Küresel tetikçi kalemler işbaşında...

A -
A +
Her fırsatta Türkiye'yi hedef alan yabancı tetikçi kalemler, şu sırada yine hareketlendi. Anlaşılan onları rahatsız eden yeni şeyler var!

Michael Rubin, David İgnatius gibi Türkiye'ye karşı yeminli tetikçi kalemlerin, her fırsatta ülkemize saldırmaları alışılagelmiş bir durum. Pulitzer ödüllü gazeteci Seymour Hersh ise, şimdiye kadarki çalışmalarıyla adı geçen meslektaşlarından farklı bir konumda idi. Ama Türkiye'ye karşı tamamen iftira olan son yazısı ile o da sicilini fena halde kirletti. Öyle ki, şimdiye dek yazılarını güçlü belgelerle besleyen Hersh, bu defa asılsız-mesnetsiz iddiasını ABD medyasında seslendirememiş olacak ki, İngiliz basınını tercih etti. Son derece ilginç! Belki de ilk defa Hersh'un bir yazısı bu kadar çok çabuk ve geniş bir kesim tarafından yalanlanıyor.
Suriye'deki rejim muhalifi insanlara karşı yapılan kimyasal saldırıda kullanılan sarin gazının Türkiye tarafından gönderildiğini söyleyecek kadar aklını peynir-ekmekle yemiş olan bu ünlü gazeteci, mesleğinin ustalık dönemini böyle bir kara leke ile taçlandırmış oldu!.. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın resmen tekzip etme ihtiyacı duyduğu bu iddiaları, acaba Hersh, hangi saiklerle ortaya attı? Türkiye'nin Suriye'de izlediği kararlı politikanın bazı küresel çevrelerde hiç de hoş karşılanmadığı sır değil. Fakat yaşanan gelişmeler, ülkemizin haklılığını ve gelecekte mutlaka daha güçlü pozisyonda olacağını gösteriyor.
Mesleki faaliyetinin neredeyse tamamını Orta Doğu'ya hasreden ve bir gazeteciden ziyade, Birinci Dünya Savaşı öncesinde İngiltere'nin Bölgeye bolca gönderdiği yüksek dereceli istihbarat elemanlarını andıran Robert Fisk'in, Hersh'u doğrudan olmasa da dolaylı yoldan destekleyen yazısıyla birlikte okunduğunda, durum daha net anlaşılıyor... Evet Batı Dünyası, Türkiye'nin Suriye politikasından rahatsız ve bu konuda çizgi değişikliğine zorlamak için her yolu deneyecek gibi görünüyor. Bu yüzden çok küstah bir şekilde Türkiye'nin itibar ve imajına yönelik saldırılara giriştiler. Bunun devamında başka şeyler de gelecek gibi. Hem doğrudan Başbakan Erdoğan'ın şahsına hem de Türkiye'nin hariciye teşkilatına daha ağır salvoların gelmesi sürpriz olmayacak!..
Dışarıdaki tetikçi kalemlerin içerideki destekçi leşkerleri de durumdan vazife çıkaracaktır. Yani çok geçmeden, bu mealde yeni teraneler dinlemeye hazır olunuz. Önümüzdeki dönemde muhtemel saldırı alanları şöyle özetlenebilir: İçeride, Gezi benzeri sokak eylemlerine tekrar başvurabilirler. Mesela 1 Mayıs'a dikkat... Ülkeyi ekonomik açıdan yıpratmak için, peş peşe girişimler olabilir. Moody's'in ekonomi kurallarını zorlayan açıklaması, bu yönde bir işaret fişeği olabilir. Hukuk alanında, özellikle iktidara karşı ardı ardına başka hamleler gelecektir. AYM'nin son kararlarının ne anlama geldiğini, ayrı bir yazıda ele alacağım.
Velhasıl tetikçiler aktive olmuş durumda... Ülkemizin millî güvenliği de dâhil, stratejik menfaatlerine dönük çok tehlikeli hamlelere hazırlıklı olmalıyız. Bu çerçevede "çözüm süreci" ve ilgili bütün meselelerde, her türlü tezvirat ve sabote etme gayretleri devreye sokulmak istenecektir. Buna ilaveten Alevi vatandaşlarımız üzerinde de, ajitasyon faaliyetlerinin arttırılması kuvvetle muhtemeldir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.