'Kayseri' sosyal hareket istiyor

A -
A +

Sayfamızı Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileriyle hazırladık Gazetemizin haber merkezinde her hafta bir üniversiteyi ağırlıyorduk. Bu hafta da biz ağırlandık. Genç Türkiye'yi bu sefer, Kayseri'de Erciyes Üniversitesi Süleyman Çetinsaya İletişim Fakültesi öğrencileriyle hazırladık. Yard. Doç. Dr. Vahit İlhan'ın ev sahipliğinde; Öğretim Görevlisi Deniz Elif Yalavar ve gazetecilik bölümü öğrencileri Kenan Şilen, Burak Somuncu, Meryem Akkurt, Elif Kütükoğlu, M. Bilge Yılmaz, L. Ebran Hiçyılmaz, Maşallah Çayır, Erman Balak, Hülya Kulaklı, Esra Özdilim, İbrahim Arslan, Hilal Sönmez, Demet Yalçın, Mine Çalık, Sercan Topçular'dan oluşan ekiple fikir fırtınası estirdik. Erciyes İletişim, habercilik adına çok faal. Kampüs Tv, Gazete Kampüs, Eriha Dergisi, Haberciyes.com öğrencileri okurken pratik yapmalarına imkân sunuyor. Nitekim bu hareketlilik, genç iletişimciler yarışmasında onları zirveye taşımış. İki yıldır en çok ödül alan okul Erciyes İletişim... Fakültede öğrencilerin meslekte yetişmesi için ne ararsan var. Fakat medyanın kalbi olan İstanbul'a uzakta bulunuyorlar. Bu durum, onlar için bir dezavantaj. Ama gayretleriyle öne çıkarak, bu dezavantajı hafifletmeyi başarıyorlar. ÖĞRENCİ KENTİ Sanayicileriyle bilinen Kayseri, aynı zamanda bir öğrenci kenti. Sadece Erciyes Üniversitesinde 35 bin kişi eğitim görüyor. Melikşah Üniversitesi'nin ardından Abdullah Gül ve Nuh Naci Yazgan üniversitelerinin de devreye girmesiyle bu sayı 50 bini bulacak. Yani Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün memleketi, öğrenci nüfusuyla büyüyor. İş adamları, üniversitelere sahip çıkmış. Birçoğunun ismi, fakültelerin girişlerinde yaşatılıyor. Ama öğrenciler, Kayseri'den onların sosyal ortamları artırmaya yönelik de çalışma yapmasını istiyor, "Erciyes dağı bize, biz Erciyes'e bakıyoruz. Üniversiteli demek, akşam dışarı çıkmak, tiyatroya, sinemaya, bir cafeye gitmektir. Ama şehirde sosyal ortam olmadığı için mecburen sosyalliği kampüste ve Facebook'ta arıyoruz" diyorlar. BİRAZ RENK GEREK Aslında bu, sadece Kayseri'dekilerin değil diğer Anadolu kentlerindeki öğrencilerin de problemi. Ev sahiplerinin öğrenciler söz konusu olduğunda kirayı artırmaları bir başka ortak sıkıntı. Üstüne üstlük Kayseri'de kiralar, altı aylık peşin veriliyormuş. "Erciyes"in kampüsü, tıp fakültesinden dolayı halkla bütünleşmiş. Ama bu, bazı sıkıntıları da beraberinde getirmiş. Mesela güvenlik, bunlardan biri. Giriş çıkışlar serbest olduğu için art niyetliler, özellikle kız öğrencileri rahatsız ediyormuş. Bir de üniversitenin kapı komşusu kışla... Öğrenciler, rap rap yürüyüşleri yadırgadığını söylüyor. Sözün özü üniversiteliler kendileri için biraz hareket, biraz da renk istiyor. DOYUMSUZ BİR SEVGİDEN BESLENİYORUM... Mazeretim var fanatİğim ben! Bir takıma, sporcuya, sanatçıya, artiste karşı başlayan hayranlık duygusu, bazılarında zamanla doyumsuz bir sevgiye ulaşıyor. Hatta bunlardan birçoğu kendi kimliğinden sıyrılıp model aldığı ünlüler gibi yaşıyor. Bu durumu, yaşayanlara sorduk. Maşallah Çayır, Demet Yalçın, Meryem Akkurt Fanatizm futbolla özdeşleşen bir terim. Ama genç kesim için bu durum çoktan aşılmış bile. Ses sanatçılarından, film artistlerine kadar birçok ünlü, medyatik ve tanınmış simanın fanatikleri, bu isimlerin her adımını takip ediyor. Fanatizmin doruklara ulaştığı futbolda ise dünya armaların etrafında dönüyor. Model aldıkları kişilerin hem olumlu hem olumsuz özelliklerini benimseyen gençler zamanla kişilik karmaşası içinde bulsalar da kendilerini, durumlarından memnun olduklarını her fırsatta dile getiriyor. Bu durumu daha iyi anlayabilmek için genç arkadaşlarımıza fanatizme ulaşan tutkularını sorduk. ŞEBNEM GİBİYİM Nilüfer Uçar (19), iletişim fakültesi öğrencisi. O sıkı bir Şebnem Ferah hayranı. Sanatçıyı ilk defa, 8 yıl önce Akdeniz Üniversitesinde okuyan ablasını ziyarete gittiğinde, bahar şenliklerinde dinlemiş. O gün bugündür onun gibi giyiniyor, onun gibi düşünüyor. Uçar, şunları söylüyor: "Şebo'nun müzik tarzı, kılık kıyafeti, hayatında yapmak istediklerini ertelemeyip yapması gibi özellikleri beni cezbetti. İnsanlar sevdikleri kişilerin, gerek hareketlerini gerekse kılık kıyafetlerini ona karşı beslediği sevgiden dolayı bir şekilde göstermek ister. Bu da tarzınıza yansır. Ben de onun tarzını benimsedim." BORCA BİLE GİRERİM Bekir Şeyban (19) da eğitim fakültesi öğrencisi. "Tuttuğum takım için yapmayacağım fedakârlık yoktur" diyor Şeyban. Nitekim, bu sözlerini doğrulayacak bir çılgınlığını anlatıyor: "Kayseri'de aynı evde kalan üç arkadaş Avrupa liginde yükselme maçına çıkacak olan takımımızı sahada desteklemek için İstanbul'a gitmeye karar verdik. Borç alıp gecenin yarısında yola düştük. Önce Ankara'ya gittik sonra İstanbul'a gittik. Maça 3 saat kalmıştı. Stat çevresinde karaborsacılarla bilet pazarlığına girdik. Üç bileti 390 TL'ye zor aldık. Sonuçta maçı izledik yenilmiştik. Geri dönmek için de İstanbul'daki arkadaşlardan yol parası aldık. Cebimizde sadece bir lira kalmıştı. Onu da yolda tuvalet parası yaptık. Kayseri'de artık hiç paramız yoktu. Ama o gün de Kayseri-Beşiktaş maçı vardı. Yine arkadaşlardan para aldık. O maçı da izleyip eve öyle gittik..." HAYKOLİĞİZ ABİ... Mehmet Emre (17) lise öğrencisi. Tarzı ile Hayko Cepkin'ı andırıyor. Sanatçının Kayseri konserinde Cepkin gibi makyaj yapan Emre, "Hayko bizi anlatıyor, o bizim hayatımız" diyor. Haykolik olduklarını belirten Emre, "Tarzımız bu. Hayko Cepkin'e benzemek, onun gibi olmak istiyoruz. Böyle olunca kendimizi ona daha yakın hissediyoruz. Ailelerimiz bizim böyle olmamızı istemiyor. Bu durumumuzdan korkuyorlar. Hatta bize satanist diyenler oluyor hâlbuki biz öyle değiliz" diye konuşuyor. FUTBOLLA YATIP FUTBOLLA KALKIYORUM Yakup Akca (20) eğitim fakültesinde okuyor. Akca, dünyadaki bütün ligleri takip edecek kadar futbol hastası. Genç öğretmen adayı, "Futbolcuların birçoğunun performanslarını bilirim. Takımımla ilgili bütün ürünleri alırım. Bizim için eğlence, deplasman yolunda marş söylemektir, okul yolunda takımın yeni marşlarını ezberlemektir. Bu sevginin yerini dolduracak başka hiç bir şey yok. Sabah kalkar kalkmaz, yeni bir gelişme var mı diye spor kanalı açarım. Dershane taksitiyle Ankara'ya deplasman maçına gittim. Arkadaşımla 'Bakkala çıkıyoruz' deyip Bursa'ya maça gittik" diye konuşuyor... UZMANLAR NE DİYOR? TÜKETİM ODAKLI MESAFESİZ BİR SEVGİ BAĞI VAR Gençlerdeki fanatizmi sorduğumuz Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Oltan Evcimen, fanatizmin potansiyel olarak herkeste bir şekilde mevcut olduğunu söylüyor. Fakat fanatizmin günümüzde üretim değil tüketim üzerinden örgütlendiğine dikkat çeken Evcimen şöyle diyor: "Gençler pazarlanan değerlere, takıntılı bir heyecan eşliğinde mesafesiz bir sevgi ile bağlanıyor. Bu bağlılık hali tam olarak bu gençleri tüketici konumuna indirgiyor. Buradaki kritik nokta, fanatiği olunan nesneye, eleştirel bir mesafeye sahip bulunup bulunulmadığıdır."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.