Milletlerarası saat ile takvim ve ekonomik hayat

A -
A +

26 Aralık 1925'te kabul edilen ve memleketimizde milletlerarası saat ile takvimi yürürlüğe sokan 697 ve 698 sayılı kanunların kabulünün yıl dönümüdür. Bilindiği üzere, Mustafa Kemal önderliğindeki Cumhuriyet yönetimi; toplumumuza milletlararası ilişkilerde karışıklıklar ve zorluklar çıkaran bütün engelleri ortadan kaldırmayı amaçlamıştır. İşte bu kanunlardan ikisi, 26 Aralık 1925 tarihli 'Saat Reformu' ile 'Takvimin değiştirilmesi' hakkındaki kanunlardır. Bu iki kanun dışında, 20 Mayıs 1925'te milletlerarası rakamları, 26 Mart 1931'de milletlerarası ağırlık ve uzunluk ölçülerini benimseyen kanunların kabul edildiğini, 27 Mayıs 1935'te de hafta tatilini, cumartesi saat 13:00'dan başlamak üzere 'Pazar günü' olarak kabul eden düzenlemenin yapıldığını görüyoruz. 26 Aralık 1925'te TBMM'nin kabul ettiği 697 sayılı kanun ile ise gün 24 saate bölünmüş ve gece yarısından başlatılmıştır. Aynı gün kabul edilen 698 sayılı kanun ile ayın hareketlerine göre ölçülen 'Hicri Takvim' yerine, milletlerarası takvim olan 'Miladi Takvim' esası kabul edilmiş ve 1341 hicri yılının Aralık 31. gününü takip eden gün, 1926 yılı Ocak ayının birinci günü sayılmıştır. Bugün kullanılan miladi takvim Papa Gregorius tarafından 16. yüzyılda ıslah edildiğinden, 'Gregoryan Takvimi' adını da taşır. 1926'nın başından itibaren Hicri takvim ile birlikte Rumi takvim de kaldırıldığından, toplumumuz, çevirme cetvelleri yardımıyla Rumi, Hicri ve Miladi seneleri biribirine çevirmek zahmetinden kurtulmuş, böylece takvim ve saat bakımından mevcut bulunan 'İkilik' giderilmiştir. Diğer taraftan, 26 Mart 1931'de Ölçüler Kanunu ile ağırlık ve uzunluk ölçüleri kaldırılmış, onlu esasa göre yapılmış olan metre, kilo ve litre esasları kabul edilerek, hem ticari ve ekonomik işlemler kolaylaştırılmış, hem de yurtta tam bir ölçü düzeni ve birliği sağlanmıştır. Ne var ki, takvim ve saat, rakamlar, harfler, ağırlık ve uzunluk ölçüleri gibi alanlarda milletlerarası standartlara 'İnkılap Kanunları' ile adım adım yaklaşan Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş dünyada 'Hafta Tatili' kanununda da ayrı düşmemesi lazımdı. Oysa, bizde 'Cuma günleri' tatil sayılırken, siyasal ve ekonomik ilişkiler içinde bulunduğumuz devletler hafta tatilini Pazar günü yapıyor, böylece devletin ekonomik ve politik hayatında her hafta iki gün süre ile batılı devletlerle ilişkilerimiz kesiliyor, bizim daire ve bürolarımız 'Açık' olduğunda, onlarınki, onların büroları açık olduğunda ise bizimkiler 'Kapalı' oluyordu. İşte 27 Mayıs 1935'te Pazar gününü 'Resmi Tatil' kabul eden kanun değişikliği ile bu kopukluk kaldırılmıştır. Son söz olarak 'Çağdaşlaşma' amacı ile çıkarılan 'İnkılap Kanunları'nın bunlardan ibaret olmadığını, Anayasa'nın 174. maddesinde yer alan 8 adet İnkılap Kanunu'na, 15 Nisan 1926'da kabul edilip, 1 Temmüz 1926'da yürürlüğe giren Türk Kabotaj Kanunu ile 21 Haziran 1934'te kabul edilen Soyadı kanununun eklenebileceğini söyleyelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.