Yazmak zor ama zorunlu...

Sesli Dinle
A -
A +

1939 Erzincan, 1999 İzmit - Gölcük - Düzce depremlerinden çok daha şiddetli ve de ülkemizin çok büyük 11 illik bir bölümünde yaşanan deprem felaketinin acılarla dolu sürecini yaşıyoruz…

 

“Hayatta kalma, can kurtarma yarışının yapıldığı” bu süreçte, “futbol başta, spor yarışmalarını yazmak”, doğrusu ya “Van’da, yıkıcı bir depremi ailesi ile beraber yaşamış” bir insan için çok güç!..

 

Deprem, beni elimde çanta ilkokul ikinci sınıf öğrencisi olarak okuluma giderken, sabah erken saatlerde yakalamış ve “ne olduğunu anlamadığım için”, yere oturmuş ağlarken, bölük karargâhından çıkan ve evimize doğru koşan babam tarafından kucaklanmıştım.

 

“Kerpiç evlerin büyük çoğunluğunu yıkan ve kalan bölümünü de oturulamaz hâle getiren (Sadece sayıca az taş binalar ayakta kalabilmişti) depremin artçıları devam ederken, kış bastırmış, kar yoğun şekilde başlamış, sıcaklık sıfır derecenin çok altlarına kadar inmiş…  Ve de bizler kışı “askeri mahruti (konik) çadırlar” içinde, “soba yakarak” yaşamıştık. Bir gece yoğun yağan karın ağırlığını taşıyamayan çadırın üzerimize çöküşünü “deprem travmasını yedi yaşında yaşayan” bir çocuk olarak hâlâ hatırlarım.

 

Millî yas ilan edilen bu büyük felakette vefat edenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diler,  kurtarma çalışmalarını sürdüren fedakâr görevlilerimize şükranlarımı, “enkaz altında kurtarılmayı bekleyen” vatandaşlarıma “sağlık” dualarımı iletirken…

 

Böyle durumlarda “Hayat devam ediyor” denilerek “normal hayata dönülmesinin zorunluluğuna isyan etsem” de, gene de “meslek görevinin yapılmasının kutsallığına” boyun eğip…

 

Pazar gecesi maça 1-0 galip başlayan Trabzonspor’u 2-1 mağlup ederek, “Yenilmez, yenilemez” algısını perçinleyen Galatasaray için “karşılaşmadan bir gün önce bu sütunlarda yazdığım” birkaç paragrafı, öncelikle “Galatasaray ile uğraşmayı çok seven ve âdeta görev sayan” Ali Koç ve Ahmet Nur Çebi başkanlarımızın “okumalarını dileyerek” sütunuma alıyorum:

 

“… Ne var ki, eğer ‘Galatasaray yenilmez, yenilemez’ algısı yaygın hâle gelirse, ‘Fenerbahçe bir yana’ diğer takımlar ‘Galatasaray’ın karşısına bu algının ezikliği içinde çıkarlarsa’ işte o zaman sarı lacivertlilerin yarıştaki durumu güçleşecektir.

 

Sarı kırmızılı takımı ‘ekranlarda, spor sayfalarında öve öve bitiremeyenlerin katmerli hâle getirdiği ve yaydığı bu algının yara alması geciktikçe’, başta Fenerbahçe, ‘şampiyonlukta Galatasaray ile yarışan takımların işi’ güçleşecektir!..

 

‘Bu psikolojik savaşın ilk durağı’ yarınki Trabzonspor maçıdır.

 

Bu maçta da ‘puan kaybetmezse’ Galatasaray’ın ‘yenilemez algısına’ sağlam bir halka daha eklenecektir!..”

 

Okan Hoca’nın bir türlü “dur” diyemediği, yaza yaza bilgisayarımın klavyesinin tuşlarının aşındığı “rakibin baskısına prim veren ve hatalı pas ya da top kaptırma ile gol pozisyonu hediye eden yan ve geri pas” hastalığının…

 

Süper Lig tarihine geçen örneği” ile “Nelsson ile başlayan Muslera - Torreira - Muslera arasındaki paslaşma” sonucu hediye edilen gole rağmen, sarı kırmızılı takım “bir sezonda art arda kazanılan maç rekorunu” kırdı.

 

12 maçlık bu rekor kırılmaya devam edebilirdi, Deprem felaketi “ara verdirdi”; bakalım Dünya Kupası arasından sonra gelen bu ikinci “zorunlu” aranın sonrasında neler olacak?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.