Milli Egemenliğe dayalı ilk anayasa

A -
A +

20 Ocak 1921 Anayasası, hem Türk siyasi hayatına Milli egemenliği getirmek, hem de Milli İradeyi en çok temsil eden bir Meclis tarafından yapılan bir anayasa olmak niteliğini taşımaktadır. Gerçekten, ilk anayasamız olan 1876 Kanunu Esasisi, padişahça atanmış bir komisyonca hazırlanıp padişah tarafından ilan edilmiş, 1924 Anayasası ise, tek parti yönetiminin başladığı ve örgütlenmiş bir muhalefetin mevcut bulunmadığı bir Mecliste yapılmıştır. 27 Mayıs ve 12 Eylül askerî müdahalelerinin sonucunda kabul edilen 1961 ve 1982 Anayasalarını hazırlayan Kurucu Meclisler de, ülkenin o zaman içinde bulunduğu şartlar yüzünden, genel oya dayanan seçim ile oluşmuş yasama organları değillerdir. Oysa 1921 Anayasası veya o zamanki adı ile "Teşkilatı Esasiye Kanunu"nu yapan Birinci Büyük Millet Meclisi, Türk toplumunun birçok kesimini temsil etmiş, asker ve sivil bürokrat kökenli üyelerin yanında, çiftçiler, çeşitli meslek mensupları, gazetciler ve din adamları daha yüksek oranda temsil edilmişlerdir. 1921 Anayasası, İstiklal Savaşı'nın bütün şiddetiyle cereyan ettiği bir zamanda hazırlanıp müzakere ve kabul edilmiş, Mustafa Kemal'in Meclise verdiği ve siyasi tarihimizde "Halkçılık Programı" olarak anılan 13 Eylül 1920 tarihli proje, Meclis'in 18 Eylül 1920 günkü toplantısında okunmuş ve bu tarihten 4 ay geçtikten sonra, İzmir mebusu Yunus Nadi'nin başkanlığı ve Burdur Mebusu İsmail Suphi'nin raportörlüğü altındaki özel bir komisyon tarafından hazırlanan tasarı, hararetli görüşmelerden sonra "85 sayılı Kanun" olarak 20 Ocak 1921'de kabul edilmiştir. 20 Ocak 1921 Teşkilatı Esasiye Kanununun en önemli yeniliği; Milli Egemenlik prensibine memleketimizde ilk defa olarak anayasada yer verilmesidir. Tasarının "Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir" yolundaki 1. maddesi ve "Yürütme kudretiyle Yasama yetkisi, milletin yegane ve hakiki mümessili olan Büyük Millet Meclisi'nde belirir ve toplanır" yolundaki ve "Kuvvetler Birliği" ilkesine dayanan ve Yasama ve Yürütme kuvvetlerini seçilmiş bir Mecliste toplayarak "Meclis hükümeti"ni kabul eden 2. madde tartışmasız kabul edilmiştir. Buna mukabil önerilen "Mesleki Temsil" yerine "Klasik Temsil" usulü benimsenmiş, 4. maddede "Büyük Millet Meclisi Vilayetler halkınca seçilmiş üyeden oluşur" hükmü kabul edilerek, seçim sistemi özel kanuna bırakılmıştır. 1921 Anayasasının özelliği; "Temel hükümler ve idari teşkilat prensip ve şekillerine ilişkin iki kısım ile 23 madde ve tek maddeyi içermesi yönünden, Meşrutiyet dönemi ve yabancı ülkeler anayasalarına nazaran "çok kısa" olmasıdır. Diğer taraftan bu anayasa "yargı kuvveti" ve "vatandaşların hak ve özgürlükleri" gibi klasik ve önemli bölümlere yer vermemiş ve bu özellik anayasanın o zamanki olağanüstü ve acele ihtiyaçları karşılayacak sınırlı ve zorunlu hükümlerle yetinmek istemesiyle izah olunmuştur. Ne var ki, bu anayasa, yerel yönetime ağırlık vermiş, idari taksimat, il, kaza ve nahiye olarak gerçekleştirilirken, il ve nahiyelere tüzel kişilik tanınarak, üyeleri doğrudan doğruya halk tarafından seçilen il meclislerine geniş idari özerklik ve Nahiye Meclislerine birtakım yargısal yetkiler de verilmiştir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.