Yargı Bağımsızlığı ya da Siyasallaşması...

A -
A +

HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ arasındaki tartışma, 2010 yılındaki Kadir Özbek – Sadullah Ergün atışmalarını andırıyor.
Türkiye'de yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı en çok konuşulan ve tartışılan meselelerden biridir. Ancak üzerinde gerçek bir görüş birliği, asla sağlanabilmiş değil... Konu ile ilgilenenler 2010 yılındaki anayasa değişikliği öncesinde, HSYK ile Adalet Bakanlığı arasındaki sert ve kırıcı tartışmaları hatırlayacaktır. Dönemin HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, Adalet Bakanı Sadullah Ergün hakkında, "Kurulmuş zemberek gibi konuşuyor..." şeklinde ağır ifadeler kullanabiliyordu. Daha sonra bu görevinden istifa etmek durumunda kalan Özbek, 2011 yılında emekli olduktan sonra, CHP'den milletvekilliği için aday adayı oldu, fakat aday olma şansını yakalayamadı. Bu konuda Emine Ülker Tarhan ve İlhan Cihaner kadar şanslı değildi!.. Geçmişte sağ iktidarlara karşı, "YARGI BAĞIMSIZLIĞI"  adı altında hayli atraksiyonlara giren ve daha sonra özellikle CHP saflarında politikaya atılan veya atılmaya teşebbüs eden epey hukukçu olduğunu da kısaca hatırlatalım.
Şunu da hatırlatmak yerinde olur. Yargının bağımsızlığından sıklıkla dem vuranlar, nedense aynı minvalde yargının tarafsızlığından pek söz etme zahmetinde bulunmazlar. 2010 öncesi dönemde, sekter bir eğilimle çelik çekirdeğe dönüşen HSYK'daki direnişi aşabilmek için, Kurulun yapısında köklü bir değişime gitme ihtiyacı duyulmuştu. Ancak, bu değişimin de istenen sonucu getirmediği görüldü. Özellikle 17 ve 25 Aralık'ta, girişilen darbe teşebbüsü niteliğindeki operasyonlar karşısında, neredeyse kılını kıpırdatmayan Kurul, Hükümetin adli kolluk yönetmeliğinde yaptığı değişiklik, Danıştay'da derdest iken, Anayasa'nın 138. Madde hükmüne açıkça aykırı şekilde, bir "korsan bildiri" ile muaheze edildi. Bunun ardından Kurulun içyapısı, işleyişi ve yetkileriyle ilgili olarak, Meclis'te yasal değişiklik yoluna gidildi. Ancak bu değişiklik de (Yürütmenin Yargıya müdahalesi olduğu gerekçesiyle) AYM tarafından iptal edildi. Velhasıl o günden beri tartışmalar hız kesmeden devam ediyor.
Son günlerde, emniyet teşkilatı içindeki paralel yapılanmaya yönelik operasyonlar ve bunun başka alanlara; bu arada yargıya da taşma ihtimali çerçevesinde, alevlenen yeni bir tartışma var. HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici'nin konuya dair açıklamasını, Bekir Bozdağ yine "KORSAN"  olarak nitelendirdi. Hamsici, planlı ve organize bir şekilde yürütülen siyasi kampanyalarla, operasyon korkutmalarıyla yargının baskı altına alınmaya çalışıldığını iddia ediyor ve şunları söylüyor: "Yargının yasama ve yürütmeden bağımsızlığının sağlandığı bir sistemde, özgürlük adına korkmaya gerek yoktur. Buna karşın yargının yasama ve yürütmenin kontrolünde ve etkisinde olduğu ve bu organların yargıyı yönlendirdiği bir sistemde; özgürlük adına her şeyden, ama her şeyden korkmak gerekir..."
Hamsici'nin bu değerlendirmesi, "yargının aktivasyonu" durumunu yahut "yargıçlar devletini", hukuk devleti gibi algılayan ve üstelik bunu normal karşılamanın ötesinde, ideal bir sistem olarak sunan bir yaklaşım. Tabii ki buna katılmak mümkün değil. Bu anlayışın son yarım asırda, ülkeye ne gibi sıkıntılar yaşattığını hep beraber gördük. Yargının politize edilmesi veya bir ideolojinin inhisarına sokulması, hiçbir zaman bağımsızlık olamaz!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.