Rusya ve Süper Güç algısı!

A -
A +
İkinci Dünya Savaşının bitimiyle birlikte bundan sonraki dönemde dünyanın düzenleyici güçlerinin kimler olacağı belirginleşmişti. Bir yanda ekonomisi, teknolojisi ve nükleer kapasiteyi de bünyesinde barındıran savaş kabiliyeti ile ABD, diğer yanda ise ideolojisi, konvansiyonel savaş gücü ve jeopolitik üstünlüğü ile SSCB bulunuyordu. Ruslar esas yoğunluk itibariyle Avrupa merkezinde ve Uzak Doğu'da cereyan eden çatışmalardan ağır tahribat almış, buna karşın ABD, Pearl Harbour'un dışında silah sesi bile duymamıştı.Son savaş ormanlara iki kral birden armağan etmişti. Biri göklere, denizlere hakim enerjik bir Kartal, diğeri ise karada hüküm süren yaralı ve yorgun bir Ayı idi. Ayı'nın yaralarını iyileştirmesi uzun zaman almıştı ve aslında hâlâ da pansumana ihtiyaç duyan derin yaraları vardı. Lakin bir Ayı'nın asla bir tavşana dönüşmeyeceğini bilmek için fazlaca muhakeme gücüne gerek yoktu. Nitekim Soğuk Savaş'ın bitimini Rusya'nın yıkılışı olarak algılayanlar çok yanıldıklarını kısa sürede anladılar. Ayı ormana dönmüş, ortalığı kasıp kavurmaya başlamıştı.Bugün Rusya dünyanın ekonomi ve teknoloji devlerinden olmasa da, askerî kabiliyetleri, enerji kaynakları ve jeopolitik üstünlüğüyle, kendi içerisine doğru dönme eğilimleri gösteren ABD'nin bıraktığı her boşluğa girme arzusunu açıkça sergiliyor. Bir yandan AB'ye alternatif bir ekonomi havzası oluşturmaya çalışırken diğer yandan da Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın kontrolü açısından en önemli sularda, yani Akdeniz'de kalıcı olarak varlığını ilan ediyor. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu'nun "Akdeniz Harekât Komutanlığının" kurulduğunu açıklarken; Kuzey Buz Denizindeki çıkarlarının korunması amacıyla Arktik'teki bazı adalarda kalıcı askerî varlığın inşa edileceğini de belirtmesi, Rusya'nın yeni yaklaşımını görmek bakımından oldukça önemli.Rusya'nın Karadeniz'de nasıl bir tavrı olduğunu anlamak için ise Ermenistan'dan sonra Ukrayna'ya bakmak gerekiyor. AB'nin kendi yayılma alanı olarak seçtiği bölgede kısa sürede böylesi bir dalgalanma gücü oluşturabilme kapasitesi AB'nin beceriksizliği ile ilintili olduğu kadar, Rusya'nın bölgedeki tarihsel etkinliği ile de alakalı. Rusların "yakın çevre politikası" olarak tanımladığı Karadeniz stratejisi, Asya ile Avrupa arasındaki bağlantı yolunu kontrol altında tutma arayışından kaynaklanıyor. Bölgeyi ne NATO'ya ne de AB'ye kaptırmaya niyetleri yok ve enerji de dahil her türlü silahı ve aracı kullanmaya hazır oldukları görülüyor.21. yüzyıla girildiğinde Rusya'nın en büyük avantajı kuşkusuz giderek endüstriyelleşen bir dünyanın yaşamsal enerjisini sağlayan ana kaynaklardan birisi olması. 2012 yılı itibariyle günde 10 milyon varil üretim kapasitesine ulaşan Rusya'nın petrol fiyatlarındaki her bir dolar artışta, cebine ekstra 3.65 milyar dolar koyması, batmış olduğu iddia edilen bir ekonominin nasıl dirildiğinin en açık göstergesi. Enerji fiyatlarının spekülatif olarak yüksek düzeyde tutulmasını sağlayabilecek mekanizma ve istihbarat yeteneklerine sahip olduklarını ise belirtmeye gerek yok.Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Kremlin Sarayı'ndaki yılsonu konuşması ormanlara geri dönen Ayı'nın ideolojik bir atılıma gireceğini de gösteriyor. Putin, "biz her zaman ülkemizle onur duyduk ama 'süper güç'lüğe talip değiliz. Biz hiçbir zaman kimseye hamiliğimizi empoze etmiyoruz; kimseye nasıl yaşaması gerektiğini de öğretmiyoruz" derken, tüm dünyaya kendi standartlarını dayatan AB veya ABD zihniyetinden de nasıl farklılaştığını ortaya koyuyor. Dış politikasında ne rejimlerle, ne kişilerle ne de insan hakları konularıyla ilgili bir sorunu dile getireceğini bu şekilde ifade ediyor.Anlaşılan bizim Ayı, kış uykusunda olduğu dönemlerde fare usulü ısırma tekniklerini öğrenmiş. Millet kulağı, burnu kaptırmış ama kimsenin uykudan uyanmaya niyeti yok. Ayının ayı olduğunu fark edip de buna göre bir strateji belirleyen kendini korumayı başarır. Küçük bir de hatırlatma; "bir ayının dişlerini gördüğünüzde sakın ola size gülümsediğini zannetmeyin!"
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.