EDİRNE'DEKİ O SİNAGOG VE VALİ

A -
A +

Yurttaşlık bilgisinden bir not.
Vali, devletin ildeki birinci dereceden temsilcisi, en yüksek mülkî amiri.
Eğitimi, bilgisi, birikimi, görgüsü, doğruluğu, dürüstlüğü ve insan ilişkileri bakımından güvenilen kişi.
Temsil derken, bir de temsil yeteneği olması gerek.
Aksi hâlde devletin sırtında kambur, omuzlarında yük hâline gelir.
Temsili en elverişli kılan unsurlardan biri de dil ve icraat.
"Mescid-i Aksa'nın içinde savaş rüzgârları estiren, bizzat savaş tatbikatı yapan o eşkıya kılıklı insanlar orada Müslümanları katlederken, biz de onların burada sinagoglarını yapıyoruz. İçimde büyük bir kinle söylüyorum bunu. Buradaki tadilatı sona gelen sinagog sadece müze olarak tescil edilecek. İbadethane olmayacak."
Dediğin zaman geçmiş olsun. Yukarıdaki sözlerin sahibi olan Edirne Valisi Dursun Şahin, artık ne kadar "Sözlerim yanlış anlaşıldı" diye sayfalar dolusu açıklama yapsa, faydasız.
Neden?
Çünkü, devletin ve onu oraya atayan siyasi iradenin sürdürdüğü İsrail politikalarına yönelik anlayışa darbe vurdu. Şimdi "Bu sözlerin Mescid-i Aksa'ya postallarıyla giren barbarlar ve onlara bu emri veren faşist İsrail yönetiminin uygulamaları karşısında değeri nedir ki?" diye sorabilirsiniz. İsrail yönetimi ile ilgili söylenenlerin eksiği var fazlası yok.  Ama Yahudi lobisinin hem yurt dışındaki siyaset-medya gücü, hem de Türkiye'deki uzantıları dikkate alındığında, devletin her temsilcisi adımlarını kılı kırk yararak atmalı.
Hasar tespiti için geriye dönüp bakalım.
Vali'nin bu sözleriyle gündeme getirdiği Büyük Sinagog bir Osmanlı başkenti ve serhat şehri olan Edirne'nin simgelerinden biriydi. 1905 yılındaki Büyük Yangın ile yok olan on üç ayrı cemaate ait sinagogların yerine Padişah 2. Abdülhamid'in fermanıyla inşa edilen yapı, Fransız mimar  France Depre tarafından tasarlanmıştı. 1907'de tekrar ibadete açılan sinagog, 1900'lerin başında 20 bine kadar çıkan Edirne Yahudi nüfusunun ibadet ihtiyacını karşılıyordu.
Büyük Sinagog, 2010 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün kararıyla restore edilmeye başlandı. Oysa Osmanlı'nın yeniden yaptırarak ibadete açtığı Sinagog, Cumhuriyet döneminde yağmalanmış, harabe hâline gelmişti. Çünkü bu sinagogu koruyacak ne devlet vardı ortada, ne de cemaat!
Yahudiler açısından çarpıcı bir tarihsel olgu.
Bugün, o dönemde yaşayan 20 bin kişilik Yahudi cemaatinden geriye yalnızca iki kişi kaldı; Rıfat ve Sara Mitrani çifti.
Nasıl olmuştu da Osmanlı döneminde on binlerce Yahudi'nin yaşadığı Trakya'da ve bölgenin en büyük şehri Edirne'de hiç Yahudi aile kalmamıştı?
İşte, Vali Şahin bu sözleriyle kanayan bir yarayı deşti. Sinagog, tek partili dönemde, CHP iktidarının Dersim benzeri bir başka yüzkarasını hatırlattı. CHP yönetimi, 1934 yılından başlayarak Trakya Yahudilerine plânlı ve sistematik şiddet uygulayarak on binlerce Yahudi'yi yerinden yurdundan etti.
Aslında olayların çıkış noktası 21 Haziran 1934'de çıkan Soyadı Kanunu ile başlayan Türkleştirme harekâtıydı. Çanakkale'de başlatıldı, sonra tüm Trakya'ya yayıldı. Esnaf tehdit edildi, insanlar şiddet gördü, evlerinden çıkamaz oldu. Yakıp yıkma, yağma, cinayet ve tecavüzler düzenli olarak sürdü.
Yahudi nüfusun en yoğun yaşadığı Edirne'de 2 Temmuz 1934 günü saldırgan kalabalıklar  "Yahudilere ölüm!" haykırışlarıyla Edirne'deki Yahudi mahallesini bastılar, dükkânları ve evleri yağmaladılar, Yahudileri dövdüler ve gitmelerini emrettiler. Kimi İstanbul'a, kimi Bulgaristan ya da Yunanistan'a kapağı attı. Geride kalan bir avuç ürkmüş yoksul Yahudi'ye ise, fırınlar ekmek satmıyor, bakkallar yiyecek vermiyor, sakalar su dağıtmıyordu. Sonunda onlar da zorla gönderildi. Bu arada Padişah 2. Abdülhamid'in fermanıyla yeniden yapılan Edirne Büyük Sinagog'u da yağmalandı, yıkıldı, harabe hâline geldi.
İşte bu yüzden siyasi irade, CHP'nin bu ayıbını yüzüne vurup onlara geçmişle yüzleşme çağrısı yaparken, bu şiddetin kaynağı olan "Kemalist zihniyetin" düşük dozda da olsa kendi valisinde zuhur etmesi karşısında zor durumda kaldı.
Hasar tespiti demiştik. Son söz:
Aynı suda iki kez yıkanılmaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.