HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__

Lübnan notları: Bu ülkede sayım yasak

Düzenleyen: /
Lübnan notları: Bu ülkede sayım yasak
Lübnan, Seçim, Haber

DÜNYA Haberleri

Lübnan Parlamentosunda Hristiyanlar yarı yarıya temsil ediliyor ve devlet başkanı onlardan seçiliyor. Ekseriyet Müslümanlarda ama sayım yapılmayınca...

İrfan Özfatura

Filistin Suriye arasında dağlar vardır ve Akdeniz’e paralel uzanırlar. Başları daima karlıdır, gemiyle yanaşanlar ak doruklarını görürler evvela. İşte Fenikeliler bu yüzden Lübnan (beyaz) demişler oraya.
Lübnan çölü olmayan tek Arap ülkesi, bırakın çölü sahrayı, baştan aşağı orman. Boşuna sedir ağacı koymamışlar bayraklarına.
Havaliden çok medeniyet geçmiş, Roma baskısından kaçan ilk Hristiyanlar Lübnan dağlarına sığınmışlar mesela. Müslümanlar onlara dokunmamış, Araplar arasında rahat yaşamışlar. 1516 -1918 arası 402 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kalmış, ecdat kimsenin dinine diline karışmamış, bu yüzden kimliklerini korumuşlar.
Lübnan dediğin 10 bin 452 kilometrekarelik bir ülke. Yani Antalya’nın yarısı kadar.
Nüfusunun 5 milyonu aştığı tahmin ediliyor. Yüzde 95 Arap, beşte üçü Müslüman.
Biz 4 asır kalmışız Türkçe bilen yok, Fransa 20 yıl çökmüş, Frankofon (Fransızca konuşan ülkeler) arasında…

MÖSYÖ EL ATINCA
İttihatçıların mirasyedi gibi dağıttığı vilayetlerden biri de Cebel-i Lübnan. Biz çekilince Fransa işgaline uğramış, Suriye’den ayırıp koparmışlar. Maksat Hristiyan bir ülke olsun Orta Doğu’da.
General Gouraud’a kurdurtulan devlet Marunîleri arkalar, Hristiyanlar iktisaden güçlenir, kilit noktaları tutarlar. Lâkin Lübnan’da Müslüman nüfus daha hızlı artınca azınlıkta kalırlar.
Lübnan Hristiyanları da Arap asıllı, nitekim Fransa mandasından çıkar, Arap Birliği’ne katılırlar (1943).
Devlet Başkanı Maruni Hristiyan, Başbakan Sünni Müslüman, meclis başkanı ise Şii Emel’den olsun derler kendi aralarında. Rum, Ermeni, Dürzi gibi 18 gruba makam verilir ayrıca. Hristiyanlar (ne oy alırlarsa alsınlar) 5’e karşı 6 nispetinde temsil edilir yıllarca.
Sokakta ekseriyet Müslümanlarda, mecliste ise Hristiyanlarda. İşte bu dengesizlik huzuru bozar.
13 Nisan 1975… İçinde Pierre Cemayel’in bulunduğu kilise önünde silahlı çatışma çıkar, taraflar dağılırlar. Daha ne olduğu anlaşılmadan Cemayel’in oğlu Beşir adamlarını alır bir otobüs dolusu Filistinli masumun canına kıyar (28 şehit).
Batı ülkeleri Marunileri silahlandırır, Falanjistler (Hristiyan militanlar) İsrail desteği ile Sabra ve Şatilla’da katliam yaparlar.  

KAN BARUT KARGAŞA
O günlerde sağ sol çatışması da vardır ayrıca, bir gruba Amerika destek verir, bir gruba Rusya. Kurtuluş orduları, kızıl yıldızlar…  Sonra İsrail ve Suriye işgalleri, Siyonist’le BAAS’çı köşe kapmaca...
Asala ve PKK da burada kurulur. Silahlı talim yapsınlar diye kamp bağışlanır Bekaa’da.
İç savaşın galibi olmaz, güzelim Beyrut perişan olur, çok can yanar (130 bin insan). Çatışmalar belki yıllarca sürecektir ama Refik Hariri tarafları toplar, oturtur masa başına. Ve Taif Anlaşması imzalanır, mecliste temsil hakkı yüzde 50-50 olarak düzenlenir bu defa.
Lübnan’da son nüfus sayımı 1932 yılında yapılmış, Fransız mandasında. O zamanlar 861 bin kişi yaşıyormuş. Bugün nüfus 5 milyon mu 6 milyon mu bilen yok, mültecilerin 1,5 milyona yaklaştığı sanılıyor kaba hesapla.
Kesin olan bir şey var ki artık Hristiyanlar üçte bir oranında. Ama yarı yarıya temsil ediliyorlar o başka.
Bu ülkede kimlik ile ilgili bir çalışma yapmak “kesinlikle” yasak. Yoksa Hristiyanların azınlığı ortaya çıkar. ABD Dışişleri Bakanlığının hazırladığı raporda (2009) Maruni sayısı yüzde 21,5 olarak tespit edilmiş. Şu an onu bile bulamazlar.
Büyük suçlardan biri de fotoğraf çekmek. Şehrin metruk binalarında ordu mensupları var. Eskaza kareye girdiler mi vay geldi başınıza.

VIZILDAYAN KURŞUNLAR
Lübnan, siyasi cinayetleri ile tanınan bir ülke. Halkın Kurtuluş Ordusu lideri Dürzi Kemal Canbolat (1977), Hristiyan Falanjistlerin lideri Beşir Cemayel (Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturacağı gün-1982), Sünni Din adamı Ahmed Asaf cami kapısında (1982), İslam Konseyi Başkanı Şeyh Suphi Salih (1986), Sünni Başbakan Raşid Kerami (1987), Müftü Halid (1989), Cumhurbaşkanı Röne Muavvid (1989), Kaplanlar örgütü lideri Dany Şamun (1990) ve Sünni Başbakan Refik Hariri suikasta uğrar.  
Lider öldürmek kolay iş değil, korunuyorlar zira. Ama Esad ve MOSSAD el atarsa o başka.
Lübnan geçmişte de birçok can sıkıcı saldırı yaşadı, bombalı araçlar, camiler, çarşılar... Hasılı işleri zor, insanın İsrail ve Suriye gibi komşuları varsa...

DEVLET İÇİNDE DEVLET
Güney Lübnan Şii Hizbullahın elinde, Hizbin kendi silahlı güçleri var, kafalarına göre çevirme yapıyor, sorguya alıyorlar. Bilhassa Suriye rejiminden kaçan Sünnileri bunaltıyorlar. Öyle ki binlerce aile Hizbullah zulmündense, Esad’ın eziyeti evladır deyip geri döndüler bombaların altına.
Pers İmparatorluğuna oynayan İran, Arap ve Afgan Şiilerini hoyratça kullanıyor. Ülkede bir tane bile Acem yok ama Hizbullah Tahran’dan emir bekliyor hazır kıta. Şii Emel ve Hizbullah ittifak yaparken, Hariri yanlıları ile ihvancılar bir araya gelemiyor.
Refik Hariri Saydalı bir Sünni. Gençliğinde Suudi Arabistan’da ticaret yapar. Petrol, inşaat, medya, finans derken iyi kazanır. Hele Kral Fahd’ın kız kardeşiyle evlenince, gücüne güç katar 2002’de Dünyanın en zengin dördüncü ismi ilan edilir hatta.
1988 Taif Anlaşması’nın mimarı ve finansörüdür, bu sayede sükunet gelir Lübnan’a. Onu siyasete davet eder, başbakan yaparlar (1992). Ufku geniştir. Lübnan’ı BAAS hegemonyasından kurtarmaya çalışınca, Beşar Esad’ın hışmına uğrar, ortadan kaldırırlar.

DÖRTTE BİRİ MÜLTECİ
Suriye krizi başladıktan sonra 1 milyonu aşkın mağdur Lübnan’a sığınır. Şu anda her dört kişiden biri muhacir. Şiiler, mülltecilerin dengeyi değiştirmesinden korkuyor, onları uzaklaştırmak için her yola başvuruyorlar. Gariplerin zaten yerleri yurtları bombalanmış, ev-dükkân kalmamış. Gurbet elde kafalarını sokacak çadır arıyor, bir de hesap veriyorlar Hizbullah’a.
Lübnanlılar konuksever insanlar ama burada kararları Tahran alıyor.
Zaten soru o: Lübnan Arap kampında mı kalacak, İran’a uydu mu olacak?  
Dürzi lider Velid Canbolat, Şii siyasetinden endişe duyanlardan biri . “Batı medyası dolaylı olarak Esad’a destek veriyor, ona karşı olanların hepsini El-Kaideci gibi gösteriyor. Halbuki ılımlılar ve laikler de Esad’dan hoşnut değiller. İran, Hizbullah’ı ABD ile pazarlıkta daha iyi pozisyon alabilmek için kullanıyor. Faturayı Lübnan halkı ödüyor” diyor.
Hizbullah kapalı kutu. Ruhani ne derse onu yapıyorlar, partide Hasan Nasrallah dışında kimse konuşamıyor. Halep’te, Humus’ta, Hama’da, İdlib’te, Doğu Guta’da göz kırpmadan çocuk, kadın öldüren örgüt, eğer Lübnan’da da silaha sarılacak olursa...
Allah muhafaza.

 

 

Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...