Erdoğan’ın ikinci defa adaylığı

Sesli Dinle
A -
A +

Altılı Masa 11’inci toplantısından sonra yaptığı açıklamada Erdoğan’ın tekrar aday olmasına karşı çıktı. Gerekçe olarak Anayasa’nın 101. Maddesinde yer alan bir kişinin en fazla iki defa aday olabileceğine ilişkin hükmü gösterdi. Masa’ya göre Erdoğan ilk seçimini 2014’te ikincisini ise 2018’de yaşadı. Dolayısıyla, şimdi aday olması üçüncü kez aday olması anlamına geliyor. Bu, Anayasaya aykırı. Erdoğan aday olması hâlinde Anayasayı ihlâl etmiş olacak...

 

Masa’nın bu açıklaması pek gündemde olmayan ve Masa mensubu liderlerin bazılarının -özellikle Kılıçdaroğlu’nun- tartışma konusu yapmayacağını açıkladığı meselenin tekrar gündeme gelmesine sebep oldu. Muhalif çevrelerce, gazetelerden televizyonlardaki tartışma programlarına ve sosyal medyaya kadar hemen her yerde dile getirilmeye başlandı...

 

Erdoğan tekrar aday olabilir mi olamaz mı? Konu elbette ağırlıklı olarak anayasal bir mesele. Ancak anayasaya ve onun taşıdığı havaya atıfla anlaşılabilir ve açıklanabilir. Böyle yapıldığında bana göre Erdoğan’ın ikinci defa aday olmasının önünde bir engel olmadığı görülür. Anayasal düzenlemelere göre Erdoğan bu sefer de aday olarak cumhurbaşkanlığı için yarışabilir...

 

Erdoğan 2014’te cumhurbaşkanı seçildi. Bu halk oyuyla yapılan ilk cumhurbaşkanlığı seçimiydi. Ancak, 2017’de sistem değişti. Sapkın parlamenter sistemden bir tür sapkın sayılacak başkanlık sistemine geçildi. Yapılan yeni düzenlemeler geçmişe değil geleceğe doğru yorumlanmak zorunda olduğuna, yani hukuk kuralları geriye yürümeyeceğine göre, Erdoğan’ın adaylığı önünde bir hukukî engel yok.

 

Bence karışıklık biraz da adlandırmadan doğuyor. Eski sistemdeki cumhurbaşkanlığı ile yeni sistemdeki cumhurbaşkanlığı aynı makam olarak görülüyor. Oysa bu doğru değil. Eski sistemde cumhurbaşkanı teorik olarak yürütmenin etkisiz ve sorumsuz bir parçasıydı. Yürütme görevi esas itibarıyla başbakana ve kabineye aitti. Yeni sistemde başbakanlık kaldırıldı ve cumhurbaşkanı yürütmeyi tek başına üstlendi. Ancak, makamın ismi olduğu gibi muhafaza edildi. Türkiye yeni sistemi başkanlık sistemi olarak değil cumhurbaşkanlığı sistemi olarak adlandırdı. Aslında doğru olan eskisine cumhurbaşkanı yenisine başkan demekti. Türkiye’nin belki de orijinal olma arzusu ve sevdası aynı ismin kullanılmasına yol açtı. Sanırım bu da bugünkü karışıklığın nedenleri arasında önemli bir yer işgal etmekte.

 

Türkiye 2017’de bir hükûmet sistemi değişikliğine gitti. Cumhurbaşkanı artık eski sistemden farklı olarak doğrudan halk tarafından seçilmekte. Erdoğan ilk halk tarafından seçilen cumhurbaşkanıydı ama yaklaşık 4 yıl görev yaptı; yani 3 yılından vazgeçti. Bu da bir tür fedakârlık olarak görülebilir elbette. Yeni sistemde ise ilk defa 2018’de seçildi. Bu, yeni sistemdeki ilk seçimiydi.

 

Ayrıca Erdoğan’ın hayata aktarılmasında başı çektiği sistemde cumhurbaşkanının en fazla iki defa aday olması Türkiye için bir tür devrim niteliğinde. Çünkü bu bir lidere ne kadar toplum desteğine sahip olursa olsun en fazla 10 yıl iktidarda kalma imkânı veriyor. Oysa parlamenter sistemde buna bir sınır yoktu; siyasi liderler partilerinin başında ve kazanırlarsa iktidarda ölene kadar oturabilirlerdi. Nitekim Türkiye’nin; Türkeş, Erbakan, Ecevit ve Demirel gibi tarihte iz bırakmış siyasi liderleri ancak ölüm tarafından siyasetten uzaklaştırıldı. Dolayısıyla, daha uzun vadeli düşünüldüğünde, Türkiye muazzam bir iş yaptı. Bu siyasi liderlikte ve partilerde insan sirkülasyonunu artıracak bir durum. Ne yazık ki yeterince farkına varıldığını ve kıymetinin bilindiğini zannetmiyorum.

 

Erdoğan’ın aday olup olamayacağı tartışması anlamsız. Bence Masa, bu meseleyi unutup yaklaşan seçimler üzerine odaklansa daha iyi eder...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.