Neredeydin Şenol Hoca?

Sesli Dinle
A -
A +

Belki de aynı soruyu birkaç kere sordum. Ama yenilemeden edemiyorum Beşiktaş kazanıp da büyüdükçe... Yönetimin başı ve yanındakiler ha bire TFF’ye çatıp duruyor ama bundan önceki sözüm hocayı göreve getirip takıma neler kaybettirdiklerini söylemiyorlar. Şenol Hoca’nın Beşiktaş’ı, bu defa da deplasmanda beş atıp kazandı. 
Kadro mu, bir tek sürpriz Necip idi... Gerisi ezberlendi bile... Pardon, Atiba oyuna girdi ve penaltıdan veda golünü de attı. 
NOT: Son Konya maçı oynanmadan yazılmıştır.

 

Trabzonspor beş attı ama...

 

Trabzonspor yeni hocası ile artık dükkânı çoktan kapatmış olan Alanyaspor’a beş çekti. Tamam, tebrikler... Bu arada Hamsik de veda etti. Zaten çoktan emekli olmuştu bile... Bakalım önümüzdeki günlerde yönetim ve yeni hocası nasıl bir kadro planlayacak. Önemli olan bu... Tabii ki en büyük transfer Visca’nın hakiki dönüşü olur. Ve de Visca dönüşüne dair ilk görüntüleri, kaybedilen Başakşehirspor maçında gösterdi. Şimdi yenilenme zamanıdır... 

 

Fenerbahçe’de yeni bir ayıp!

 

Geçtiğimiz hafta sonu yine acı bir haber geldi. Sarı lacivertli formayı sekiz sene giymiş olan, golcü, rakip savunmayı yıpratan ve özellikle de kalecilere yaptığı nizami şarj ile etkili olan Yüksel Gündüz kardeşim vefat etmişti. Çok iyi ve yakın dostluğumuz vardı. Bence Can Bartu’dan sonra en şık giyinen futbolcu idi. Hatta bir ceketini taklit bile etmiştim. Ve bu Yüksel kardeşimin Dereağzı tesislerindeki anma törenini FB TV canlı vermedi ve yerine daha önce oynanmış bir basketbol maçını koydu. Sebebini sordum, Ali Koç Başkan gelmediği için böyle olmuş! Yahu Yüksel kardeş oynarken Ali Bey daha dünyada yoktu be... Ama eşi görülmemiş tarihinize böyle ihanet etmeyin!  

 

Yahu sen ne kalecisin!

 

Maçların hepsi aynı saate alınınca bir ona, bir buna bakıyoruz ya... Bu arada Başakşehirspor- Adana Demirspor maçına da gidip geldim. Çünkü tahminime göre en gollü veya en çekişmeli maç bu maç olabilirdi. İyi ki de bakmışım. Emre Hoca’m bir kaleci koymuş filenin önüne ki sormayın! Adı da Deniz Dilmen imiş... Daha 18 yaşında bile değil... Ama çok 30 yaşındakilere taş çıkarır. Neler kurtardı neler. Umarım ve beklerim ki devamlı oynayıp bizi şaşırtmaya devam eder.

 

Okan Hoca korkuttu be!

 

Her ne kadar Kadıköy’ün yarısından fazlası Fenerbahçelidir ama çok da Galatasaraylı, Beşiktaş, hatta Trabzonsporlu dostum da vardır. İşte bunlardan Galatasaraylı olanı son Fenerbahçe maçı kadrosu açıklandığında beni aradı. Sebep mi? Konya’da kaybedilen maçtaki orta sahanın ilk on birde oluşu idi. Mertens ve Oliveira kulübede idiler. Sonra dakikalar ilerledikçe karşıdaki takımın hâli malum olduğundan bir şey fark etmedi ve 3-0 oldu.

 

Zahmet olur be Jesus!

 

Maçtan sonraki basın toplantılarına pek bakmam.  Bu defa da öyle olmuş idi. Sonra bir dost aradı ve dedi ki, Jesus toplantıya katılmadı. Vah ki vah! Özellikle spor basınındaki isimler amma üzülmüşlerdir. Öyle ya içlerinde bu profesör (!) için üç-dört yıllık yeni sözleşme yapılmalı diyenler bile var. 

 

İşte hakiki kulüp!

 

Bizim gazetenin salı günkü sayısında bir fotoğraf altı haber vardı. Nef Stadı’nda Galatasaray Başkanı Dursun Özbek ve yöneticiler çalışanlarla birlikte pasta kesmişler. Ve Başkan herkese teşekkür etmiş. Bu haber neden ilgimi çekti? Efendim, ne kulüplerimiz var, iktidara taşınınca çok çalışanın görevine son veren... 

 

TFF Genel Kurulu

 

Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulu 22 Haziran’da yapılacak... Seçimli genel kurul bu... Bilindiği gibi TFF özerk bir yapıya sahiptir. Hâl böyle olunca da genel kurulda oyunu özgürce kullanır. Günümüzün başkanı ki, daha el bile sıkışmadık, bence özerk konuma göre hareket etmektedir. Bakalım ne olacak? 

 

Basketbol nefes kesiyor!

 

Başlık garip değil mi? Ama bir takım kendi sahasındaki ilk maçı 40 sayı farkla kazanıp iki gün sonra, yine seyircisi önünde tonla sayı yiyip kaybediyorsa... Evet, Fenerbahçe-Anadolu Efes maçlarından söz ediyorum. Ben bu satırları yazarken üçüncü maç oynanacak idi... Bu defa da Efes sahasında... Devamı haftaya kalır... 

 

Ve de siyasetten iki satır...

 

Şu siyaset denen meseleden pek anlamam... Tartışmasını pek haz etmem... Ama merakım olan durumları da sorgularım. Bu defa ne mi? Efendim şu altılı masa mıdır nedir, orada oturanların kaçı Meclis’e girebildi acaba? Yani milletvekili seçildi? Ne komik olur ama değil mi, Meclis’e bile girememek... Haa büfesi vardır herhalde, gidip bir kenarda çay-kahve içilir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.