Abdullah Gül: Önceliğimiz millî birlik ve bütünlük

Abdullah Gül: Önceliğimiz millî birlik ve bütünlük

GÜNDEM Haberleri

"Siyasi iklim beni de hiç mutlu etmiyor. Bir an önce bu atmosferden kurtulmalıyız. Türkiye'nin asıl gündemi, milli güvenliği ile bütünlüğüdür."

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kopenhag'da kendisini izleyen basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulundu. Gül, soruları cevaplandırırken, ülkedeki bütün kesimlere mesajlar verdi; özellikle seçimler sonrasında yapılması gereken işlere dikkat çekti...

Sert bir siyasi mücadele dönemi sürüyor. Bu arada devletin kurumları arasında da bazı çatışmalar yansıyor nasıl değerlendiriyorsunuz?

İçinde bulunduğumuz siyasi iklimin kimseyi mutlu etmemesi gerekir, herhalde. Beni de hiç mutlu etmiyor. Bütün bu yaşadıklarımızdan rahatsızım ve büyük bir üzüntü duyuyorum. Öyle oluyor ki birden bire eski Türkiye'ye benzer manzaralar çıkmaya başlıyor. Cenazeler kalkıyor. Yüzbinler yine sokaklarda... Cenazeler 'bir o taraftan bir bu taraftan' gibi algılar oluşuyor. Ama çok şükür ki babalar anneler bunu hemen yıktılar ve buna hiç fırsat vermediler. Türkiye'nin siyasi geleneği maalesef iyi değil. Her zaman kutuplaşma, çatışma çok sert söylemler ve böyle gidiyor. Seçimlerin neticesi ne olursa olsun. Seçim sonrası süratli bir şekilde Türkiye'nin tekrar reform günlerine dönmesi ve güçlü reformlara, kaldığı yerden devam etmesi gerekir. AB tarafı ne yaparsa yapsın, fasılları kendimiz açıp kapatabiliriz. Bu iradeyi gösterirsek, bugün şikayet ettiğimiz pek çok konu Türkiye'nin gündeminden otomatik olarak çıkar.

Hasar tespiti yapmak gerekecek mi?

Anayasal kurumlara baktığınızda, kurumlar arasında bir problem yok. Tabii ki bütün kurumların, siyasetin ve toplumun içinde farklı görüşte olanlar var. Bu ayrı bir konu... Ama baktığınızda, Türkiye'nin kurallarının biraz noksanlığından kaynaklanıyor.

Bu süreç cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar sürecek deniliyor...

Bunlar için seçimlerle bağlantı kurmamak gerekir. Kural ihlali varsa veya bir telefonu yetkisiz dinleme varsa, bunların cezaları o kadar kesin hale gelir ki, kimse bunları yapmaya cesaret edemez. Etse de cezasını ödemeye başlar. O açıdan bizim bu noksanlıklarımızı tamamlamamız ve Türkiye'nin, reformları yaptıktan sonra bir kez daha zıplaması lazım.

Reform süreci diyorsunuz ama bir restorasyon dönemi gerekecek gibi...

Üç, dört sene önceki parlak havamızın olmadığını herkes görüyor. Bunu hemen geri kazanmamız lazım...

Devlet kurumları içinde farklı dayanışmaların olduğunu görüyoruz… Paralel yapı var mı? nbsp;

Herkes her kademeye gelebilir. Çalışanların referansı, anayasa kanunlar ve hiyerarşi olacaktır. Bunun dışında bir dayanışma söz konusu olduğunda buna hiç kimse müsaade etmez...

Var mı efendim?

Oldu tabii, var. Bu tip dayanışmanın örnekleri var. Dolayısıyla buna müsaade edilemez.

Yolsuzlukların engellenmesine yönelik bir algı var.

Yok yok. Yolsuzluklarla ilgili hiç bir şaibe bırakılamaz. Bütün bunlarla ilgili ne gerekiyorsa, açık şeffaf bir biçimde soruşturmalar yapılır, hukuki süreçlerin hepsi çalıştırılır ve çalışması gerekir de...

Başbakan ile oğlu arasındaki konuşmayı dinlediniz mi?

Ben inanın ki onları dinlemiyorum. Ama tabii ki sizin yazdıklarınızı okuyoruz. Ben o tip şeyleri inanın ki dinlemiyorum.

Başbakan'ın paralel yapıyla ilgili vurguları vahim bir yapılanma olduğunu gösteriyor. Milli Güvenlik Kurulu'nda da bu yapı gündeme gelmiş. Sizce vahamet hangi boyutlarda?

Farklı referanslarla devlet sistemi içinde hareket edenlere yönelik yasal süreçler, tabii ki işler. Bunun dışında insanların farklı fikirleri olur, suç işlemediyseler söyleyebileceğiniz bir şey yok...

Çözüm süreci ile değişik yorumlar yapılıyor. Tam da şu sıralarda Nevruz dolayısıyla bazı olaylar cereyan ediyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye bugünkü konjonktürel gündeme saplanıp kalmamalı. Türkiye'nin asıl gündemi, milli güvenliği ve birlik bütünlüğüdür. Herkesin eşit vatandaşlık şartları içinde geleceğini inşa etmesidir. Devlet ve siyasiler esasen çözüm süreci ile meşgul olmalı...

Yoğun 'dış güçler' söylemi var. Kimdir bu dış güçler?

Ben bunları kabul etmiyorum, açık söyleyeyim. Tabii ki Türkiye'nin müzmin, kararlı muhalifleri vardır. Ama tutup da on sene boyunca bize övgüler yazmış, her yerde övmüş olanlar, şimdi haklı veya haksız bizi tenkit ediyorsa; hemen Türkiye düşmanı ilan etmek, bunlar biraz üçüncü dünya söylemi şeyler. Tabii ki siz kendi yaranızı açık bırakırsanız, oraya gelip sinekler konar. Önemli olan yaranızı açmamanız.

ABD Dışişleri Bakanı Kerry, "Türkiye içe kapanıyor. Siyaset bilimi çoraklaşıyor" dedi. Seçimden sonra siyaset dili çözüm üretecek mi?

Türkiye üzerine her zaman yorum yapabilirler, doğru da yanlış da olabilir. Ümitvar olmamız lazım. Halkımız artık 2.500 dolar milli geliri olan bir halk değil. 10 bin doların üstünde fert başına geliri olan bir halk var. Artık herkes her şeyi okuyor biliyor. Seçimden sonra da böyle olacağına inanıyorum.

14 yaşında hayatını kaybeden Berkin ile ilgili bir gelişme var mı?

Önce hepimiz, Berkin olur, Burak olur, şehit polisimiz olur, hepsinin acısını derinden hissetmeliyiz. Faillerinin mutlaka ortaya çıkarılması lazım. İşte hukuk devleti dediğimiz şey bu...
Abdullah Gül: Önceliğimiz millî birlik ve bütünlük
Gül, Danimarka Başbakanı Helle Thorning Schmidt ile bir araya geldi.
Abdullah Gül: Önceliğimiz millî birlik ve bütünlük
Hayrünnisa Gül, Royal Copenhagen porselen mağazasını gezdi. First lady, burada porselen tabak süsleme çalışmalarına katıldı.

İsmail KAPAN - KOPENHAG

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...