Kim demokrat, kim diktatör?..

A -
A +
Kemal Anadol, CHP'li 50 eski vekil adına dün bir açıklama yaparak, Parti Genel Başkanını hem istifaya davet etti, hem de şimdiye kadar yürüttüğü "tek adam" politikalarını kıyasıya eleştirdi. CHP içinde, iki buçuk aydan beri, hem kapalı mahfillerde, hem de kamuya açık biçimde şiddetli bir tartışma var. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun, partinin yetkili kurullarına; hatta genel başkan yardımcılarına ve grup başkan vekillerine dahi sorulmadan, yalnızca Kemal Kılıçdaroğlu tarafından, 'tepeden inme' kararlaştırılması sebebiyle, yaşanan büyük rahatsızlık kesin yeni sonuçlara yol açacak... Muharrem İnce'nin hezimet olarak nitelendirdiği, sandıktaki en son ağır yenilginin siyasi bir bedelinin olması ve bunun birileri tarafından ödenmesi kaçınılmaz görünüyor. Hâlihazırda Emine Ülker Tarhan'ın başını çektiği ulusalcı kanat ile Muharrem İnce'nin öncülük ettiği iki fraksiyon dışında, eski genel başkan Deniz Baykal ile birlikte hareket eden bir grubun da şimdilik kapalı devre çalıştığı bilgileri, kulisleri dalgalandırıyor.
Daha önceki hamlelerle delege bazında durumunu sağlamlaştırmış ve bu yüzden de rahat görünen Kılıçdaroğlu, muhaliflerin restini görerek kurultayı toplayacağını ilan etti. Ancak Kemal Anadol'un sözcülük ettiği eski vekillerin de seslendirdiği üzere, gelinen noktada yeni bir kurultay tek başına hiçbir sorunu çözmeyecek. CHP'de köklü bir değişim olmadan mevcut problemlerin çözülemeyeceğini düşünen kesimler, bu yolda bütün mekanizmaları zorluyorlar. Başta genel başkan Kılıçdaroğlu olmak üzere, Parti üst yönetimine karşı kullanılan son derece sert ve kırıcı üslup, taraflar arasındaki gerilimin boyutlarını ortaya koyuyor. Çok ağır ithamlar var... Prof. Süheyl Batum, gazetemize verdiği röportajda, yönetimin kendilerini Ankara'ya hapsettiğini iddia ediyor. Buna karşılık Kılıçdaroğlu, aynı vekillerin hiç çalışmadığını, kendi seçim bölgelerine dahi gitmediğini söylüyor. Hatta Eskişehir gezisi özelinde, isim vermeden Prof. Batum'u şahsen itham ediyor...
Düşünün ki, ülkenin ana muhalefet partisi, cumhurbaşkanlığı seçiminde kendi adayını destekleme noktasında bir varlık ortaya koyamıyor. Parti liderliği bizzat örgütün çalışmadığından şikâyet ediyor. Aslında çalıştıramadığını itiraf ediyor. Fakat aynı anda milletvekilleri de lider ve ekibine çok ağır ithamlarda bulunuyor. Evet, bu ülkede çok ciddi bir muhalefet sorunu yaşanıyor.  Ve lakin malum medya her zamanki tutumuyla, bu meselenin konuşulmasını bir kenara itip, seçimlerden ezici bir zaferle çıkan Tayyip Erdoğan'ın aslında oylarının azalmış olduğundan dem vuruyor iyi mi?! Yeni dönemin şartlarından doğan değişiklikler tek tek uç veriyor. Artık çağ dışı olmuş zihniyetini terk etmemekte ısrar eden medya da, bu değişimi yaşamaktan kurtulamayacak. Nitekim safralar tek tek atılıyor.
Partisi üzerindeki tartışmasız etkisine rağmen, bütün siyasi kararlarını en geniş istişarelerle alan Erdoğan'a diktatör veya otoriter diyeceksiniz. Buna karşılık tek adam politikalarıyla başarısızlık üstüne başarısızlık devşiren liderleri de, demokrat gibi görecek ve öyle takdim edeceksiniz. Kusura bakmayın beyler, bu böyle gitmez, gitmiyor!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.