Maskeli demokrasi! -2-

A -
A +

Kim ne derse desin ve her kim ne yaparsa yapsın; ipler milletin elinde ve bundan böyle cumhurbaşkanlarını bizzat kendisi seçecek...
2007 senesi; demokrasimiz adına bir milattır. Önceki cumhurbaşkanı Necdet Sezer'in görev süresi bitmiş, yerine Meclis Başkanı'nın vekaleti gerekirken bu yapılmamıştı. Çünkü Meclis Başkanlığı makamında AK Parti kökenli Bülent Arınç vardı. Anayasayı eğip büktüler ve içinden garabet bir karar çıkararak, mahut cumhurbaşkanının görev süresini uzattılar; hem de altı ay süreyle...
Diğer bir AK Parti kökenli Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı adaylık oylamasını bile Meclis'te yaptırmadılar. Aynı garabet hukuk burada da galebe çaldı 367 şartını getirdi. Halbuki bu şart, bundan önce seçilen hiçbir cumhurbaşkanında öne sürülmemişti. Hukuku 'guguk' yaparak işin içinden sıyrıldıklarını zannettiler ama; asıl oyun bundan sonra başlayacaktı.
O gün de, bugünkü gibi AK Parti yalnız bırakılmıştı. Bürokrasi, zaten karşısındaydı ve bürokrasinin askerî kanadı: 'sözde değil özde Kemalist' arayışındaydı!
AK Parti şikayetini, emanetin asıl sahibi olan millete yaptı ve; bundan böyle, cumhurbaşkanını halkın seçmesi için referandum yaptı. Yüzde 69 evet oyuyla millet; muhataplarının maskesini yırttı!
Top, artık millette idi ve o, ne yapacağını çok iyi biliyordu!
Hukuku 'guguk' yapanlar hop oturup hop kalktılar ama, korkunun ecele faydası yoktu ve ok, yaydan fırlamıştı bir kere!.. Kazdıkları kuyuya düştüler. Seneler senesi milletten kaçtılar; onu aşağıladılar ve asla adam yerine koymadılar. Her şeyi inceden inceye hesap edip, envai çeşit şeytanlıklar sergileyip durdular. Millet, onları sabırla ve tevekkülle bekledi. Yalnız hesap edemedikleri bir şey vardı; aşağı gördükleri milletin kendilerinden çok yüksekte olmalarını bir türlü görüp hesap edemediler.
İsmi üzerinde zaten; statükonun siyasi idraki donuktu. Bildiği tek oyunu sergileyerek geliyordu. Halbuki, köprülerin altından çok sular akmış; otuz iki dişini gömmüş millet, sabırsızlıkla bu günü beklemekteydi. Güle oynaya sandığa gitti ve sandıkları patlattı!
Kim ne derse desin ve her kim ne yaparsa yapsın; ipler milletin elinde idi ve bundan böyle cumhurbaşkanlarını bizzat kendisi seçecekti. Nitekim bunun ilk denemesini 10 Ağustos'ta yapacak ve Hanya'yı Konya'yı herkes görecek! Dışarıdakiler de ve onların içimizdeki işbirlikçileri de görecek!
2010 referandumu ile de millet; arta kalan bürokratik oligarşinin belini kırdı; onların maskelerini çekip attı!
Statüko, kurtuluşunu kendini inkârda aramaya başladı ve buldum zannettiği; önce, Sarıgül'de ve Mansur Yavaş'ta, şimdi de, Ekmel İhsanoğlu'nda tatbik mevkiine koydu!
El mi yaman Bey mi; hep birlikte 10 Ağustos'ta göreceğiz!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.