Müebbet var, hapis yok!

Müebbet var, hapis yok!

GÜNDEM Haberleri

Ağırlaştırılmış müebbete mahkûm olan 21 darbeci, iyi hâlleri ve yaşları sebebiyle serbest bırakıldı. Yani hapis cezası kâğıt üzerinde kaldı!

Ebru Karatosun ANKARA

Yakın tarihe kara bir leke olarak geçen 28 Şubat darbesine ilişkin davasında karar çıktı. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 103 sanıktan 21’i hakkında müebbet hapis, 68’i hakkında beraat istendi. 10 sanık hakkında davanın zaman aşımından, ölen 4 sanık için de davanın düşürülmesine karar verildi. Haklarında aralarında dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir, emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın da bulunduğu 21 sanık müebbet hapis cezası almalarına rağmen tutuklanmadı. "28 Şubat bin yıl sürecek" diyen dönemin kudretli paşalarının imdadına bu defa yaşları yetişti. Her biri 70'in üzerinde olan 21 darbeci, sağlık durumları da dikkate alınarak adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

"İYİ HAL" İNDİRİMİ!
Mahkeme Başkanı Yiğitsoy, sanıkların duruşmalardaki iyi hallerinin göz önünde bulundurulduğu belirtilerek söz konusu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının, müebbete çevrildiğini söyledi. Yiğitsoy, sanıkların yaş ve sağlık durumlarının göz önüne alındığını ifade ederek, 21 sanık hakkında tutuklama kararı verilmediğini, bu nedenle adli kontrol hükümlerinin uygulanarak ayda 1 kez karakola giderek imza atmalarına kararlaştırdı. Mahkeme heyeti ayrıca müebbet hapis cezasına çarptırılan sanıklar hakkında yurt dışına çıkış yasağı koydu. Ancak temyiz sürecinin ardından Yargıtay kararı aynen onarsa 21 sanık cezaevine girecek.

21 SANIĞA “MÜEBBET”
Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Doğan, Çetin Sarı, Çetin Dizdar, Çevik Bir, Erdoğan Öznal, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılıç, Halil Kemal Gürüz, Hayri Bülent Alpkaya, Hikmet Köksal, İdris Koralp, İlhan Kılıç, İsmail Hakkı Karadayı, Kenan Deniz, Mühittin Erdal Şenel, Vural Avar, Yıldırım Türkeri
10 sanık hakkında ise davanın zamanaşımından düşürülmesine karar verildi. Altaç Atılan, Ersin Yılmaz, Kamuran Orhun, Köksal Karabay, Metin Yaşan Yükselen, Orhan Yöney, Refik Zeytinci, Şevket Turan, Şükrü Sarıışık ve Yücel Özsır hakkında açılan davalar düşürüldü.
Sanıklar Teoman Koman, Eser Şahan, Salih Eryiğit ve Tevfik Özkılıç'ın vefat etmesinden dolayı haklarında açılan dava düşürüldü.

RÜTBELERİ SÖKÜLECEK
Mahkeme heyeti ayrıca 21 sanıktan asker olan 19 sanık hakkında 3 aydan fazla hapis cezası aldıkları gerekçesiyle TSK ile ilişiklerinin kesilmesine ve rütbelerinin sökülmesine karar verdi.

"İTİRAZ EDECEĞİZ"
Müşteki avukatı Cüneyt Toraman kararları eleştirdi. Müebbet hapis cezası alan sanıkların, yaş ve sağlık durumlarının tutuklanmamalarına gerekçe olamayacağını söyleyen Toraman bu karara itiraz edeceklerini söyledi. Suçluların bedelini ödemesi gerektiğine işaret eden Toraman, "Sadece Batı Çalışma Grubu değil bu suçun faili. Gerekirse silah kullanırız diye manşet atanlar da bunun hesabını vermeli. Aynı şekilde bankaları yağmalayanlar da bunun hesabını vermeli" ifadelerini kullandı.

SİVİL AYAK UNUTULDU
"Gerekirse silah kullanırız" manşetleri atıp darbeye zemin hazırlayan medya ile milletin bankalardaki parasını hortumlayan fırsatçılar hakim karşısına bile çıkmadı. Bugüne kadar yapılan duruşmalarda mağdurların başvurularına rağmen medya ve çeşitli STK’ların aralarında bulunduğu sivil ayağa ilişkin yürütülen soruşturma davaya müdahil edilmeden karar çıktı. Oysa duruşma savcısı Mehmet Hanifi Yıldırım’ın mütalaasında dikkat çeken tespitler yer almıştı. 28 Şubat’ın, TSK’nın bütün unsurları kullanılarak gerçekleştirilen bir darbe olduğu aktarılan mütalaada, tank ve zırhlı birliklerin şehir merkezinden geçirilmesi faaliyetinin hükümete ve toplumu oluşturan bireylere karşı cebir ve şiddet unsuru olarak kullanıldığı belirtilmişti. Savcı Yıldırım, 28 Şubat’ın medya ayağının olduğunu, söz konusu manşetlerin bu şekilde atıldığını, o dönem Genelkurmay ve medya temsilcilerinin beraber hareket ettiğine dikkat çekmişti. 28 Şubat sürecinde medya aracılığıyla toplumda derin yankı uyandıran manşetlerin atılmasına ilişkin savcılık şu tespitleri yapmıştı: “Genelkurmay düzenlediği brifinglerle hükümete bir ön uyarı yapıyordu. Brifinglere çağrılan katılımcılar genel yayın yönetmenleri veya Ankara temsilcileri idi. Böylelikle gazete ve dergilerin yayın politikasını direkt etkiliyorlardı.”
Savcı Yıldırım’ın bu ifadelerine rağmen, dava boyunca mağdur avukatlarının darbenin medya ve o dönem süreçte aktif olarak görev alan STK’ların da aralarında bulunduğu sivil ayağının da tespit edilerek yargılamanın beraber yapılmasına yönelik talepleri geri çevrilmişti. Gözler şimdi 28 Şubat darbesinin sivil ayağına ilişkin yürütülen soruşturmaya çevrildi. Dosyaya ilişkin önümüzdeki günlerde yeni gelişmelerin olması bekleniyor.

 Bir tek Çiller ‘darbe’ dedi
Duruşmaya zorla getirilen ama sanıkların önünde değil İstanbul'dan SEGBİS'le ifade veren Tansu Çiller haricinde, dönemin bakanları Meral Akşener, Mesut Yılmaz, Süleyman Demirel ve Şevket Kazan dahi 28 Şubat'ın bir darbe olmadığını söyledi. Sanıklar savunmalarında, 28 Şubat 1997 yılında ilticayla mücadele için bir MGK toplandığını, Batı Çalışma Grubu’nun orada alınan kararlar doğrultusunda kurulduğu ve 28 Şubat’ın bir darbe olmadığını ifade etti.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...