Dış politikada ulusal çıkarlar 

Sesli Dinle
A -
A +
Dr. Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanı olmasıyla hem Türk dış politikasında, hem de bölgemizde yeni bir dönem başladı. Fidan’ın MİT Başkanlığı geçmişi, uluslararası dengelerin yeniden tanzimi açısından çok önemli. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın âli menfaatleri tavizsiz biçimde ön plana koyan, aynı zamanda yapıcı ve diyaloğa açık vizyonu, Fidan’ın tecrübesiyle birleşip çok boyutlu bir aşamaya geçişi simgeliyor. 
 
Son 15 yılda ülkemiz, bölgemiz ve dünyamız çok değişti. Soğuk Savaş’tan sonra en karmaşık, hassas olaylar bu 15 yılda birbirini takip etti. Uluslararası ilişkilerdeki “Domino Etkisi”ni de göz önüne alırsak, dış politikamızda savrulma olarak eleştirilen birçok konunun aslında somut durumun somut sonuçları olduğunu görürüz. 
 
Arap Baharı, Suriye İç Savaşı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yaptığı enerji hamleleri, YPG/PKK’ya yönelik harekâtları, hepsi bir bütünün parçaları. Tüm bu süreçte Mevlüt Çavuşoğlu bakanımızın devam ettirdiği uyumlu süreç, Hakan Fidan’ın stiliyle etki alanını genişletecektir. 
 
Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, “Beyaz Saray Yıllarım” isimli anı kitabında çarpıcı bir tespit yapar: 
 
“Dış politikada bir siyaset yapıcı için en büyük zorluk, öncelikleri belirlemektir. Olayları bağlayan ‘Kavramsal’ çerçeve, önemli bir araçtır. Bağlantı olmazsa, siyaset yapıcılar, sabit bir pusula olmaksızın baskılarla boğuşan, dar görüşlü çıkarlara cevap vermek zorunda kalırlar.”
 
Bu pasajdaki baskılardan, dar görüşlü çıkarlardan kastım, Türkiye’nin yeni jeopolitiğini anlamayıp hâlâ 90’lardaki gibi süreçler yürüten uluslararası çevreler. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikadaki vazgeçilmez sabit ayağı olan “Ulusal çıkarlar”, bizim önceliğimizdir. 
 
Türkiye’nin yeni dönemde, yeni aktörlerle ileriye taşıyacağı dış politika anlayışı, Orta Doğu ve Balkanlar başta olmak üzere bölgemizin önümüzdeki elli yılını şekillendirmekte önemli bir rol oynayacaktır. Bu ateşten gömleği giyen ve katkı sağlayan/sağlayacak olan herkese başarılar...

“Şifre” kelimesinin gereksiz kullanılışı 

Medyada en gereksiz kullanılan kelimelerden biri şifre. Kaç yıldır takip ediyorum, her olayda şifre kelimesi kullanılıyor.
 
Mesela seçim oldu bitti. Gazete başlıkları “Yeni dönemin şifreleri” şeklinde. İçeriği okuyunca boş. Şifre dediğin zaman içeriğinde detaylı şeyler bekliyorsun ama gerçek öyle değil. 
 
Kabine kuruluyor. Köşe yazarları, “kabinenin şifreleri” başlığını atıyor. Bakanlar hakkında herhâlde bilmediğimiz şeyler okuyacağız diye düşünüyoruz. Daha neler. 
 
Sayın Erdoğan Putin’le görüşüyor. “Görüşmenin şifreleri” şeklinde başlıklar atılıyor. Bu kadar ayağa düşürülen kelime olmamıştır. 
 
Bir de bulunduğumuz çağda gizli bir şey kalmadı. Her şey artık aleni yapılıyor. Eğer şifre kelimesi kullanılacaksa, kimsenin bilmediği bir şey yapılmalı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.