Ucuz enerji peşinde koşan "Uzun Adam"a operasyon

A -
A +
Eğer millet yerine kendi siyasi çıkarlarını düşünseydi bugün yaşananların inanın hiçbiri olmayacaktı. O, barışsever biri gösterilerek çözüm süreci başta olmak üzere ülkede akan kanı durduran adam olarak tarihe adını yazdırmış olacaktı.
İyi ama neden şimdi barışa katkısı tarihe yazılmak istenmiyor?
Aslında sorunun cevabı çok basit: Cevap saldırıların ta kendisinde yatıyor. Zayıf Türkiye senaryosunu bozarsan hedefte olursun.
Gelin zayıf Türkiye operasyonunun ucuz enerji ayağını adım adım irdeleyelim. Özellikle doğalgaz boyutuna çok daha detaylı bakalım.
Batı Cephesinde (Balkanlar) Ziraat Bankası her gün paralel medyanın hedefinde. Balkanlarda birçok ülkede Merkez Bankası işlevi gören Ziraat Bankası'nın varlığı, milliyetçi Yunanlılar kadar bizim paralel medyanın da hedefinde olması beni hiç şaşırtmıyor.
Doğu Cephesinde ise Halk Bankası hedefin ortasında. İran ile ticaretin kilit kurumu Halk Bankası idi. Neden kilit kurumu; çünkü İran ile ambargo döneminde Türkiye legal ama bazı kayıtsız işlemlerle ülkeye yılda 3 milyar Euro kazandıran bir ticaret koridoru açmıştı. Ve hedef tam da bu noktadan vuruldu. Burada bir cümleme özellikle dikkat çekiyorum: Legal ama kayıtdışı. İşte vurdukları tüm nokta burası.
Gelelim Güney Cephesine:  Kuzey Irak Petrolü Ceyhan'a akmaya devam ediyor. Ve akan petrol piyasalara sürülemiyor; Ceyhan'da depolanıyor. Orada iki pazarlık sürüyor. Türkiye transit ticarette payını yüzde 20 olarak Kuzey Irak ile anlaştı. Bu oran yılda 3 milyar dolar ediyor. Oysa bize batının kestiği pay dilenci payı kadar. Yani yüzde 3 alabilirsiniz diyorlar.
Hatırlayın, biz Saddam döneminde de Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattından yılda 2 milyar dolara yakın kazanır durumdaydık. (Transit pay oranı yüzde 10'un az altında kalıyordu).
Bütün bunların yanında asıl büyük hamle doğalgaz piyasasındaki atılımlarda. Hatta Ukrayna, Kırım, İran, Irak, İsrail dahi bu yeni denge üzerinden şekillenecek. Nasıl mı? Gelin anlatalım:
Rusya ile Doğalgaz pazarımız: Rusya ile üç hat üzerinden gaz alım anlaşmalarımız bulunuyor. İki adet batı hattı ve bir adet Mavi Akım hattından gaz alıyoruz. Batı hatlarından alınan gaz Rahmetli Turgut Özal'ın yaptığı ilk anlaşmada 6 milyar metreküp ve ikincisi 1998 yılında yapılan ikinci batı hattı ile 8 milyar metreküp gaz alıyoruz. Birinci batı hattı anlaşmasında süre dolmuş ve artık 6 milyar metreküp gaz özel şirketler tarafından alınıyor.
Rusya gaz ticaretinin kilidi Mavi Akım anlaşmasıdır. Ve Türkiye'de bir iktidarın nasıl olacağını da belirleyen bir tür anlaşmadır. Türkiye Mavi Akım hattı üzerinden Rusya'dan 16 milyar metreküp gaz almak durumunda. 1997 yılında 28 Şubat sürecinin hemen ardından Mesut Yılmaz tarafından Hükumete dahi sorulmadan yapılan bu anlaşma için google sadece "ihanet anlaşması" yazın daha söze gerek kalmaz.
Rusya üzerinden toplam gaz ihtiyacımızın (47 milyar metreküp) yüzde 58'ini almaya devam ediyoruz. Ve yaklaşık gaz alım fiyatımızın 400 doların biraz üzerinde olduğunu anlıyoruz.
İran ile Doğalgaz pazarımız: İran ile 1996 yılında yapılan anlaşma ile 10 milyar metreküp gaz alıyoruz. "Al-ya da-Öde" formülü ile Rusya pazarını ve tekelini kırmaya yönelik yapılan bu anlaşma Türkiye için oldukça yüksek fiyat içermektedir. Sürekli sorun yaşadığımız İran gaz pazarında nihayet Türkiye son çare olarak Tahkime giderek yüzde 32,5 indirim talep etti. İran ile pahalı gaz anlaşması önümüzdeki yıl biteceği için tahkim aslında bizim için değil İran için bir çıkış yolu. Halen Rusya'dan aldığımız fiyatın yüzde 20 daha fazlası bir fatura ödediğimiz İran gazı, tahkim sonrası anlaşma gerçekleşirse Azerbaycan gaz fiyatına düşecektir.
YENİ PROJELER:
Irak Gazı: Irak gazı ile tüm pazarlıklar bitmiş durumda ve Kuzey Irak ile Irak Merkezi Hükumetinin anlaşması bekleniyor. Türkiye son iki yıl içerisinde en büyük atılımını Irak Gazı ile başardı. Irak gazı ilk etapta 5 milyar metreküp gelecek ve sonradan bu miktar 20 milyar metreküp ile Türkiye'nin gaz ihtiyacının yaklaşık yüzde 40'ını karşılıyor olacak. Irak gazı için ortaya çıkan fiyat yaklaşık 200 dolar seviyesi ile Rusya ve İran gazının yarı fiyatından daha düşük etmektedir.
Türkmenistan Gazı: Yaklaşık 20 yıldır uğrunda çokça çalışılan Türkmenistan Gazında saha çalışmaları başladı bile. Türkmenistan'dan gelecek gazın fiyatının ne olacağı ise sır gibi saklanıyor. Ama Irak gazından çok farkı olamayacağını söyleyebiliriz.
Doğalgaz ve boru hatları ve bölgesel yeni dengeler:
Türkiye yılda 60 milyar dolar enerji faturası ödüyor ve bu faturayı düşürmek için çalışıyor. 1997 yılında Mavi Akım anlaşması imzalanırken ucuz Türkmenistan gazı ve bölgesel barış yerine, 26 milyar metreküp gaz taşıyacak ve çok pahalı bir proje olan Rusya'ya yöneldik. Bu anlaşmada güdülen amaç "Rusya'nın gücünü koruması için Türkiye'nin fatura ödemesi" şeklinde ifade edildi.
Bugün iki büyük proje olan Irak ve Türkmenistan doğalgaz anlaşmaları bu dengeleri sil baştan değiştirecektir. Bu iki anlaşmanın yürürlüğe girmesi ve gaz akışının başlaması ile ne Rusya ne de İran eski gaz fiyatlarında direnemeyecektir. Türkiye'nin gaz faturası net şekilde yarıya yakın düşecektir ki bu da yıllık min. 12 milyar dolar kazanç demektir. 
Fakat sorun bu kadarla da kalmıyor. Türkiye aynı zamanda bir transit geçiş ülkesi. NABUCCO projesi ile ucuz Azeri Gazının Avrupa'ya taşınmasından vazgeçildi. Bu projenin yerine Rusya'nın 'Güney Akım Projesi' geldi. Güney akım projesinin sağlıklı işlemesi için Ukrayna'dan ayrılan bir Kırım gerekiyor. Veya Rusya'ya boyun eğen Ukrayna'nın devamı gerekiyordu.
Bugün Kırım'da yaşanan gelişmeleri ve Güney Akım Projesi güzergâhını harita üzerinden incelediğimizde daha net anlayabiliriz.
Türkiye, NABUCCO projesinin yerine Azeri Gazını Avrupa'ya taşıyacak TANAP projesinin devreye aldı. İki projenin arasındaki fark kısaca şu: NABUCCO karadan Avrupa'nın merkezine giden bir boru hattı iken TANAP projesi Yunanistan ve Adriyatik üzerinden İtalya'ya ulaşıyor.
Doğu Akdeniz Gazı ve İsrail:
Son günlerde en önemli bir başka gelişme ise İsrail'in Akdeniz gazı ile elde ettiği enerjiyi pazarlama kabiliyetinin olmamasıdır. Enerji Bakanı Taner Yıldız İsrail'in bu gazı LNG olarak gemilerle taşımasının uzun sürede imkânsız olduğuna dikkat çekmiştir. İsrail'in 2020'lerde Akdeniz üzerinden gaz üretiminin 20 milyar metreküpe ulaşacağı tahmin ediliyor.
Tıpkı İran ve Azerbaycan Gazı gibi İsrail Gazının da Avrupa pazarına açılması için en makul güzergâh Türkiye görülmektedir.
Tabii ki bütün sorun bu transit geçişlerde ücretin ne olacağıdır. Irak pazarında "size yüzde 20 çok fazla, yüzde 3 neyinize yetmiyor" diyen güçler; Mavi Akım'da olduğu gibi bölgesel güç dengeleri için Türkiye'ye yüksek fatura çıkarmak istiyorlar.
Türkiye'nin üç koldan saldırı altında olmasını bir de bu gözle yeniden değerlendirelim: 1-Rusya ve İran Türkiye'nin ucuz gaz alması karşısında çok büyük kayıplara uğrayacaktır. Özellikle Rusya'nın kaybı ve Avrupa'da pazar rekabeti çok zorlanacaktır. 2-Ucuz gaz Türkiye'yi bir yatırım ve sanayi bölgesi haline getireceği için bölgede güç dengeleri yeniden yazılmak zorunda kalınacaktır ki bu batı için çok istenen bir durum değildir. 3-Transit geçiş ücretleri için Türkiye'nin alacağı pay düşürülmek istenecektir.
Mavi Akım Projesini düşündüğümüzde ve medya patronlarınca bile pijamalı karşılanan bir Başbakan modeli gördüğümüzde tüm bu enerji denkleminde Türkiye'ye biçilen rolün tam da bu olduğunu anlıyoruz.
Dışarıya yüksek fatura ödeyen, ucuz enerji istemeyen ve zayıf bir ekonomi ile paraya muhtaç bir ülke hayali tüm denklemlerde yerine oturuyor. Bu denklemi bozan "Uzun Adam" neden hedefte işte bu tablo gösteriyor. Irak Gazı, Türkmenistan Gazı, İran ile ticaret, Halkbank, Ziraat Bankası neden hedefte ve operasyonlara uğruyor ise aslında tüm bu operasyonların merkezinin Başbakan R. Tayyip Erdoğan olduğunu anlıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.