İmzasını attığı krediyi altın için kullanıyor

Sesli Dinle
A -
A +

Geçtiğimiz cuma günü, ülke için altın değerinde değil, bildiğiniz altın için çok önemli bir ilk gerçekleşti. Bilecik'in Söğüt ilçesinde faaliyet gösteren ve temeli 80'lere dayanan bir altın madeni varlığı o gün tarihî bir törenle maddeye dönüştü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Söğüt'teki altın madeninde ilk külçe dökümünü gerçekleştirdi... Şahit olmaktan gurur duyduğum o tarihî günde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk külçeyi döktü ve tüm ülkeyi heyecanlandıran 109 tonluk varlık, 60 tonluk çıkarılabilir rezerv müjdesini tekrarladı. İşte o büyük rezerv bulunduktan sonra yapılan çalışmalar ve 70 milyon dolarlık harcamayla bugüne gelindi. Bu noktaya nasıl gelindiğini, gelecekte altın üretiminde nereye gidileceğini, Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Hüseyin Aydın ile Gübretaş'ın Maden Yatırımları AŞ Genel Müdürü Halit Semih Demircan açıkladı. Öğrendik ki, tesis şu anda birinci fazda. Bu fazla 2,5 ton kadar yıllık altın üretimi gerçekleşecek. Bir sonraki fazla 4-5 tona, üçüncü fazda da 6,5 ton yıllık üretime ulaşılacak.

 

Bir süre önce 'Gold', yani 'Altın' isimli yabancı bir film seyretmiştim. Filmde dev bir kaya vardı, tamamı altındı ve üzeri kumla örtülü olduğu hâlde parlaklığı görünüyordu. Söğüt'te her topraktan öyle parlaklıklar görmeyi hayal etmemiştim ama 1 ton toprağın, sadece birkaç gram altın için onca çalışmaya tâbi tutulacağını da düşünmemiştim. Öylesine büyük bir emek... Hepsi ülkenin kazanımı için... Çünkü Türkiye büyük bir altın ithalatçısı. Yıllık 296 tonluk altın kullanımımız var. Bunun önemli bölümü yurt içinde yatırım ve süs eşyası için kullanılırken, bir bölümü de takı hâline getirilerek ihraç ediliyor. Bu 296 tonun 31 tonu Türkiye'den sağlanıyor. Yani 265 ton altın ithal ediliyor, 31 tonu topraklarımızın altından çıkarılıyor. Çok yakın dönemde topraklarımızın altından çıkarılacak miktarın 40 tonu geçmesi bekleniyor. Her gram, her kilogram, her ton altın, yurt dışına dökeceğimiz milyarlarca liranın yurt içinde kalması demek... İşte bu büyük emek, büyük yatırım için zamanın Ziraat Bankası Genel Müdürü olan, bugün ise Gübretaş'ın Maden Yatırımları şirketini de bünyesinde bulunduran Tarım Kredi Kooperatiflerinin Genel Müdürü Hüseyin Aydın'ın imza attığını da öğreniyoruz bu bilgilendirmede. Aydın "O zaman kreditör olarak imza attığım projeyi şimdi ben ve ekibim yürütüyoruz" diyerek değerli bir anekdotu da paylaştı bizimle...

 

Evet, proje büyük. Bahsedilen ve kaynağı 109 ton, rezervi 60 ton olan altın bir günde çıkarılmayacak elbette. Bu, yaklaşık 20 yıla yayılacak bir yatırım, finansman, emek, insan gücü ama ülkenin geleceğine yatırım.

 

Maden Yatırımları AŞ Genel Müdürü Halit Semih Demircan, altın madeni denince ilk akla gelen siyanür hakkında da yanlış bilgilendirme bulunduğunu anlattı. Türkiye'de kullanılan toplam siyanürün sadece binde 3'ünün altın madenciliğine ait olduğunu söylerken "Siyanürü öylesine döküp suları kirlettiğimize dair şehir efsaneleri var. Siyanür, diğer ürünlerden sadece biri ve çok küçük miktarlarda. Zaten bunu da dökmeyiz, çok pahalı bir ürün. Tekstil, bizden kat kat fazla siyanür kullanan bir sektör" diyerek durumu özetledi.

 

 

 

 

 

"Kuafördeyim, az sonra toplanalım"

 

 

 

2019'dan bu yana Covid-19 pandemisini konuşuyoruz. Uzunca bir zaman bu korkunç hastalığın ne olduğunu, nasıl geldiğini, nasıl iyileşeceğini, yayılmasının nasıl duracağını öğrenmeye çalıştık. Dünyanın akışını durdurdu bu pandemi ama başka şeyleri de öğretti. Aslında en değerli yatırımın sağlık ve gıda olduğunu biliyorduk tabii ama pandemi, yaşayarak öğrenmemizi sağladı. Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu, evlerin neye ne kadar yettiğini gördük, korktuk, sindik ama sonunda öğrendik. Duvarlarla kapalı alanlara çok da ihtiyacımız olmadığını, her yerin çalışma alanı olabildiğini de tabii...

 

Pandemide evlerimize kapandığımızda eğitimi de işi de dünyaya bağlandığımız bilgisayarlarımızdan sürdürmeye başlayınca, ne kadar çok vaktin yollarda hiç olduğunu gördük. Birçoğumuzun yaşayarak gördüğü bu gerçeği, Stellantis olarak 4 otomobil markasını bünyesinde toplayan grup, daha kapanmalar olmadan herkesi evine göndermiş. İşte o dönemde Opel, Citroen, Peugeot ve DS markalarını bünyesinde toplayan Stellantis'in MEA Bölge Yetenek Yönetimi'ni yöneten, yani CCO Ayça Furth, bir anısını paylaşmıştı: 

 

"O dönemde herkesin evden çalışabilmesini organize ettik ve bugün de ofisi kapattık, sadece istenirse, gerekirse bir araya gelmemizi sağlayan bir ofisi hazır tutuyoruz. Bir gün 'toplantı yapalım mı' diye mesaj paylaştım arkadaşlarımla. Gelen cevaplardan birisi şuydu: 'Kuafördeyim, 1 saat sonra toplansak olur mu?..' Bu kadar içselleştirdik durumu. Eğer ben ofis takıntısını devam ettirseydim, Hakkâri'de yaşamayı seçen ama benim çok ihtiyaç duyduğum yeteneği olan o arkadaşımı kaçıracaktım. Ofis diye tuttursaydım, Antalya'da denize karşı otururken bir arkadaşımın aklına gelen müthiş fikirden mahrum kalacaktım. Bu yaklaşımla öyle önemli bir yere geldik ki... Mobilite imkânı için yarışan bir sektörde mobiliteyi kısıtlamak hiç akıllıca değildi, biz de akıllıca olan yolda ilerledik..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.