Küçük Fikret, ‘Kefal' olur mu?

A -
A +

Haftalığı bizim Ercan müdüre geçtikten sonra geldi acı haber. Fenerbahçe'nin sembol isimlerinden Fikret Kırcan, yani Küçük Fikret hayatını kaybetmişti. Benim çok sevdiğim, bana her zaman "Baba yadigârı" diye sarılıp öpen Fikret ağabeyi kaybetmişiz. Bence Fenerbahçe'nin çok ama çok önemli bir tarih abidesi ebediyete intikal etmiştir. Sayısız anımız vardır. Ama asıl beni kahreden, koca Fenerbahçe kulübünde tarihini bilen tek bir adamın, insanın, ferdin olmayışıdır. Hiç alınmayın, gafiller diye sesleneceğim; Fikret Kırcan'ın yani Küçük Fikret'in lakabı hiç zaman "Kefal Fikret" olmamıştır. "Kefal Fikret", Fikret Arıcan'a, yani Büyük Fikret'e aittir. Tarihinizi öğrenin önce...  Sitede yayınlanan fotoğrafta da şampiyonluk turu atılıyor İnönü'de... Elde de Aga radyonun şampiyonluk armağanı var. Maçta da Fenerbahçe, Galatasaray'ı Niyazi'nin golüyle 1-0 yenmişti. Sonra bir bayan bir röportaj yapmış bir gün Fikret ağabeyle...Diyor ki bir yerinde, Can Bartu'yu 1965 yılında Fiorentina'ya verdiler. Bir de Can'a bir sorun bakalım ne zaman gitmiş İtalya'ya... Yeter be yeter! Nur içinde yat ağabey!.. 

Skandalda ilk hafta!

Merkez Hakem Kurulu Başkanı Zekeriya Alp ki, benim de iyi dostum olur, iki gün önce "Skandal uygulamanın" ilkini gerçekleştirdi. Yani basınla MHK Başkanı, böyle saçma bir ortamı iyi takip ettiğimi söyleyemem, hakem de var mıydı bilmiyorum, oturup "Hakem dedikodusu" yaptılar. Evet, aynen böyle... Bir lig haftasının hakemlerinin hata ve sevaplarının resmen kamu oyu önünde tartışılıp racon kesildiği bir başka ülke daha var mı, ne olur beni bilgilendirin... Neyse, siz şimdi Fırat Aydınus'un yerinde olsanız bir daha bu ülkede maç yönetir misiniz? Ben şahsen etmem... Büyükler maçının tanesi 3 bin avro olsa bile... Çünkü mahremiyetime girilmiştir. Ve de Fenerbahçe, çünkü onun maçıyla ilgili olmuştur ağırlıklı bu tecavüz, hemen patlatmıştır bildirisini... Ya, n'aber üstün zekalılar? 

Kiralıklar şikesi mi?

Galatasaray'dan Trabzonspor'a giden Salih çıkıp aslanlar gibi, bir devre de olsa geldiği takıma karşı oynuyor. Sert giriyor, kızaklama yapıyor, formadan asılıyor ve sarı kart da görüyor. Ama Bursaspor'da Holmen'e Fenerbahçe maçları yasaklanmış. Böyle bir spor ahlakı olur mu? Koyarsın kitaba İngiltere'de olduğu gibi, kiralıklar kendi takımlarına karşı oynayamazlar cümlesini olur biter... Bir kulüp diğerine bana karşı bu oyuncuyu oynatmayacaksın der de, karşıdaki de kabul ederse bunun adı nedir acaba?

Trabzonspor'un şifreyi bulma günleri!

Ersun Yanal, Galatasaray karşısında net bir galibiyet elde etti.  Tamam... Beş yabancılı on birin yanı sıra iki yabancı da yedekler arasında idi. Şimdi bu akşam acaba sahada kaç yabancı olacak? Belkalem de döndüğüne göre... Sekiz olacaksa, pazar günü ligde kimlerle beşe düşülecek. İşte sezon başından beri bunu vurgulamaya çalıştım Trabzonspor'un en büyük rakibi olarak. Vahid Hoca bunu çözemedi ama, ligde en az yenilgisi olan takım olarak Trabzonspor'u bıraktı... Hani yeri geldi diye...

Galatasaray nereye?

Başkan Yarsuvat gazetecilere sormuştu; "Roma, Bayern'den 7 yedi de hocası kovuldu mu?..." Yani diyorlar ki Sayın Başkan, biz daha dörtlerdeyiz. Hoş, taksit taksit yediler, sekizler oluyor ama olsun bir maçta yedi gerekli, hatta sekiz... Bu arada Furkan Aldemir, sözleşmesinde NBA maddesini yürürlüğe koyup ABD'nin yolunu tutuyor... Ergin Ataman da, müstafi başkan Ünal Aysal'ı sponsorluk görevine davet ediyor. Haksız mı? Hem bizim ligde, hem de zor bela girdiğin Eurolig'de daha çok yol var... Puan cetveline bakıyorum futbolda, herkes bir-üç puan topluyor. İster misiniz bu kafayla Galatasaray'ın Sneijder'in bile makas yediği takımı düşme hattına girsin beş altı hafta sonra... 

Habertürk kurtarıcı rolünde...

Habertürk televizyonunda bir bayan sunucu salı akşamı saat 19.45 sularında Aziz Yıldırım'ın özel olarak görüştüğü üç-dört gazeteciden biri olan Meriç Müldür'ü misafir etti. Ne olacak diye merak bile etmedim. Çünkü bu son Caner olayı, Volkan meselesi, takımdaki bazı tatsızlıklar ve ne olursa olsun Bursa'da kaybedilen iki puanın Aziz Yıldırım üzerinden çekilip alınmasıydı kısa metrajın amacı... Aziz Bey tertemiz çıktı kısa söyleşiden... Ve tabii ki başarılı olundu. Ancak ben bir yere takık kaldım. O da, bu gazetenin Fenerbahçe aleyhine açtığı davanın ne merkezde olduğu... Benim, hem de bir Avrupa maçında, akredite olmuş mensuplarımı stada sokmayan bir kafa, cezası ne ise almadan ben o davadan vazgeçer miyim? Üstelik bu gazeteye malum fotoğrafı koyduğu için açılan dava da Aziz Bey tarafından kazanılmış olmasına rağmen... Yani rövanşsız bir onur maçı... Sayın Turgay Ciner; hadi Fatih Altaylı teslim oldu gitti ama ben sizi taaaa Kalamış'ta oto galerisi üzerindeki apartmanda ikamet ettiğiniz yıllardan beri tanırım. Yoksa, siz de mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.