Suriye'deki savaşın olağan dışı kurbanları

nbsp;Türkiye savaş bitene kadar kelaynakları doğaya salıvermeme kararı aldı. Dünyada nesli tükenmek üzere olan kelaynak kuşları, son 40 yılda kurulan Bakım ve Üretme Çiftlikleriyle hayata tutunurken, bu kez de Suriye'deki gelişmeler nedeniyle yok olma tehlikesi altında. Bugün sadece 2,500 tane kaldığı bilinen bu kuş türü Kuzey Avrupa'dan Afrika'ya yayılan geniş bir coğrafyada göç etmesine karşın, sadece ve sadece Urfa'nın Birecik ilçesindeki kayalıklarda yumurtlayıp, üreyebiliyor.
nbsp;
KELAYNAKLARI VURAN SERSERİ KURŞUNLAR
nbsp;
Kelaynak Üretme Çiftliği Rehberi ve Doğa Kulübü üyesi olan Mustafa Çulcuoğlu, çiftliğin, 1978 yılında, sadece 11 kelaynak kurulduğunu; yoğun ilgi ve çaba sonucu bugün bu sayının 185'e çıktığını anlattı. Bununla birlikte, Ortadoğu'daki gelişmelerin, kelaynaklar için ölümcül tehdit oluşturduğuna işaret eden Çulcuoğlu, şu bilgileri verdi:
nbsp;
"12 bin yıllık geçmişe sahip kelaynakların, modern dünyada yok olma tehlikesi yaşamasının tek nedeni, sadece ve sadece tarımsal ilaçlamalar ve DDT gübresiydi. Ancak, Ortadoğu'daki gelişmeler sonrası, bu türün hayatta kalmasının karşısına yeni bir tehdit daha çıktı ki. Bu kuşlar, Afrika'ya göç ederken Suriye, Ürdün ve Mısır'ı kapsayan göç yolunu takip ediyorlar. Geçen sene, ayaklarına GPRS takarak, göçe bıraktığımız hayvanları, sadece Suriye'ye kadar takip edebildik. Yaptığımız araştırmalar gösterdi ki, bu kuşlar, Suriye'de vuruluyorlar. Bunun nedeni, çöldeki bedeviler de olabilir, çatışmalardaki serseri kurşunlar da…"
nbsp;
BU SENE GÖÇE İZİN YOK
Suriye Rejimi'ne, geçen yıllarda hediye edilen 6 kelaynak kuşundan, savaşla birlikte haber alınamadığını anlatan Çulcuoğlu, "Ortadoğu'daki gerilim artarak sürdüğü için, bu sene kuşlarımız göçe göndermedik. Kışı, her türlü özel ihtiyaçlarının sağlandığı bir ortamda, çiftlikte geçirecekler" dedi.
nbsp;
BEREKETİN SEMBOLÜ GİTTİ, KENE VE ZEHİR GELDİ
Kelaynakların Türk kültüründe "Bereketin Sembolü" olduğunu anlatan Çulcuoğlu, "Kelaynaklar, Türkiye üzerine geldiklerinde, buradaki tarlalardaki kene gibi zararlı haşereleri yerlerdi. Bu yüzden geldikleri yere bereket gelirdi. Kelaynaklar bu haşereleri yedikleri için de, tarlalar zehirle ilaçlanmazdı. Oysa şimdi, tarlaları zehirleyerek, hem bu kuşları öldürüyoruz, hem de toprağın bereketini…" dedi.
BUKET GÜVEN / TÜRKİYE GAZETESİ