Türkiye: Huzur Veren Gazete

A -
A +

Gazetemizin 45. kuruluş yılını idrak ediyoruz. Dile kolay; Bab-ı ali yokuşunu; 'huzur' çizgisinden bir milim sapmadan, dur-durak bilmeksizin tırmanan ve bugünlere, aynı iman ve umutla ulaşan bir gazeteden bahsediyoruz.
Biliyorsunuz sevgili okuyucularımız; bu gazetenin hamur mayası 'mübarek eller'de; hayır duaları ile yoğruldu. Bütün imkânsızlıklara ve hatta karşı gelinmelere rağmen; mübarek hocası H. Hilmi Efendi'nin isteğine, 'peki' diyen Enver Ören Abi, üniversiteden ayrılarak basın dünyasına girdi.
Bunca gazete varken; olanca maddi imkânsızlıklara rağmen; neden yeni bir gazete?
İşte bu sualin cevabı, böyle bir gazetenin çıkış sebebini de ortaya koyuyordu: Çıkarılacak gazete, çıkmakta olan tüm gazetelerin aksi istikametinde bir yol tutacak ve bu yolda hak ve hakikati haykıracak ve gazete ve gazeteciliğin ne idüğünü ve ne olması gerektiğini gösterecekti!
O, mübarek hocasından aldığı telkinle; bugün, insanların nefs-i mücessem olduğunu, yani nefislerin, insan şeklinde görüldüğünü biliyordu! Böylesi nefislere uymak ise, şeytana uymaktan beterdi. Oysa günümüz insanı da, tamamen nefislerine uymaktaydılar. Nefis ise, en ahmak mahluktur; hep kendi zararını ister ve bıkmadan usanmadan kendi zararına iş yaptırır!
Nefislerin gemi azıya aldığı böyle bir ortamda; bütün bunlara aykırı bir gazete çıkarmak; o gazete ile Bab-ı ali'de tutunmak ve diğerleri ile yarışmak, 'delice' bir işti ve o 'deli' merhum Enver Ören'di!
Enver Abi, baştan ayağa sevgi halesi idi ve kısa zamanda; güler yüzü-tatlı diliyle oluşturduğu ekibiyle hummalı gayretlerin içine girdi. Tıpkı bir mıknatıs gibi; meydan yerinde durup cevherleri topladı; hep birlikte 'İHLAS HOLDİNG'i kurdular.
'Huzur veren Türkiye Gazetesi' Bab-ı ali'de tiraj rekoru kırdı: 1.439.327 (1989 Aralık)
Önceleri, önemsenmeyen ve dikkate alınmayan bu adam; artık, parmak ısırılan ve gıpta ile bakılan ve; hepsinden önemlisi, Bab-ı ali'de aranılan, hava gibi, su gibi eksikliği hissedilen bir 'gönül rehberi' oldu.
Hiç unutmam; gazetelerin genel yayın yönetmenleri meslektaşlarımla bir toplantıdaydık. Hemen hepsinin ortak kanaati şu idi: Biliyorsunuz, bizim meslek, çok stresli ve yorucu; bütün yorgunluklarımızı ve streslerimizi Türkiye Gazetesi okuyarak gideriyoruz!
Malum; bir de her gazetenin arkasında bir güç olur; onun finansmanı ile çıkar; gazete de o gücün çıkarları doğrultusunda yayın yapar! Türkiye Gazetesi'nin arkasındaki güç, çok merak edildi. Zaman zaman, bu durum Enver Abilere de soruldu.
Bir gün, kendisini çok seven; Bab-ı ali'nin gediklilerinden Mehmet Ali Bey, aynı suali sorunca kapıyı kapattırdı ve aynen şöyle söyledi: 'Mehmet Ali'ciğim! Gazetenin ardında güç olmadan o gazete çıkabilir mi? Elbette var ama, senin bildiğin ve zannettiklerin gibi değil. Türkiye Gazetesi'nin arkasında Allah c.c. var!'
Öyle ya; İmam-ı Rabbani hazretlerinin bildirdiği gibi: 'Allah var, ne yok! Allah yok, ne var?!'
Başta bu 'huzur' yolunu açan büyüklerimize ve emeği geçen herkese (vefat edenlere rahmet ve mağfiret, hayatta olanlara sağlık ve selametler diliyor) en kalbi şükranlarımızı arz ediyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.