Tarihî bir dönüm noktası: Başbakan Erdoğan'dan 1915 taziye mesajı

A -
A +

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 24 Nisan mesajını okurken, bir gazetecinin kendini kaptırmaması gereken bir duygusallığın içinde buldum kendimi.
Nasıl ifade edebilirim ne hissettiğimi bilemiyorum. Çok güçlü ve tezat duyguların bir kokteylinden hangisi baskın çıktı onu da bilemiyorum. Yıllardır olması için uğraştığın, çok istediğin bir hadisenin gerçekleşmesinin oluşturduğu mutluluk bir yanda idi ama bunun Kemalist vesayet tarafından on yıllarca engellenmesi nedeniyle hakim olan yılların boşa gitme hissi de oradaydı. Muazzam bir rahatlama ve heyecan hissederken, Hrant Dink'in bugünleri görememesinden duyduğum burukluk da vardı.
Ama işte ordaydı, tekrar tekrar okuduğum o taziye metni yayınlanmıştı. Başbakan Erdoğan bir ilke cesaret etmiş, 1915 yılında hayatını kaybeden Ermeniler konusunda bugüne kadar devlet nezdinde yapılan en çığır açıcı sözleri sarf etmişti.
Ermeni konusunda konuşmak pek de haddim değil. Kişisel görüşlerim var elbette, lakin bu konuda ciddi tarihsel çalışmalar yapmış, görüşleri yüzünden hedef gösterilmiş insanlar varken bana düşen, onların bu konuda ne düşündüğünü aktarmak. Türkiye toplumunun bu konuda onurunu tamir etmek için yıllardır emek gösteren, bu uğurda geçmişte hem asker hem de statükocu medya tarafından hedef gösterilen, ağır bedeller ödeyen Halil Berktay bu aydınlarımızın en önde gelenlerinden. Bu yüzden bugün köşemi bu namuslu sese bırakıyorum ve Berktay Hoca'nın değerlendirmelerini paylaşıyorum:
"1- İlk defa bir TC başbakanı bir 24 Nisan demeci yayınlıyor; bu,? başlı başına inanılmaz. Muazzam bir olay.
2- İçeriği de çok güzel. Dili sıcak ve samimi. Eski Dışişleri'nin geçmişteki, 'eh üzücü bir şeyler olmuştur' tarzı, güya kabul ederken sırtlan gibi sırıtan ses tonuyla hiçbir ilgisi yok. 'Onlar da bize yaptı' veya 'bizim çektiklerimizden ne haber' gibi imalarda zerrece bulunmuyor. İmparatorluk çökerken feci şeyler olduğunu kabul ediyor. Ermenilerin (ve diğer etnik-dini grupların) acılarını başlı başına, kendi özgüllükleri içinde tanıyor, teslim ediyor. 'Acılar mukayesesi' veya 'acılar hiyerarşisi' diye bir şey olamaz diyor. Çocuklarına, torunlarına taziyelerini sunuyor.
3- En az bunlar kadar önemlisi, bu konunun Türkiye'de tartışılmasının tamamen özgür ve demokratik olmasını savunurken, gayet net bir şekilde 'sözde'ciliğe hayır demiş ve aslında toplumu gerçeklerle yüzleşmeye çağırmış oluyor.
Bugünkü şartlarda bundan daha iyisi, olumlusu olamazdı. Gelecek için ve dahası, 2015'in nasıl geçeceği açısından da çok olumlu işaretler veriyor.
Ben 9 Ekim 2000'den itibaren bu konuda konuşmaya başladığımda, yapılan bütün hücumlara karşı inatla ve tekrar tekrar, (mealen) 'ben bir tarihçi olarak Ermeni sorununa [çözüm] getiremem, ama tarihsel gerçekleri bıkmadan söyleyebilirim ve bu yolla özgürleşmeye de katkıda bulunabilirim; Türkiye kamuoyunda bu konunun konuşulması normalleşinceye kadar, yani meselâ yerçekimi yasası kadar rahat konuşulabilir oluncaya kadar da susmayacağım ve konuşmaya devam edeceğim' demiştim. Başbakan Erdoğan'ın bu demeciyle, bu doğrultuda çok önemli bir dönemece geldiğimiz kanısındayım. Tarihî bir dönüm noktası olarak görüyorum. Aydın kamuoyunun da bu dönüm noktasının önemini idrak etmesini ve hakkını vermesini dilerim..."
Aydın kamuoyu, Halil Hoca'nın çağrısına kulak verir mi bilmem. Ama bize düşen teşekkür etmek belki de. Öncelikle bu noktaya gelmemizi sağlayan, bu uğurda bedeller ödemesine rağmen doğru bildiğini söylemekten geri kalmayan Türk, Kürt ve Ermeni aydınlarımıza teşekkür etmek...
Ve elbette sayın Başbakan'a ve ekibine teşekkür etmek. Böylesi bir riski aldıkları, cesaret gösterdikleri, hakikati popülizme, adaleti hamasete tercih ettikleri için onlara teşekkür etmek. Acılar unutulmaz, yok olmaz elbette. Ancak yürekler soğuyabilir, adalet tesis edilebilir. Türkler bir çocukluk hastalığından çıkıp olgunlaşabilir. Geçmişleri ile komplekssiz şekilde yüzleşebilir. Özür dileyebilir, o özrün bir karşılığı olduğunu görebilir.
Adalet ve kardeşlik için risk alan, cesaret gösteren, adım atan herkesten Allah razı olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.