Anayasa
Mahkemesi'nin Twitter'a erişim yasağını kaldıran kararı daha çok
tartışma kaldırır. Haşim Kılıç'ın açıklamaları, haliyle bu tartışmalara
yeni boyut kazandırır.
Hukuki
tartışmalar mahiyeti icabı, insanların bakış açısına göre, aynı olayın
çok farklı şekilde yorumlanmasına müsaittir. Siyasi ve ideolojik
mensubiyetler de işin içine girdiğinde, kimi zaman hukukilik kılıfı
içinde, esasen hiç de hukuki olmayan yaklaşımlarla karşılaşabiliriz.
Hukuk tarihi bu türden sayısız vakalarla doludur. ABD menşeli Twitter
şirketi, adı üstünde ticari bir şirkettir. Yaptığı işten dolayı para
kazanıyor. Ticari kural olarak, bu faaliyetlerin yürütüldüğü ülkelerin,
egemenlik-mali alanına giren kısmı için vergi vermesi gerekir... Fakat
hâlihazırda adı geçen şirket, hukuki ve mali boşluklardan faydalanarak,
mesela Türkiye için böyle bir vergi külfetine girmiyor!..
Vergi
meselesini bir tarafa bırakalım. Twitter şirketi, kendi ulaşım ağları
üzerinden başka insanların hak ve hukukunun ihlal edilmesi; özel
hayatlarına tecavüz edilmesi ve kişilik haklarının çok ağır biçimde
saldırıya uğraması karşısında, yapılan şikâyetlere de kulak asmıyor. Bu
noktada Türkiye Cumhuriyeti devletinin yetkili mercilerinin ısrarlı
taleplerine asla cevap vermiyor. Oysa aynı şirket, başka devletlerin;
mesela ABD'nin, İngiltere'nin, Almanya'nın vb. isteklerini gecikmeksizin
yerine getiriyor. Bu şekilde hukuku ihlal eden bir şirkete karşı zaruri
olarak yaptırım uygulanması, acaba kimlerin hak ve özgürlüğünü
kısıtlıyor? Türkiye'de umumi haberleşme araçlarında bir kısıtlama
yokken, radyo; televizyon ve gazeteler yayınlarında herhangi bir engelle
karşılaşmazken, yüzlerce arama motoru üzerinden internet sistemindeki
bilgi dolaşımı ve haberleşme fonksiyonları bütünüyle işliyorken,
insanların haberleşme özgürlüğünün kısıtlandığı iddiası ne kadar
gerçekçi olabilir?
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim
Kılıç'ın, Twitter'la ilgili son karar üzerine yaptığı açıklama, yeni
tartışmalara kapı açmıştır. Sayın Kılıç, AYM'ye kişisel başvuru için,
kanunun iç hukuk yollarının tüketilmesine dair açık hükmünü belirttikten
sonra, Mahkemenin bunu öngörmeyebileceğini, bazı durumlarda bunu
beklemeyebileceğini söylüyor. Başkanın verdiği örnek kendi içinde
problemli... Mesela "gümrük kapısında sınır dışı edilmek istenen
bir insanın, buna karşı idare mahkemesine başvurması çok zaman alır.
Karar gelinceye kadar, telafisi imkânsız sonuçlar doğabilir"
diyor... Twitter olayında telafisi imkânsız ne gibi sonuçlar doğabilir
acaba? Doğrusu merak ediyorum. Bir de Twitter alternatifi olmayan bir
haberleşme aracı mıdır? Twitter ortaya çıkmadan evvel insanlar nasıl
haberleşiyordu?.. Gördüğünüz üzere sorular birbirinin kuyruğuna
takılıyor.
Burada Twitter'ın erişime açılmamasından çok,
erişime kapatılmaması aslında hak ve özgürlük ihlalidir. Zira Twitter
şirketi, hak mağduriyetine uğrayan insanların hukuki taleplerini
duymazlıktan gelmiştir. Bu arada, malum bir güruh, bu meseleyi tersine
çevirerek, saldırganların tarafında saf tutmuştur. AYM erişim yasağını
kaldırarak, şayet hak ve özgürlüklerin korunmasına zemin açmışsa, bizzat
hakları ihlal edilen insanların korunması noktasında ne gibi tedbirler
getirmiştir? Yüksek Mahkeme bu soruya cevap verebilir mi?