22 yıl sonra aynı manzaralar!..

A -
A +

1992 Nisan'ında Türkiye-Irak sınırında yaşanan insani dram, bu defa Suriye sınırında tekrarlanıyor. O gün insanlar soğuktan ölüyordu, bugün ise sıcaktan!
Dün öğle saatlerine kadar, IŞİD terör örgütünden canını kurtarmak için, sınırımıza akın eden Suriyeli Kürtlerin sayısı dört bin olarak belirtiliyordu. Akşama kadar sayının kaça çıktığını sağlıklı biçimde tespit etmek imkânsız. Zira dalga dalga geliyorlar!.. Bu tablonun yaşanacağı belli idi. O yüzden de günlerdir sınırın öteki tarafında, bir tampon bölge oluşturma ihtiyacı konuşuluyor... Ancak tampon bölge oluşturmak o kadar kolay bir şey değil. Bir başka devletin toprakları üzerinde, böyle bir operasyon yapmanın uluslararası hukuk açısından belli şartları var.  BM Güvenlik Konseyi'nden buna dair bir karar alınmadan ve söz konusu bölge için uçuş yasağı getirilmeden, fiilen ve hukuken "tampon bölgeden" söz etmek gerçekçi olmaz. Bununla ilgili beynelmilel sürecin nasıl işleyeceği veya ne kadar işleyebileceğini bekleyip göreceğiz. Ama Türkiye'nin ulusal güvenliği açısından oluşan risk, her zamankinden daha büyük...
Türkiye, 2011 yılı ortalarından beri topraklarına sığınan, yaklaşık bir buçuk milyon Suriye vatandaşına kucak açmış, onları barındırmaya ve kendi imkânlarıyla her türlü insani ihtiyacını karşılamaya çalışıyor. Suriyeli sığınmacılara bu çapta geniş bir hizmeti, tek başına yapan ikinci bir ülke yok. Daha önce pek çok defa yaptığı üzere, Türkiye gerçek manada insani bir yaklaşımla, çaresiz kalmış mazlumlara el uzatıyor, yaralarını sarıyor. Bugün Suriye sınırında görülmekte olan feci manzaralar, 1992 yılı Nisan ayında, aynı şekilde Irak sınırında yaşanıyordu. Saddam'ın topla tüfekle kovaladığı yüz binlerce Kürt, o elverişsiz iklim şartlarında, ölümden kaçarak ülkemize sığınıyordu. Kışın dondurucu soğuğunda, yalın ayak, kucağında çocuklarıyla canını kurtarmaya çalışan insanların oluşturduğu o yürek parçalayıcı tablo karşısında, Batı yine umursamaz tavır içindeydi ve hatta kimileri küstahça, Türkiye'nin niçin Kürtlere daha fazla yardım etmediğini sorgulayabiliyordu!
O gün Iraklı Kürtler içinden, soğuktan hayatını kaybeden yüzlerce insan vardı. Bugün de sıcaktan ve susuzluktan helak olan, binlerce Suriyeli var... Küresel güçler, tam üç buçuk sene sonra, IŞİD ve benzeri terör örgütü militanlarının kendileri için de tehdit teşkil ettiğini görünce, nihayet harekete geçme ihtiyacı duydu. Fakat tuhaf olanı, bu örgütlerle mücadele konusunda, fazla risk alma niyetinde değiller. ABD, Fransa ve İngiltere; sadece havadan müdahale edip, karada savaşacak unsurlara lojistik destek vereceklerini peş peşe beyan edip duruyor. Açıkçası maşa olarak kullanmak istedikleri taşeron güçler arıyorlar... Bu güçler IŞİD'e muhalif diğer örgütler de olabilir, başka devletlerin askerleri de olabilir. Kuzey Irak Yönetimine bağlı Peşmergeler, şimdilik bu alanda kesin rol alan kuvvetler. Bu tarz bir mücadele ile IŞİD terör örgütü, ne kadar etkisiz hale getirilebilir ki? Kaldı ki, ABD, daha baştan çok iddialı olmadığını, zaten ihsas etmiş bulunuyor. Uzun dönemli mücadeleden bahsediyor...
Esas geçerli olacak tezi, kesinlikle Türkiye seslendiriyor. Suriye ve Irak'ta, gerçekten halkın desteğine sahip meşru siyasi iktidarlar işbaşına gelmedikçe, Bölgede IŞİD ve benzeri örgütlerin ardı arkası kesilmez. Nokta!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.