Fazıl Say'dan Başbakan'a mektup

Fazıl Say'dan Başbakan'a mektup

GÜNDEM Haberleri

Fazıl Say, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konserlerinin bakanlık tarafından programdan çıkarılmasıyla ilgili hükümete mektup yazdı.

Say mektubunda şu ifadelere yer verdi:
Sayın Başbakan, Sayın Kültür Bakanı ve Tüm Yetkililer, nbsp;
Size bu mektubu Pekin'den yazıyorum, bu akşam Çin'de konserim var. Programda kendi eserlerim var. Ben Japonya'da turnedeyken, 3 eserim Ankara'da programdan çıkarılmış, olay Türkiye'de ve dünyada tepki ile karşılanmış. Hoş bir durum değil. Size söylemek istediklerim var. Umarım okursunuz ve bir insanı anlamaya çalışırsınız...


GELECEĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM
nbsp;Ne zaman gerçekten "güçlü" olunur biliyor musunuz? Hem doğuyu, hem batıyı, hem de ikisinin sentezini en iyi şekilde varettiğinizde. Ankara'da çalınması yasaklanan "İstanbul Senfonisi" eseri işte bu yüzden dünyanın her yerinde çalındı. Daha geçen hafta Tokyo Senfoni Orkestrası çaldı. İstanbul Senfonisi, 80 kişilik batı orkestrasının en önünde, Ney, Kanun, Bendir ve Kudüm ile çalınan bir eserdir. İstanbul'u müzik ile anlatır. Eserin sözleri yoktur. 2010'daki ilk seslendirilişinden sonra dünya üzerinde 50'den fazla orkestra bu eseri repertuvarına almıştır. Hemen hemen tüm Türk orkestraları da çalmıştır. Bu eser ile ben 2013 ECHO Klassik ödülünü kazandım, klasik müzikteki en mühim ödüllerden biridir. Daha da önümüzdeki tarihte nice çalınışları olacak.
Bununla gurur duyabil. Korkma bundan, bu eser sadece bir müzik eseri. Gel bu bütün dünyada şaşkınlık ve öfkeoluşturan "yasakçı" tutumunu değiştirebil. Yıkıcı olma. Gel bu eseri Ankaralılar da dinleyebilsin. Bırak kim neyi seviyorsa sevsin. Destek ol buna. Fazıl Say'ın 56 eseri var. 3 tanesi Ankara'da çalınamadı diye hiç bir şey değişmiyor Fazıl Say için. Dünya, bu "yasakçı" tutumu ayıplıyor sadece. Türkiye'de de kimse daha iyi hissetmiyor bir müzisyene boykot uygulaması getirildiğinde. Sen de iyi hissetmiyorsun. Gel bunu değiştirebil. Kaybeden sadece bu kararı veren oluyor. Korkma el uzatabilmekten. Hatta "bu eseri orkestramız olmayan şehirlerimize de götürelim" diyebil. Uzat elini. Merak etme değeri bilinir. Katar'da bile dünyanın en pahalı opera prodüksiyonları yapılıyor...
nbsp;Farklı yaşam tarzları korku ve tehtid altında kalırsa, bu çok sağlıksız bir toplum dokusu oluşturmakta. Ne ezen mutlu olur ne de ezilen. Bırak Türkiye sanatta da dünya ile yarışsın. Gel operaları, tiyatroları, orkestraları kapatma, bırak izleyen izlesin, seven sevsin, halk karar versin neyin iyi olduğuna. Hatta, daha iyi olması için bütçelerini bile arttır, dünya yarışında varolsunlar, bırak ne yapıyorlarsa yapsınlar, 21. yüzyıldayız, özgür bir dünyadayız, pozitif kılabil dünyayı, "Türkiye'de iyi sanat yapılıyor" dedirt tüm dünyaya. nbsp;
nbsp;Korkma sanattan sanatçılardan, karşındaki "askeri güç" filan değil, karşındaki müzisyen, tiyatrocu, dansçı... İnsan... Sade vatandaş...
Yıllardır karşı karşıya geldik. Bu hükümet ile bir türlü anlaşamadık. Başka sansürler, konser iptalleri, hep bizi karşı karşıya getirdi. Hep tuhaf karşılandı. Kimse mutlu olmadı. Gel Antalya'da dünya çapında bir müzik festivali oluşturulmuş nbsp;bu ekibi işine geri koy, o festivali biz oluşturduk, emeğimizle, düşüncemizle, oluşturuculuğumuzla, hakkımızdır. Hatta bu başarılı ekibe başka imkanlar bile tanı, "gelin diğer başka şehirlerimizde de yeni festivaller oluşturalım" diyebil. "Gelin beraber büyüyelim"diyebil. Korkma bundan.
nbsp;Fazıl Say'ın dünya üzeri her yıl 100-130 konseri var. İstersen incele. "Kimdir bu?" diye bir kere olsun bak, anlamaya çalış. Bir Türk vatandaşı. Tüm eserlerinin konusu Türkiye olan bir sanatçı. Her yıl 30'dan fazla ülkede 100-130 konseri var. Bak, 3-4 konserimi iptal edince ne benim için bir şey değişiyor ne de başkası için. Sadece şaşkınlık ve küçümseme ile karşılanıyor bu tutum. İstediğin bu mu? Bu ülke on yıllarca bu yanlışlar yüzünden kaybetmedi mi? Dünya'da pek çok sanatçı var, aralarında dinlere inananı, inanmayanı, budist olanı, deist olanı, ateist olanı var. Kimse sanatçıları bu yüzden sorgulamıyor. Açık olabilelim. nbsp;
Türkiye'nin dünya üzerinde tanınan bir kaç sanatçısı var. Ve bu noktaya şans eseri gelinmiyor, yarışmalar kazanılıyor, ödüller kazanılıyor, dünya üzeri yüzlerce şehirde binlerce konser vererek on yıllar süren bir emeğin karşılığında bir yere varılıyor ve hiç kolay değil o noktaya varmak. nbsp;
nbsp;
Lütfen bir kere olsun anlamaya çalışın. nbsp;
nbsp;
Saygılar,
Fazıl Say

Gazetemizin yazarlarından Fuat Uğur'un bugünkü yazısının bir kısmı da Fazıl Say ile ilgiliydi.
FAZIL SAY'A SANSÜR!
Adı Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. Yani devlete bağlı. Cumhurbaşkanlığı'na, onu temsilen de Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Müdürlüğü'ne.
Orkestranın repertuarı yönetim kurullarınca yer yıl yenilenir. Çalınacak besteciler, davet edilecek solistler vb. belirlenir.
Misal, bu repertuvarda her yıl Çaykovski, Rimski Korsakof, George Gershwin, Aram Haçaturyan, Antonin Dvorak olacak diye bir şart yoktur. Bu isimleri özellikle saydım, çünkü en sevdiğim besteciler.
Bakanlık istediğini onaylar. Bunun için de Dvorak ya da Haçaturyan'ın sevenleri ya da arkadaşları(tamam salaklık etmeyin hiçbiri hayatta değil biliyoruz) kıyameti koparmaz.
Peki, bu yıl Fazıl Say repertuarda yok ya da varken çıkarıldı diye neden "vay efendim sansür" çığlıklarıyla yeri göğü inletiyorlar?
Yukarıda saydığım isimler düşünüldüğünde çok mu mühim bir besteci Fazıl Say? Sorsan kaç bestesi var bilmezler, bestelerinden birinin melodisini mırıldan desen gırtlaklarından "teke zortlatması" ndan başka ezgi çıkmaz ama Fazıl Say hayranıdırlar. Aslına bakarsanız Fazıl Say'ın da görünür 25 eseri arasında ün yapmış, dile düşmüş birini bile bulamazsınız. Çoğu prelüd, çeşitleme, ilahi, Türk dansları vb. esinlemeler üzerine kuruludur.
Fazıl Say dünyayı turlayan binlerce konser piyanistinden sadece biri. Ama Dünya çapında değil. Vasatın üstünde, evet ama virtüozite bakımından, örneğin ilk 100 piyanist arasında adı bile yok.
Ben yine de Kültür Bakanı Ömer Çelik'ten istirham ediyorum. Allahaşkına bizi şu Fazıl Say ve şirret lobisinin cayırtısına maruz bırakmayın.
Koyun her yıl iki bestesini de egemen oldukları gazete ve dergilerde bol bol reklamını yapsınlar, gidip izleyip "Ay ne şahaneydi, dünya çapında piyanistimiz" filan desinler. Daha sonra hiçbir konsere gitmediklerini biliyoruz ama bir tatmin olsunlar. Çünkü Fazıl Say'a atfettikleri politik misyon nedeniyle kemalizmin son kalelerinden birinin daha gittiği saplantısı onları çıldırtıyor.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...