Osmanlı Kürtlere böyle davranmış

/ Kaynak: AA
Osmanlı Kürtlere böyle davranmış

EĞİTİM Haberleri  / AA

Osmanlı'nın Ağrı'daki Kürt Beylerine yönelik politikasını araştıran uzmanlar önemli belgelere ulaştı

İbrahim Çeçen Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yakup Karataş, "Osmanlı Devleti, Ağrı'daki aşiretlere yönelik samimi bir politika izlemiştir. Halkın mizacına göre davranmış ve 'Kürtlerin mizacına uygun hareket edilsin ancak devletin şanının korunması da boynunuzun borcudur, bu da böyle bilinsin' anlayışıyla hareket etmiştir" dedi. Karataş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bayazid Sancağı olarak bilinen Ağrı'da aşiretlerin son derece etkin rol üstlendiğini, Osmanlı Devleti'nin de bunun farkına vararak olumlu politika izlediğini vurguladı.
Kent tarihinin yeterince araştırılmadığını öne süren Karataş, şunları söyledi: "İbrahim Çeçen Üniversitesi öğretim üyeleri olarak Bilimsel Araştırma Proje Birimi desteğiyle Ağrı'nın karanlık tarihini araştırmaya karar verdik. Dikkatimizi çeken en önemli konu, Osmanlı Devleti'nin buradaki Kürt ve Arap aşiretlerine olan ılımlı yaklaşımı. Devletin aşiretlerle arası nasıldı, aşiretlerin buradaki sosyol ve kültürel yapının oluşmasına katkıları nelerdi, devletin aşiretlerle ilişkileri, aşiretlerin idarecilerle olan ilişkileri, aşiretlerin Osmanlı Devleti ile İran arasında ne gibi bir diplomatik ilşki içinde bulunduğunu araştırdık. Gördük ki devlet, buradaki halkın nabzına politeka izlemiş. Buranın hassa bir bölge olduğunun bilinciyle hareket etmiş. Osmanlı Devleti, Ağrı'daki aşiretlere yönelik son derece samimi bir politika izlemiştir. Halkın mizacına göre davranmış ve 'Kürtlerin mizacına uygun hareket edilsin ancak devletin şanının korunması da boynunuzun borcudur, bu da böyle bilinsin' anlayışıyla hareket etmiştir."
Osmanlı döneminde Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu'da uygulanan yönetim politikalarının daha çok halkın kültürel yaşamına uygun yürütüldüğünü ifade eden Karataş, 1845'ten sonra devletin buralarda yaşayan aşiretleri idareye alarak onların topğlumdaki rolünden faydalandığını belirtti.
Karataş, 1850'li yıllarda Ağrı'daki en etkili aşiretlerin Celali, Haydaran, Sepki, Cemadenlu, Haydarandu, Ademandu, Milan ve Zilanlı olduğuna değinerek, şu bilgileri verdi:
"Osmanlı Devleti, bölge halkının ve özellikle Kürtlerin mizacına göre bir politika izledi. Bu bölgelerin mobilize olmuş hassas bölge konumunda bulunduğunun farkındaydı. Toplumda huzursuzluk çıkmaması için her türlü önlem alınırdı ancak burası merkezi sisteme bağlandıktan sonra devlet, aşiretlere idari bir hüviyet, kurumsal kimlik kazandırmış. Devlet, aşiretlerin toplum üzerindeki büyük etkisinin farkındaydı. O yüzden aşiretlerinasıl daha faydalı hale getirebiliriz, İran ve Rusya ile sorun yaşamayan unsurlar haline dönüştürebiliriz diye düşünmüş. 'Ne yaparım da aşiretleri bölgenin kalkınmasında kullanabiliriz' diye düşünmüş ve onlara ılımlı bir politika uygulamıştır. Osmanlı Devleti bu bölgeye gönderdiği idarecileri özenle seçiyordu. İdarecilerin halkla barışık olmasına, iyi ilişkiler kurmasına özen gösteriyordu. Hiçbir zaman inkar politikasına gitmedi. Bölgenin sosyol ve kültürel gerçeklerinin her zaman farkındaydı, bu gerçeği inkar etmiyordu. 'Doğu Anadolu'daki halkımın dili, kültürü ve yaşam tarzı bu. Ben onu bu haliyle kabul ediyorum' diyordu."
Osmanlı Devleti'nin, aşiretler aralarındaki kan davalarını çözmek için de çaba harcadığına işaret eden Karataş, bunu sağlayan yöneticilerin devlet tarafından ödüllendirildiğini belirtti.
Bu sorunun, aşiretlerin iç dinamikleriyle çözüme kavuşturulduğunu vurgulayan Karataş, "Osmanlı Devleti, aşiretler arası sorunları çözerken dışarıdan dayatma yapmıyordu, bölgenin kaidelerine göre çözüyordu. Böylelikle herkesin gönlünü almış ve onları devlete küstürmemiş oluyordu. Sultan 1. Abdulhamit, bir Hatt-ı Humayununda, 'Kürtlerin mizacına uygun hareket edilsin ancak devletin şanının korunması da boynunuzun borcudur, bu da böyle bilinsin' diyor. Bu söz, şu anda etnik köken adına yapılan olumsuzluklara önemli bir atıftır. Devlet, burada yaşan insanları asla ötekileştirmiyordu. Buraya gönderilen idarecilerin, yöre halkının dilini bilenlerden tercih ediliyordu. Halkla iletişim kurmak için dilinden anlmak lazım" diye konuştu.

EĞİTİM
Kaynak: AA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...