"Çoğunlukçu" ve "Çoğulcu" demokrasi

A -
A +

Türkiye'de çok partili hayata egemen olan iki demokrasi anlayışını vurgulamak lazımdır. Bunlardan biri; genellikle DP ve AP tarafından temsil olunan "Çoğunlukçu" diğeri ise 1950'lerden sonra CHP tarafından temsil olunan ve 1961 Anayasasında ifade bulan "Çoğulcu" demokrasi ve anayasa anlayışlarıdır. "Çoğunlukçu" anlayış; siyasal faaliyet alanının sınırlı tutulmasından yana olur, örgütlü toplum kesimlerinin, baskı gruplarının ve kamuoyunun siyasal iktidarı etkileyici faaliyetlerini iyi karşılamaz ve bu yönü ile "Katılımcı olmayan bir Demokrasi" anlayaşını desteklerken, "çoğulcu anlayış"ı özellikle 1957 tarihli ilk hedefler bildirisinden itibaren, CHP temsil ediyor ve 1961 Kurucu Meclisinde çoğunluğa sahip bulunduğu için, yeni ilke ve kurumları 1961 Anayasasına taşımayı başarıyordu. Ne var ki, bu iki ana eğilimi temsil eden AP ve CHP'nin, siyasal sisteminin işlerliğini sağlayacak uzlaşma zeminini, biraz da iki ana partinin liderler oligarşisine dayanmasının sonucu olarak, getirememeleri, sivil rejimin 12 Eylül'de yıkılmasını kolaylaştırmıştır. 1961 Anayasası tamamen kusursuz mu idi? Muhakkak ki hayır. Siyasi krizi aşmak ve milletin hakemliğine başvurmak için Cumhurbaşkanı'nın Meclisi yenilemek kararı vermesi çok güçleştirilmişti. Bunun gibi, şiddet olaylarının "olağanüstü haller" içine sokulmasına Anayasa müsait olmadığı için, her defasında sıkıyönetime başvuruluyor, bu durum ise Silahlı Kuvvetleri asli görevlerden başka alanlara çekiyordu. Fakat bütün kusurlarına rağmen, 1961 Anayasası'nın memleketimizde "hukuk ve sosyal devlet" gerçeğini, bütün gerekleri ile ilk defa getirmeyi başardığı da inkâr edilemez.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.