Levent Türkkan: 'Teheccüde kalkıyoruz' diye kaldırdılar ve o gece soruları verdiler

Düzenleyen:
Levent Türkkan: 'Teheccüde kalkıyoruz' diye kaldırdılar ve o gece soruları verdiler

GÜNDEM Haberleri

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'ın darbe girişiminin ardından tutuklanan emir subayı Levent Türkkan'ın ifadesinde, "Adil Abi Genelkurmay Başkanı gibiydi. Herkesle görüşmezdi. Ama benimle görüşürdü. Dinleme cihazlarını bana o verdi" dedi. Sınav sorularının kendisine önceden verildiğini belirten Türkkan, "Sınava girmeden önceki son gece saat 02.00'de 'Teheccüde kalkıyoruz' diye kaldırdılar ve o gece soruları bana verdiler" diye konuştu.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından tutuklanan emir subayı Yarbay Levent Türkkan'ın  sulh ceza hakimliğindeki sorgusu ortaya çıktı. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necdet Özel'in emir subay yardımcısı olduktan sonra "Adil Abi" olarak bahsettiği kişinin kendisine dinleme cihazı verdiğini, kendisinin de dört yıl süreyle her sabah cihazı makam odasına koyduğunu, akşam da aldığını belirtti.

Tutuklama kararı veren hakimlikteki 20 Temmuz 2016 tarihli sorgusuna ilişkin tutanağa göre Türkkan, vücudunda yara ve yanıklar bulunduğunu, eziyet görmediğini, gözaltına alınırken yere yatırıldığında asfaltın sıcak olması nedeniyle yanıklar oluştuğunu söyledi. Hayatında ilk defa hür iradesiyle konuştuğunu" ifade eden Türkkan,  ortaokul birinci sınıftayken "bir örgütün" üyesi olduğunu fark bile etmediğini  kaydetti.

Annesinin ve babasının köylü olduğunu aktaran Türkkan, şöyle devam  etti: "Gariban ama akıllı bir çocuktum, zeki bir çocuktum ve o yaşlarda  kanıma girildiğinin farkında değildim. Dinimi öğrendim, bana sahip çıkıldı. Güzel  şeyler yaptım. Hayatım bu noktaya kadar böyle geçti. O insanların kötü  olabileceğini hiçbir zaman düşünmedim, hiçbir zaman sorgulamadım. İnsanlar şu  anda uzaktan konuşabiliyorlar, 'Ya niye böyle oldu, niye şöyle oldu'. Allah'a  yatıp kalkıp dua etsinler ki annelerinin, babalarının yanında büyümüşlerdir ve  anneleri, babaları onlara sahip çıkmışlardır. Ben o kişilerin yerinde, o kişiler  de benim yerimde olabilirlerdi. Vatan haini değilim. Ben Osmanlı'nın kökünün  köküyüm, Müslüman'ım, Türk'üm. Bundan da hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Hep bu  duygularla yaşadım ve bu hadde gelene kadar da hep bana vatan, Allah dendiği için  yaptım, gözümü kırpmadan yaptım. O işleri nasıl gözümü kırpmadan yaptıysam, şimdi  bu işi de gözümü kırpmadan yapıyorum."

   Türkkan, ortaokul birinci sınıftayken "bu gruba" girdiğini, bunun  kendi isteği olmadığını ifade ederek, gelip kendini kandırdıklarını, ders  çalıştırdıklarını, kendisinin de o zamanlar bundan şikayetçi olmadığını kaydetti. Türkkan, FETÖ'ye girdiği dönemi anlatırken, "Her şey güzeldi, söyledikleri hiçbir şey kötü değildi. Namaz kılıyorlardı, oruç tutuyorlardı, teheccüd kılıyorlardı. 'Hayır ya, bu böyle olmaz' dediğim hiçbir şey olmadı. Her şey o kadar güzel ki tam bana hitap ediyordu. Yani dinimi yaşıyordum" ifadelerini kullandı.

'IŞİD'DEN FARKI YOK'

Bir musibetin, bin nasihatten iyi olduğunu, bu musibetin yaşanması gerektiğini ifade eden Türkkan, "Yaşanması gerekiyordu belki ve yaşandı. Çünkü başka türlü bu Türkiye Cumhuriyeti devleti bu şerefsiz FETÖ paralel terör örgütünden kurtulamazdı. Bu ayyuka çıkamazdı. Başka türlü temizlenemezdi. Şimdi bitti mi, onu bilemem ama en azından herkes artık her şeyin ne olduğunu gördü ve biteceğine inancım tamamen güçlendi. Artık bunun ötesi yok. Bu IŞİD kafası bitmez zorundadır" ifadesini kullandı.Ortaokulda Bursa Cumhuriyet Lisesi pansiyonunda kaldığını anlatan Türkkan, o dönemde gelen "abiler" ile maç yaptıklarını, onların kendilerini ders çalıştırdığını ve yemeğe götürdüklerini ifade etti. Ortaokulun ardından askeri liseye gitmek istediğini bildiren Türkkan, "Şu anda anlıyorum ki onların ekmeğine yağ sürülmüş. Beni subay yapmak için özel ders vermeye çalıştılar. Orta üçte benimle çok ilgilendiler" dedi.

'TEHECCÜD DİYE KALDIRIP SORULARI VERDİLER'

Her bir "abi"ye 2-3 kişi düştüğünü, dersleri bu kişilerin evlerinde verdiklerini aktaran Türkkan, şu bilgileri verdi: "Sınava girmeden önceki son gece saat 02.00'de 'Teheccüde kalkıyoruz' diye kaldırdılar ve o gece soruları bana verdiler. Atıyorum, 100 soru varsa 80-85 soru, 'Hepsini sen yaparsın ama yine de bu sorulara bak, şıkları ezberle' dediler 1989'da. Ben de bunlara baktım, hepsini ezberledim. Zaten kendime güveniyordum. Ertesi gün sınava girdim. Zaten soruları almışım. Aynı, bire bir çıktı."Türkkan, askeri lisede de ayda ya da iki ayda bir "Serdar" kod adlı kişiyle görüştüğünü, bunu askeri liseden kimsenin bilmediğini, son iki yılda da yine veteriner fakültesinde okuyan "Musa" kod adlı kişinin kendisiyle ilgilenmeye başladığını anlattı.Askeri liseden sonra devam ettiği Harp Okulunda da bu kişiyle görüşmeyi sürdürdüğünü bildiren Türkkan, bu kişinin kendisine, "namazlarını aksatma, şunu yapma, bunu yapma, dikkat et" türü şeyler söylediğini ancak okulda görüşebileceği birilerinden bahsetmediğini ifade etti. Harp Okulundan sonra Tuzla Piyade Okulunda ise adını hatırlamadığı sivil bir kişinin kendisiyle ilgilendiğini belirten Türkkan, askeriyedeki herkesin, bir sivil "abi"ye bağlı olduğunu söyledi.

MAAŞIN YÜZDE 10'U HİMMET OLARAK VERİLİRDİ

Bildiği kadarıyla maaşın yüzde 10'unun "himmet" olarak verildiğini  anlatan Türkkan, bu alınırken, "Allah rızası için bir sürü yerlere okul açılıyor,  şu, bu..." denildiğini, 3-4 ay ödemeyince "himmet"in öneminden bahsedilmeye  başlandığını, "Hz. Ömer malının yarısını bağışladı" gibi örnekler verilerek,  tekrar "himmet" alındığını kaydetti.

Okulun ardından görev yaptığı Trabzon'da, Rize'den gelen bir "abi" ile ayda ya da iki ayda bir görüştüğünü aktaran Türkkan, görüşme taleplerinin hep "abi"lerden geldiğini bildirdi. Görüşmelerde dini sohbetler yapıldığını, Fetullah Gülen'in kitaplarının okunduğunu ifade eden Türkkan, buralarda Gülen'den "hocaefendi" olarak bahsedildiğini, "Mehdi" diyen "abi"lerin de olduğunu anlattı. Daha sonra görev yaptığı yerlerden KKTC ve Uzunköprü'de de "abi"lerin olduğunu ancak 6 aylığına görev yaptığı Kosova'da olmadığını bildiren Türkkan, örgüte düzenli "himmet" ödediğini belirtti.Türkkan, sonraki görev yeri Kızıltepe'de de aynı ödeme ve görüşmelerin devam ettiğini, ardından 2010'da Ankara'ya, Genelkurmay Başkanlığı Destek Kıtaları Hizmet Taburuna geldiğini ifade ederek, "Şu andaki algıma göre söylüyorum, mesela Genelkurmayın tayin dairesi vardır. Genelkurmaydaki bütün subay, astsubay, uzman tayinleri oradan yapılır. Tayin dairedeki astsubayından, subayından, generaline kadar, orada paralelci olmayan bir Allah'ın kulu yoktur" iddiasında bulundu. Ankara'daki "abi"nin adının "Recai" olduğunu ve Türk Telekom'da çalıştığını bildiğini aktaran Türkkan, bir sonraki "abi"yi Emniyette teşhis ettiğini, evini gösterdiğini anlattı.

ORADA PARALELCİ OLMAYAN ALLAHIN KULU YOK

Örgütün poliste daha rahat olduğunu, örgüt üyesi 9-10 polisin kendi  odalarında konuşabildiklerini ancak askeriyede grupların maksimum 2 kişilik  olduğunu, bu kişilerin birbirini, bir de "abi"nin bu kişileri bildiğini aktaran  Türkkan, askeriyede 3 kişinin asla bir araya gelmediğini ifade etti.   Bu 2 kişinin mutlaka aynı devre olduğunu, aralarında bir yıllık  ast-üst ilişkisi bile olmayacağını dile getiren Türkkan, "Demek ki bugünlere  hazırlamışlar. Bunun başka bir Türkçesi yok. İlmek işler gibi işlemişler" dedi.
Türkkan, sonraki görev yeri Kızıltepe'de de aynı ödeme ve görüşmelerin  devam ettiğini, ardından 2010'da Ankara'ya, Genelkurmay Başkanlığı Destek  Kıtaları Hizmet Taburuna geldiğini ifade ederek, "Şu andaki algıma göre  söylüyorum, mesela Genelkurmayın tayin dairesi vardır. Genelkurmaydaki bütün  subay, astsubay, uzman tayinleri oradan yapılır. Tayin dairedeki astsubayından,  subayından, generaline kadar, orada paralelci olmayan bir Allah'ın kulu yoktur"  iddiasında bulundu.

ANKARA'NIN ABİSİ RECAİ...

 Ankara'daki "abi"nin adının "Recai" olduğunu ve Türk Telekom'da  çalıştığını bildiğini aktaran Türkkan, bir sonraki "abi"yi Emniyette teşhis  ettiğini, evini gösterdiğini anlattı. Türkkan, atandığı yerde kantin başkanıyken, şu anda emekli olan o  dönemde Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necdet Özel'in emir subayı "Şevket  Albay" ve 2. Başkanın emir subayı "Alpay Albay"ın kendisini beğendiklerini  belirtti. Bu kişilerin "paralelci olmadıklarına emin olduğunu" söyleyen Türkkan,  "Bu paralel terör örgütünün beni oraya aldırdığına inanmıyorum. Çünkü teklif  Şevket Albay'dan geldi. 'Bak kardeşim, temiz çocuksun, iyi çocuksun, çalışkan  çocuksun, benim yardımcım olur musun?' dedi" bilgisini verdi. Bunu "Recai" kod adlı "abi"ye aktardığını, onun ise "kabul et"  dediğini ifade eden Türkkan, 2011'de, emekli Orgeneral Özel'in yanında, "Şevket  Albay"ın yardımcısı' olarak, çalışmaya başladığını bildirdi.

Türkkan, "3-4 ay çalıştık. Daha fazla da olabilir. Ondan sonra abiler  bana komutanımızı dinlememiz gerektiğini, ki orada dönen olayları bilip, ona göre  reaksiyon göstermemiz gerektiğini söylediler ve bir tane böcek cihazı verdiler"  dedi. O dönemde artık "üst birim abileri" de tanımaya başladığını bildiren  Türkkan, "Recai"nin kendisini, "Selahattin" adlı "abi" ile tanıştırdığını, onun  bir üst birim "abisi"nin ise "Adil" olduğunu ifade etti.
Dinleme cihazını "Adil abi" olarak bahsettiği kişinin verdiğini,  komutan gelmeden her sabah cihazı koyduğunu, akşamları aldığını, bunu 4 yıl  sürdürdüğünü aktaran Türkkan, pili değiştirildiği sürece cihazın 3-4 defa  kullanılabildiğini, sinyal vermediğini, ortamı kaydettiğini anlattı. Türkkan, 2015'te "Şevket Albay"ın emekli olduğunu, kendisinin Özel'in  emir subaylığına başladığını, artık komutanla aynı anda gelip gittiği için  dinleme cihazı koymadığını dile getirdi. Türkkan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar zamanında dinleme cihazı  koymadığını ancak birilerinin bunu yaptığını bildiğini belirterek, "Sonradan  öğrendim, diğer iki tane bizim emir astsubayları başçavuş yapmış"

Mehmet Akkurt, Gökhan Eski ve 2. Başkanın emir subayı yardımcısı ile Genelkurmay Başkanı emir astsubayları Şener Başçavuş ve Serhat Başçavuşun da "bu işlere bulaştığını" savunan Türkkan, cihazdaki kayıtları kendisinin hiç dinlemediğini söyledi."Adil abi" dediği kişinin Genelkurmay Başkanı seviyesinde olduğunu, örgütten herkesle görüşmediğini ancak kendisiyle görüştüğünü ifade eden Türkkan, "Genelkurmay Başkanlığına etki etmeye yönelik veya isim tavsiyesi, 'Şuna referans olma' falan gibi, abilerinden isim filan geldi mi?" sorusuna, şu yanıtı verdi: "(İkinci Başkan Yaşar Güler, 2. Ordu Komutanı olsun. Hani sana öyle bir görüş sorulursa, sonuçta oradasın, bunu söylersin. Erdal Öztürk de 2. Başkan olsun) diye deklare ediyorlardı. Çünkü bu olaylar olmasaydı Yaşar Güler Paşa'nın Jandarma Genel Komutanı olması bekleniyordu. Çünkü Galip Mendi Paşa emekli olacaktı. Ama buradan uzaklaştırma adına, hani '2. Ordu Komutanlığını tavsiye et, hem daha iyi yapar, şu bu dersin, o da buradan gitmiş olur'. Erdal Öztürk Paşa için de 'İyi bir paşa, vatanını, milletini seven, güzel insan. O da 2. Başkan olsun ki devlet için daha iyi işler yapsın diye, onu da 2. Başkanlığa tavsiye et' diyorlardı."

'AKIN ÖZTÜRK  KUKLA'

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından tutuklanan emir subayı Yarbay Levent Türkkan, sulh ceza hakimliğindeki sorgusunda, darbe girişimini 1994 mezunu subayların planladığını değerlendirdiğini belirterek, "Mesela ben işin başında Akın Öztürk Paşa olduğuna inanmıyorum. Akın Öztürk sadece orada kukla veya kullanılan bir isim. Yani mutlaka o da içindedir, planlamıştır, şudur, budur, ama icraatı yöneten o değil" dedi.

Darbe girişiminden iki gün önce, Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı Kurmay Albay Orhan Yıkılkan'ın kendisine "Sen Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Efkan Ala'nın, MİT Müsteşarı'nın evlerini biliyor musun" diye sorduğunu savunan Türkkan, bunları bildiğini söylediğini ancak konuşmaya anlam veremediğini ifade etti.Aynı gün birkaç saat sonra Yıkılkan'ın, "Bir şeyler olabilir. Sen daha hiçbir şey düşünme, hiçbir şey bilme ama yarına bir hazırlık yap istersen. Hani yakında kimler olsun, nasıl olsun falan filan" dediğini kaydeden Türkkan, perşembe günü Yıkılkan'ın, ertesi gün gece 03.00'te darbe olacağını, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, bürokratlar ve kuvvet komutanlarının alınacağını söylediğini anlattı.

KENAN EVREN OLUR MUSUN DİYE SORACAĞIM?

Türkkan, 15 Temmuz saat 16.00-17.00 civarında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, Orgeneral Akar'ın yanına geldiğini ifade ederek, "Hakan Bey çıktıktan 2 dakika sonra veya 5 dakika sonra, bir anda Özel Kuvvetler içeri girdi. 20 kişilik tim, tam teçhizat. Orhan Albay geldi, Mehmet Dişli Tümgeneral Paşa geldi, 'Faaliyet başlıyor, gece 03.00'ten şimdiye alındı' dendi" ifadelerini kullandı. Dişli'nin "Ben komutana tebligat yapacağım" diyerek içeri girdiğini aktaran Türkkan, "Dişli, 'Anlatacağım. Zaten beni biliyor, seviyor. Ben de onu seviyorum. Kabul edecek ve güle oynaya bitecek', gibi bir sürü şeyler söyledi. 'Kenan Evren olur musun?' diye soracağım. İşin özü bunu soracağım. O da evet derse, zaten diyecek, problem yok' demişti" beyanını verdi.
Dişli'nin çağırması üzerine içeri girdiklerini söyleyen Türkkan, şöyle devam etti:"Anladığım kadarıyla ikna olmamış ki ben içeri girdiğimde Hulusi Paşa 'Yanlış yapıyorsunuz' diyordu. Biz girdik. Benim yardımcım Serdar Yüzbaşı komutanın ağzını kapattı. 'Komutanım, rahat olun' dedi. Benim elimde silah vardı. 'Komutanım, kalkın şuraya oturun' dedim. Komutan zaten hiç zorluk çıkarmadı ama 'Yanlış yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz' diye bağırdı. Komutanı oturttuk. Ondan sonra bir sakinledi. 'Ben su istiyorum' dedi. Su verdik. Ondan sonra 'Abdest alıp namaz kılacağım' dedi. Abdest aldı, namaz kıldı. Ondan sonra da zaten Özel Kuvvetler direkt içeri girdi. Dişli Paşa 'Gidiyoruz' dedi. Helikopter geldi, hemen Orhan Albay tarafından koordine edildi. Yüzünü, gözünü, hiçbir şeyini bağlamadılar, normal koluna girdiler, helikoptere bindi ve sonradan öğrendiğimiz Akıncı'ya gitti. Ben onlarla gitmedim."

VATANI KURTARIYORUZ  ALLAHIN RIZASINI KAZANIYORUZ

Türkkan, olayları organize eden Orhan Yıkılkan'ın, tankları, uçakları, helikopterleri yönlendirdiği bilgisini verdi. "Yani 'gidin emniyeti vurun' talimatını verdi mi?" sorusu üzerine Türkkan, "Hayır, onlar zaten önceden planlıdır diye düşünüyorum. Emir vermeye gerek yok" dedi.

Türkkan, "Akıncı'da Barış Polat ile görüşüyordu, onunla koordine  ediyordu ama Adil abi neredeydi o esnada bilmiyorum, çünkü Adil abi önemli bir  adam" dedi. Türkkan, "Adil abi" şeklinde hitap ettiği kişinin "Genelkurmay imamı"  olduğunu dile getirdi.Harekat başlayıp silah sesleri geldikten sonra olayları televizyondan  takip ettiklerini dile getiren Türkkan, "O duygu yükü, yani ne olduğuna anlam  veremediğimiz için gece 02.00'de, 03.00'te halk, polis, asker... Yavaş yavaş  böyle aklımdan geçirmeye başladım, 'lan ne oluyor, biz doğru mu yapıyoruz,  hakikaten bunlar vatan haini mi, biz mi haklıyız' diye ufak ufak aklımdan geçmeye  başladı. Kendimi sorgulamaya başladım. Ama hemen şeytanı, 'Git başımdan,  yaptığımız doğru kardeşim, burada vatanımızı kurtarıyoruz. Allah'ın rızasını  kazanıyoruz' diye uzaklaştırdım." dedi.

 Olayların ardından sabah olduğunu, Orhan Yıkılkan'ın Akıncı'da Mehmet  Partigöç ile görüşmeyi sürdürdüğünü, helikopterlerin nereye ineceği, mühimmatın  nereden alınacağı gibi işleri organize ettiğini anlatan Türkkan, o gece  yanlarında yakın ekibinin yanı sıra özel kalem personelinden Ahmet Binbaşı, Milli  Savunma Bakanı Özel Kalem Müdürü Tevfik Albay, Mehmet Partigöç, Albay Cemil  Turan'ın da yer aldığı 30-40 kişi bulunduğunu bildirdi.

"SABAH 'TESLİM OLALIM, SONUÇSUZ KALDI' DENMEYE BAŞLANDI"

Levent Türkkan, sabah olduğunda "teslim olalım, sonuçsuz kaldı"  denmeye başlandığını, Akıncı'da da bu kararın verildiğini ifade ederek, şunları  kaydetti:"Mehmet Partigöç Paşa o gece etkisizdi. 94'lüler dediğim bu darbeyi  planlayan, 'planlayan' demeyeyim de yöneten kişilerin 94'lüler olduğunu idrak  ediyorum şu anda, çünkü Mehmet Partigöç Paşa onların sonuçta komutanı. General  ama o devrede yoktu çok fazla bu olayları yönetirken ama ondan sonra sabah artık  olay şey yapınca daha çok böyle emir komuta sanki Mehmet Partigöç Paşa'ya kaydı  gibi. Emir komutayı almaya başladı. Ondan sonra aşağıdan birileriyle görüştü.  'Buraya sivil savcı ve emniyeti istemiyoruz, merkez komutanlığından askeri savcı  gelsin onlara teslim olacağız' dendi."

 Türkkan, olayları organize eden Orhan Yıkılkan'ın, tankları, uçakları,  helikopterleri yönlendirdiği bilgisini verdi. "Yani 'gidin emniyeti vurun' talimatını verdi mi?" sorusu üzerine  Türkkan, "Hayır, onlar zaten önceden planlıdır diye düşünüyorum. Emir vermeye  gerek yok" dedi.  Levent Türkkan, sabah olduğunda teslim olmaya karar verdiklerini  belirterek, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'yı arayarak, "Komutanım gelin  bizi teslim alın" dediklerini aktardı.   Türkkan, "Aranızda müzakere edip mi 'teslim olalım' dediniz?" sorusu  üzerine, "Tabii müzakere edildi. Herkes, albaylar ve Mehmet Partigöç Paşa'daydı  emir komuta. Hani 'nasıl yapalım, nasıl edelim, hatta bir ara Akıncı'ya gidelim'  diye konuşuldu ama helikopter kaldırılamadığı için artık hava üstünlüğü olmadığı  için orada kalmamız istendi" dedi.  Türkkan, darbe girişimi başarılı olsaydı, sonrasında nasıl hareket  edileceğini bilmediğini öne sürdü.

GÖREVE DEVAM LİSTESİ

Darbecilerin hazırladığı göreve devam listesi gösterilen Türkkan, bu  listede ekstra unvan verilen kişilerin kesinlikle paralel terör örgütünden  olduğunu düşündüğünü söyledi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın bu listede karşısının boş  olduğunu belirten Türkkan, bunun "kabul edebilir de etmeyebilir de" anlamına  geldiğini aktardı. Bu listede "emrine" ifadesi kullanılanlar bulunduğunun belirtilmesi  üzerine Türkkan, "Emrine olanlar, onlar işte vatan haini, kötü insan, tutukla  gitsin." ifadelerini kullandı. Silahlanma konusunda bir hareketlilik sezmediğini savunan Türkkan,  "Adil abi" şeklinde hitap ettiği kişinin kendisiyle çoğu şeyi müzakere ettiğini  ancak bundan bahsetmediğini ileri sürdü.Genelkurmay Başkanlığına yapılan baskının MİT Müsteşarı ayrıldıktan ne  kadar süre sonra yapıldığının sorulması üzerine Türkkan, 2 veya 5 dakika sonra  baskın yapıldığını ancak tam süreyi hatırlamadığını söyledi. Türkkan, "Yani  çıkmasını mı bekliyorlardı acaba" sorusu üzerine "Bence hayır. Tesadüf oldu"  dedi. MİT Müsteşarının orada olması durumunda onun da alınabileceğini dile  getiren Türkkan, "Tesadüf olduğuna inanıyorum. Çünkü başka açıklaması olmaz. Niye  onun gitmesini bekleyecek, zaten alacaksın, zaten başlamış faaliyet" diye  konuştu.

Levent Türkkan, darbe girişiminin "milletin devletine ve ülkesine  sahip çıkması" nedeniyle başarısız olduğunu söyledi. Askeri liseye girdikleri günden bu yana aleni namaz kılmalarının yasak  olduğunu anlatan Türkkan, örgüt üyelerinin kendilerini gizleme adına içki  içebildiklerini anlattı. Türkkan, "Bunlar zaten temel kurallar. Askeri lise  kuralları. Yani ilk girerken söylenen kurallar, yani sonradan çıkan bir şey  değil" ifadelerini kullandı.

İNSANLIKTAN SOĞDUM

Levent Türkkan, şunları söyledi:"Şu günlerde insanlıktan soğudum. Yani bütün hayatım yalanmış.  Hayatımı bina ettiğim, inşa ettiğim her şey şu anda yalan. Hani hiçbir şey  umrumda değil, hani benim maaşım gitmiş, işte yok hapis yatacakmışım ömür boyu,  şu, bu umurumda değil. En güzel çağlarım, 42 yaşındayım, 42 yıllık hayatım  yalanmış. İnsanlığımdan utanıyorum. Kafamda her şeyi sorgular oldum. Artık ben  öbür tarafımı nasıl kurtaracağım, bu tarafımı nasıl kurtaracağım, nasıl bir  insanım? Her şey birbirine girmiş."

Türkkan, 17-25 Aralık'tan sonra örgütün kendilerinden, hangi ilde  hangi parti güçlüyse, ona oy verilmesini istediklerini anlatarak, "HDP bile  bunlardan iyidir kardeşim. Bunları başka türlü düşünme imkanı yok' demişlerdir ve  verilmiştir" dedi. Levent Türkkan, kendisinin de siyasi görüşlerini  paylaşmamasına rağmen CHP'ye oy verdiğini belirtti.

Düzenleyen:  - GÜNDEM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...