'Çözüm Süreci' nasıl biter?..

A -
A +
Hükümet sözcüsü Bülent Arınç: "Çözüm süreci başarısızlığa uğrarsa, herkes bunun altında kalır. Adadaki şahıstan başlayınız siyaset uzantılarına kadar..."

Kürt meselesi üzerine derin felsefi ve sosyolojik analiz yapan kimi "Beyaz Türkler" ve el çabukluğu ile her hatalarını halı altına süpürüp, bütün suçu hükümet ve devlete yıkmaya yeltenen lafazan Kürt siyasetçiler, Orhan Miroğlu'nun (Star, 30 Ekim) şu tespitlerini dikkatle ve ibretle okuması gerekir: "... Son on iki yılda Kürt siyaseti en çok neyi tartıştı ya da tabanına neyi öğretti biliyor musunuz? Erdoğan'a ve hükümete asla güvenmeyiniz. Unutulmadı tabii.. Kurşun adres sormaz diyorlardı.. Kendi oğullarını, kızlarını tehlikeden ve hadi adını açıkça koyalım, dağlardan uzak tutmak için binbir çareye başvuranlar ağızlarını her açtıklarında, yoksul Kürt çocuklarını dağlara davet edip durdular. Şimdi de toplumun hafızasıyla alay ederek 'fırtına bir kuşak yetişti, baş edemiyoruz' diyorlar. Kimse de sormuyor bu arkadaşlara: 'Peki bu kuşağın içinde sizin bir tek evladınız neden yok?'..."
Evet, otuz küsur yıldır yaşanan bunca acılara rağmen, Kürt meselesi için çözüm yolu olmadığı ve asla olmayacağı apaçık belli olan terör ve şiddeti, hâlâ daha bir araç olarak kullanmaktan vazgeçmeyen ve bu şiddet üzerinden meydan okumayı sürdüren dağdaki ve bağdaki bütün kesim ve unsurlar, bu kafadan vazgeçmezse durum gerçekten vahim!.. Yoksul Kürt halkının çocuklarının hayatını dağlarda heba ederek, siyasi rant devşirmek isteyen terör baronları, bugüne kadarki sinsi tuzaklarının bölge halkı tarafından artık fark edildiğini görmenin telaşında. Çözüm sürecine halkın gösterdiği teveccüh ve verdiği destek, bu terör baronlarını iyiden iyiye panikletmiş bulunuyor. Kandil dağlarında, her biri başka bir küresel gücün emeli doğrultusunda, ama Kürt meselesi kılıfıyla iş tutan bu baronlar, kirli rollerinin bitecek olmasından fena halde rahatsız olmuş durumdalar. Bu yüzden, çözüm sürecini her fırsatta dinamitliyorlar.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde yekpare bir Arap Devleti kandırmacasıyla, Arapları Osmanlıya karşı kışkırtan aynı küresel güçler, şimdi de Birleşik Kürt Devleti vaadiyle, benzer bir oyunu kurgulamakta ısrar ediyorlar. Koskoca Suriye ülkesinde yüz binlerce insan hunharca katledilirken ve milyonlarca kişi yerinden yurdundan olurken, kılı kıpırdamayan bu güçler, Kobani kasabasında tezgâhlanan bir 'Kanton' için seferber oluyor... Bu kadar ayan beyan oynanan bir sinsi oyuna, böylesine kolayca alet olmak hangi aklın eseri? Kürtlerin yüz yıldan beri uğradığı ihanetler yeterince ders olmadı mı? Şunu unutmayalım; ikide bir "Çözüm süreci biter ha!.." diye tehdit savuran ve süreci dinamitlemek için silahsız, sivil kıyafetli askerleri kalleşçe arkadan vuranlar, vurduranlar, bu ihanetin bedelini mutlaka bir gün öderler.
Çözüm süreci, bu memlekette yaşayan Türk-Kürt-Arap-Laz-Çerkez, bütün vatandaşlar için hayati önem taşıyor. Herkesin barış ve huzura ihtiyacı var. Bülent Arınç'ın dediği gibi, "Çözüm süreci başarısızlığa uğrarsa, herkes bunun altında kalır. Adadaki şahıstan başlayınız, siyaset uzantılarına kadar..."
Hükümeti çözüm sürecine mecbur ve mahkûmmuş gibi görerek, saçma sapan dayatmalarda bulunmaya kalkışanlar, yanlış hesap peşinde. Sözün kısası, bu yol çıkmaz yol!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.