Hidâyet rehberi Ârif-i Rîvegerî

A -
A +

Bu mübarek zat, küçük yaşta tahsile başladı. Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleri ile tanıştıktan sonra bütün dünyası değişti...

 

 

 

Ârif-i Rîvegerî hazretleri, Silsile-i aliyyenin onuncusudur. Buhara'ya 30 km uzaklıkta bulunan Rîveger (Rîvgir) köyünde dünyaya geldi. 616 (m. 1219) senesinde aynı köyde vefat etti.

 

Bu mübarek zat, küçük yaşta tahsile başladı. Zekâ ve kavrayışının parlaklığı sebebi ile hızla ilerledi. Bu esnada ilim ve hikmet sahibi, ibadet şartlarını harf harf yerine getiren, insanlara doğru yolu göstermede zamanın kutbu Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleri ile tanıştı ve bütün dünyası değişti. Daha ilk günde ebedî saadet tacının başına konduğunu hissetti. Derhal kendisine bağlandı, vefatına kadar hiç ayrılmadı...

 

Hocası ilk sohbetinde ona şöyle buyurdu:

 

"Hak yolcusu talebe, zamanının değerini gayet iyi bilmelidir. Üzerinden vakitler geçip giderken kendisinin ne hâlde olduğunu sezmeye bakmalıdır. Şayet geçen bir an içinde, huzurlu olduysa, bunu iyi bir hâl bilmeli. (Allahıma şükürler olsun) demelidir. Eğer gafletle geçip gitmiş ise, hemen onu telafi etme yoluna gitmeli, yüce Yaradan'a nefsani mazeretini bildirip Ondan bağışlanmasını dilemeli, estagfirullah demelidir..."

 

Ârif-i Rîvegerî, hocası Abdülhâlık-ı Goncdüvânî hazretlerinin hayatlarında ona hizmet etmekle meşhur olup, pek çok feyiz ve bereketlere kavuştu. Yüksek üstadının vefatından sonra onun yerine Peygamber efendimizin ve Eshabının yolunu insanlara öğretme işine memur oldu. Himmet, inayet ve gayretlerini Allahü teâlâyı arayanlara sarf etti.

 

Pek çoğunun hidâyete ve evliyalık makamlarında yüksek derecelere kavuşmalarına vesile oldu. Zamanının bir tanesi idi. Herkese çok iyi ve yumuşak davranır, kimsenin kalbini kırmazdı. Nefsinin istediklerini hiçbir zaman yapmaz, istemediklerini yapmak, ruhunu yükseltmek için çok çalışırdı. Haramlardan şiddetle kaçar, hatta harama düşmek korkusu ile mubahların fazlasını terk ederdi. Geceleri vaktini hep ibadetle geçirir, gündüzleri talebe okutur, sünnet olduğu için; gündüz öğleden önce bir miktar uyurdu. (Buna kaylule denir.) Peygamber efendimizin sünnetini çok iyi bilir, onun unutulmaması için çok gayret gösterirdi.

 

Ârif-i Rîvegerî hazretleri, sohbetlerine şöyle başlardı:

 

"Allahü teâlâ hepimizi dünya ve ahiretin efendisi ve bütün insanların her bakımdan en yükseği ve en iyisi olan Resulullaha tâbi olmak saadetiyle şereflendirsin! Çünkü Cenab-ı Hak, Ona tâbi olmayı, Ona uymayı çok sever. Ona uymanın ufak bir zerresi bütün dünya lezzetlerinden ve bütün ahiret nimetlerinden daha üstündür. Hakiki üstünlük, Onun sünnet-i seniyyesine tâbi olmaktır.”

 

Ârif-i Rîvegerî hazretleri uzun bir ömür yaşadı. Kabrini ziyaret edenler, onun feyiz ve bereketlerine kavuşmaktadır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Ahmet Taşdemir 4 Şubat 2023 20:21

Allahü teâlâ razı olsun Ahmet abicim