bakmadan gezenler var. Bizde de yaşlıların ödü kopuyor başımıza bir şey gelirse diye. Ne kadar yanlış, gezmeye korkutuyoruz biz insanları. Sağlığı müsait olduğu sürece gezebilir bir insan. Hep dediğim gibi niyet çok önemli. Bizim üyelerimiz içerisinde yaşı ileri birçok üye var.

Gezginler Kulübü için; www.gezginler.org.tr
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.