'Eğitim sistemimiz ideolojik tasarlandı'

Düzenleyen:
'Eğitim sistemimiz ideolojik tasarlandı'

EĞİTİM Haberleri

Türkiye’nin eğitim konusunda daha çok yol alması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Süleyman Doğan, “Modern yükseköğretimimiz esaslı bir ilmî temele dayanmadan başlatıldı, bunu düzeltmek gerekiyor” dedi.

Pedagoji ve aile üzerine yazdığı birçok eserle tanıdığımız Doç. Dr. Süleyman Doğan’ın son kitabı “Rektörlerin Gözüyle Üniversitelerimiz”, Türkiye’deki akademi dünyasını anlamaya yönelik bir seyahat mahiyetinde. Gazetemizde de bu yazıları neşredilen Doç. Dr. Doğan, 30 üniversitenin rektörleriyle bire bir görüşerek, genişliğiyle sahasında bir ilk olan kitabı meydana getirdi. Doğan, görüştüğü rektörlerle Osmanlıdan Cumhuriyet’e uzanan safahatta eğitimin tarihî ve aktüel problemlerini masaya yatırıyor. Doç. Dr. Süleyman Doğan’la yeni kitabı üzerinden Türkiye’deki eğitim sistemini konuştuk
l Türkiye’nin hemen her tarafına giderek üniversite rektörleriyle bir araya geldiniz. Bu eğitim seyahatlerine çıkmaya sizi iten ne oldu?
Eğitim ve üniversiteler dendiğinde herkes bir şeyler söyler ancak işin asıl muhatabı ve ilmi en üst mertebede temsil eden rektörlerle konuşulmaz. Türkiye’nin birinci meselesinin üniversiteler olduğunu düşünerek yola çıktım. Hayata tutunma yaşı kişide üniversite çağında başladığı için rektörlerle konuşmak, gençliği ve geleceği konuşmak manasına geliyor. Bu mülakatların gazetede yayınlanması için İsmail Kapan Bey’e söylediğimde çok müspet baktı. Böylece Türk basınında bu uzun soluklu rektör mülakatları ilk defa gerçekleştirilmiş oldu.
l Yaptığınız mülakatlarda eğitimdeki problemleri masaya yatırdınız. En mühim sıkıntılar neler?
Aslında en mühim problem, eğitim felsefesinin olmayışı. Türk eğitim sistemi pedagojik değil ideolojik yapılanmış ve bu devam etmekte. Modern yükseköğretimimiz esaslı bir ilmî temele ve plana dayanmadan başlatılmış. Toplumsal gelişmenin itici gücünü nitelikli insanlar belirler. Bugün maddi büyüme alanında çok şeyler yapıldı. Köprüler, barajlar, duble yollar inşa edilip, millî gelirimiz de arttı. Ancak insani manada bir sığlaşma var. Yeni nesli inşa etmenin yolu, eğitim ve eğitimci anlayışımızın yeniden şekillenmesinden geçiyor. Cumhuriyet dönemi eğitim paradigmasında Osmanlı dönemi eğitim yaklaşımları yok sayılmakta, Batı eğitim sistemi ise âdeta kurtuluş reçetesi olarak sunulmakta. Bu paradigmayı kırmamız gerekiyor.
Rektörler ‘Derebeyİ’ gibi
l Hâlihazırdaki rektör seçim usullerinin bu problemlere tesiri olduğu söylenebilir mi?
Akademik dünyanın en önemli kademelerinden olan rektörlük, seçimden ziyade atama yoluyla tespit edilmeli. Tayin olduğunda üniversitelerde politize olma durumu ortadan kalkacak, hem de üniversite hocaları birbirine husumet duymayacaklar. Türkiye 17’nci büyük ekonomiye sahipken bilimsel gücümüz 36’ncı sırada. Rektörlerimiz alınmasın ama kendilerini Orta Çağ’daki derebeylerine benzetiyorum. İğneden hademe alınmasına kadar her şeyde sorumluluk sahibiler. Rektörlerin görev dağılımı ile sorumlulukları yeniden tanımlanmalı ve bilimsel çalışmalara ağırlık vermeleri sağlanmalı.

Düzenleyen:  - EĞİTİM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...