Yalanların sebebi Kemal beyin acıyı erteleme ihtiyacı

Psikologlar yalan söyleyenleri tanımlarken kişilik bozukluğu, suçluluk duygusu, öz güven eksikliği gibi çeşitli nedenler sıralıyorlar.
Bir tane daha var.
Acıyı erteleme ihtiyacı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu kronik hâliyle yukarıdaki nedenlerden birçoğunu bünyesinde barındırıyor olabilir ama ona en uygun sebep "Acıyı erteleme ihtiyacı" olarak görünüyor.
Düşünün, her seçim gününün ertesinde alınan sonuçlar ona yeni bir acı yaşatıyor. İçini kemiren şey mıh gibi aklından çıkmıyor.
Kemal bey bu patolojik hâli perdeleyebilmek için, çevresine kendi gibi olanları toplayarak yalan üretimini âdeta sosyalleştirip kurumsallaştırdı. Tüm CHP çevresi de yalanlarla kitlelere yönelik algı operasyonu yürütmeye adadı kendini.
Sebep aynı, çaresizliğin getirdiği acziyetle acıyı ertelemek.
Yazının konusu yeni üretilen iki yalanla ilgili.
YALAN BİR
Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz gün "Hadi bir kez sözünün eri ol, boynuna takılan Yahudi Cesaret Madalyasını çıkar, iade et" diye seslendi Tayyip Erdoğan'a. Gerçeği eğip bükerek olumsuz algı meydana getirmeye yönelikti bu sözler. Tabii CHP ve cemaat yanlısı gazetelerde yer aldı.
GERÇEK BİR
Şimdi Kemal beyin "Yahudi Cesaret Madalyası" diyerek nasıl kendi partisinin siyasal geçmişini, Atatürk'ün diplomatlarını aşağıladığını görelim.
Ödül töreniyle ilgili o zaman Hürriyet'te yayınlanan haber:
New York'un önde gelen Musevi kuruluşlarından Anti Defemation League (ADL), 2. Dünya Savaşı'nda Rodos eski Konsolosu Selahattin Ülkümen'in başını çektiği Türk diplomatlarının Musevileri kurtarmasından dolayı Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e Courage to Care, yani  "İlgi Göstermeye Cesaret Etmek" adı altında bir ödül verdi.
Erdoğan, Musevi düşmanlığının herhangi bir inancı veya halkı küçük görme veya insanlık değerlerine layık görmeme hastalığının tek tezahürü olmadığını belirterek "soykırım, etnik temizlik, ırkçılık, İslam düşmanlığı ve terörizm, geçmişten bugüne kadar devam eden aynı kötülüğün farklı yüzleridir" dedi.
Erdoğan'a ödülünü veren ADL yöneticisi Abraham Foxman, Osmanlı ve Atatürk döneminde Musevilerin hep Türkiye'de büyük misafirperverlik gördüğünü belirterek "Türkiye kriz dönemlerinde bizim için her zaman güvenli bir liman oldu" dedi.
Bu arada Gül'e de yine Musevilere yardım eden diplomatlarımızın adlarının yazılı olduğu bir plâket verildi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu kendi partisinin geçmişini böyle reddedip, âdeta Atatürk ve İnönü'yü aşağılarken tüm benzer patolojik vak'alarda olduğu gibi gerçeğin ortaya çıkmayacağı varsayımından hareket etmişti besbelli.
YALAN İKİ
Ve CHP'li sosyal medyada yayınlanan bir paylaşım. Başlığı da "Erdoğan Yahudi ayininde" şeklinde konulmuş. Daha da büyük bir iddia ile taçlandırılmış yalan ve "Bu ayin, Siyonizmin Kurucusu Theodor Herzl'in mezarında yapıldı" diye de eklenmiş.
GERÇEK İKİ
Öncelikle burası Theodor Herzl'in mezarı değil, Kudüs'teki Bellek tepesinde kurulu olan Soykırım Müzesi Yad Vaşem.
Nasıl Türkiye'ye gelen liderler Anıtkabir'i ziyaret ediyorsa, İsrail'e giden liderler de bu müzeye götürülürler ve bir tören yapılır.
Bu müzeye ben de gittim. Prizma şeklindeki koridor boyunca sıralanan odalarda, Yahudi soykırımının her safhasını bir belgesel filmin içinde dolaşır gibi tarihsel kronolojide izleyebiliyorsunuz.
Aslında gidenlerin ilgiyle gezdiği bir diğer müze ise Çocuk Anıtı. İçine girdiğinizde koyu bir karanlıkta titreşen yıldızlar karşılar sizi. Âdeta uzay boşluğunda yıldızların arasında seyahat ediyor hissine kapılırsınız. Her bir yıldız Nazilerin katlettiği bir çocuğu temsil eder. Yüz binlerce çocuk. Bu arada ağır bir müzik eşliğinde de o çocukların adlarının tek tek okunduğunu işitirsiniz. Etkileyicidir.
Bu acıları yaşamış bir ulusun yöneticilerinin Gazze'de çocukları hedef almasına, acımasızca katletmesine ve onları anne karnındayken bile öldürmeye teşvik etmesi acı bir insanlık trajedisi, ahlaki bir çöküş.