Büyük bilgin Sinan Engin!
Büyük futbol bilgini Sinan Engin, Beyaz TV'deki, dilim varmıyor spor programı demeye ama öyle sayılıyor, diyorlardı ki; "Galatasaray, Anderlecht'i rahat rahat 3'lük yapar. Ben buradayım haaa..." Yanındakilerden biri "Haydaaaa" demeyip, Galatasaraylı ya seviniyor herhalde... Ahmet Hocam son işi Candan Erçetin'in sanatçı olup olmadığı zaten... Eh bizim Abdülkerim'e Karagümrük'ü sorarsan en sağlıklı cevapları alırsın da... Sunucu, bir numaralı şike zanlısı ile pardon mahkûm edilip Yargıtay'ca da onaylanmış olmasına rağmen dünyada eşine rastlanmamış biçimde yeniden yargılanacak bir vatandaşın röportajının peşinde. Aynı vatandaş, maçlar oynanırken Trabzonspor'un o zamanlar ki ünlü oyuncusu Gökdeniz'i illegal biçimde Fenerbahçe'ye satmış kişi... (Mart ayında)... (Dört sayfalık protokol mukavele bende) Gökdeniz ise aldığı 400 bin dolar peşini bomba patlayınca delikanlı gibi geri vermişti. Hani kamuoyuna bilgi diye canım.
Hazır TV'den açılmışken...
İlhan Cavcav başkan, Mustafa Kaplan'ı nasıl kovduğunu Habertürk'te anlattı. Bu arada "Dört Büyükler"in ligden kovulmaları gerektiğini de söyledi. Ama aynı İlhan başkan, 5 veya 6 Temmuz 2011'de toplantıdan çıkarken şunları söylemişti: "Aman Üç Büyükler'e bir şey olmasın..." Neyse... Yaşlılık işte... Sonra Kaplan bağlandı. Sayıp duracaktı ya. Tam tersine İlhan Abiyi övmez mi? Ümit Karan keşke bağlanmasaydı dedi. Bizim Faik de hakikaten yahu deyip konuyu değiştirdi. Eeee, televizyon ya, kapışacaklardı ki iş olsun... Haaa pardon, Fırat Aydınus nasıl maç yönetti, Serdar kardeş?
Kasparov İsmail!
Fenerbahçe'nin, Karabükspor'u kaleci kazası sonunda yenmesini ülkemin ünlü futbol otoriteleri İsmail Kartal kardeşimizin satranç hamlelerine bağlamışlardı. Trabzon'da oynandı aynı satranç. Ama kalede Onur vardı. Önce iki santrfora dönüş sonra, yeniden üçe geçiş, sonra Selçuk falan... Kasparov bunları görse düne kadar kazandığı bütün kupaları çöpe atardı.
Beşiktaş en iyisi
Gezi'de oynasın!
İki yıldır Beşiktaş'a şöyle taraftarını toplasın diye oynayacak yer aranıp duruldu. Sonunda Olimpiyat sürgününde karar kılındı. Peki, ligin ilk maçını deplasmanda kazanmış takımın taraftarı neredeydi pazartesi akşamı? Acaba diyorum, Beşiktaş bundan böyle maçlarını Gezi Parkı'nda mı oynasa? Öyle ya oralar eskiden Taksim Stadı idi galiba...
Passolig mi, yoksa...
Bendeniz Passolig yanlısıyım. Önce bunu belirteyim ki, bundan sonra yazacaklarım yanlış anlaşılmasın. Passolig, hem Beyaz, hem de 360 TV'lerin spor programlarına sponsor olmuş. İşte bunu anlamadım. Yarın ola ki bir mesele çıktı. Passolig'le ilgili, yorumcular nasıl eleştirecekler bu işi?
Siz 5+1'e bakın!
Efendim; Basketbol Federasyonumuz, Galatasaray'a yanlış aklımda kalmadıysa, iki maç seyircisiz ve bir miktar da para cezası vermiş, malum finalin son oyununa çıkmayışı sebebiyle... Zaten hükmen de yenik saymıştı daha önce... Fenerbahçe küplere binmiş bu ceza üzerine... Böyle ucuz olur muymuş maça çıkmamanın bedeli... Değerli okurlar; devenin bu spordaki 5+1'i dururken, başka yamukluklarının üzerine bu kadar gitmek de ancak bize yakışır.
Mersin'in rakibi kim?
Ligin yeni takımı, benim de çıplak gözle izlediğim bataklıkta oynadı. Sonra baktım sahası bozuk olan Kasımpaşa'yla Başakşehir halısı üzerinde oynadılar. Bu hafta da Adana'ya gidiyorlarmış galiba... Şimdi ben bu federasyona sormaz mıyız; ilk maçı neden bataklıkta oynattınız da, Kasımpaşa'yı aynı cezayı reva görmediniz?
G.Saray mı, müthiş be!
Galatasaray, Anderlecht'in elinden güç kurtuldu. Oysa ne güzeldi, sahaya çıkan takımı bütün otoriteler beğenmişti. Öyle ya çift santrfor vardı ki, sormayın! Dünyada kaç takım var ki çift santrforla oynayan? Mucidi İngilizler de dahil artık... Ben de diyorum ki, ön iki kenarda iyileşirse Hamit, eldeki malzemeye göre Küçük Emre solda, Riera'nın yerine yani. Bir de önde Tarık denenebilir mi acaba? Galatasaray 5 uç adamı ile de oynasa kimseyi kolay kolay yenemez. Hani toptan pek anlamam da...