Özel sektör hızında ve kalitesinde devlet olur mu?

A -
A +
Ev taşımak zor iştir, hele çocuklu iseniz daha zor. Benim için hayatta en zor işler neler diye saysam ilk üçe mutlaka resmî işlemler için kamu kurumlarına gitmeyi koyardım. Ev taşımak da bu işlemin en çok gerektiği dönemlerden biri.
 
Aslında biraz da neyi daha çok istemezseniz onun başa daha çok gelmesiyle ilgili, mesela resmî işlemleri, kamu kurumlarını bu kadar fobi hâline getirmiş birinin son yapacağı şey Türk vatandaşı olmayan biriyle evlenmekti, ben gittim bunu yaptım. Eşim okursa şikâyetçiyim zannetmesin, ama gerçekten çok fazla prosedürü var. Zira herhangi bir vatandaşın tek bir devletin kapısında işi olur, biz o dönem iki devletin de kapısında çok bekledik.
 
Şimdilerde korkularımın üzerine gidiyorum. Mesela ev için mukaveleyi yapar yapmaz, sözleşmeyi elime alıp koşarak Nüfus Müdürlüğüne gittim. Dedim ki bugün başka hiçbir iş yapmayayım ama tüm resmî işlemler bitsin. Bu taktiği önerirdim eskiden olsaydı, suyun altına girip nefesinizi tutmak gibi, zor oluyor ama sabrederseniz akşamına özgürsünüz. Ama artık buna da pek gerek kalmadı. Neden diyeceksiniz, anlatayım.
 
Önce Nüfus Müdürlüğüne giderek hata yapmışım. Çünkü evde bizden önce oturan aile henüz kaydını aldırmadığı için bize randevu çıkmıyor. Ben de bir dostumu, Mali Müşavir Fatih Şengüler Bey’i aradım kime gidebiliriz diye sormak için. Birkaç dakika içinde geri dönüş yaptı Fatih Bey “Abi şu adrese git” diye bir konum. Gittiğim yer Cevizlibağ’da metrobüs ile tramvayın buluştuğu noktanın 10 adım ilerisinde. Yani İstanbul’un göbeği diye tabir etsek, herhâlde orayı söylerdik. Cevizlibağ tramvay durağından Merkezefendi Camii'ne doğru giden yolun hemen başında.
 
Gittiğimde girişte çok güler yüzlü bir resepsiyonist hanımefendi karşıladı. Yalçın Bey’i sordum, üst katta cevabı aldım. Çıktım, ne bir özel kalem odası, ne bir sekreterya, ne başka bir şey. Bir odanın kapısında MÜDÜR yazıyor. Kapı açık.
 
İçeri girdiğimde makama kurulmuş birini beklerken baktım ayakta, ceketi çıkarmış, kolları sıvamış çalışan güler yüzlü bir adam. Meğer benim geldiğim kişi Avrupa Yakası Nüfus Hizmetleri Merkezi Müdürü Yalçın Aktaş’mış.
 
Dikkatinizi çekerim, ben odasına girene kadar kimse beni tanımıyordu. Yani tanıdık olduğum için kolay ulaşmadım, zira odasına girene kadar da adımı söylemedim.
 
Odada âdeta devletimizin şefkatli yüzünü gördüm. Bu müdürlük İçişleri Bakanı Sn. Süleyman Soylu tarafından buraya konuşlandırılmış. Tüm nüfus işlemleri için randevusuz gidilebilen tek merkez. Yalçın Bey buraya vatandaşı çekebilmek, burada böyle pratik bir yer olduğunu duyurabilmek için her kapıyı çalmış. Pırıl pırıl, bir holdingin merkez binası gibi şık bir yapı. İçerisi tertemiz, tüm memurların yüzü gülüyor.
 
Hayali o binaya bir pasaport baskı merkezi kurup İstanbul’da bir vatandaşın gittiğinde 1 saat içinde pasaportunu alıp çıkması. Bunu anlatırken gözleri parlıyordu. “Ömer Bey inanın bazen insanlar acil durumda İstanbul’dan Ankara’ya gidip geliyor pasaportunu hızlı alabilmek için, yazık günah millî servetimize” dedi.
 
Tutamadım kendimi, “Ya Müdür’üm, bize anlatılan devlet memuru kurumuna mümkünse az insan gelsin ister, sen buraya vatandaşı dolduralım, hemen hızlıca işlemini halledelim diyorsun” dedim. Sanki karşımda özel sektörde bir şirketin CEO’su oturuyordu ve “Müşteri sayımızı nasıl arttırırız” diye hesap yapıyordu. Ve üstelik ne oradaki memurun, ne Müdür Bey’in daha çok yorulmak dışında eline hiçbir şey geçmeyecekti daha çok insan geldiğinde.
 
“Ne olur” dedi, “İnsanlara burayı anlatın, söyleyin, yönlendirin, gelsinler burada böyle bir merkezi nokta olduğunu bilsinler, böylece diğer tüm ilçe nüfus müdürlüklerimizin de yükünü hafifletelim, vatandaşa daha iyi hizmet verelim.” Bana düşen de yazmak oldu, işiniz düştüğünde çıkın gidin, kimsenin selamını söylemenize de gerek yok ama benim de selamımı Müdür Bey’e iletin.
 
Böyle insanlar, böyle insanları yetiştiren aileler ve böyle insanlara görev veren büyüklerimiz var olsun. İşte “Hantal” denilen devlet yapısından bugüne, bir yandan e-Devlet gibi bir zenginliğe, diğer yandan Yalçın Bey ve ekibi gibi fiziksel yapılara müthiş bir geçiş. Aklıma rahmetli Vali Recep Yazıcıoğlu geldi Yalçın Bey konuşurken, mekânı cennet olsun.
 
Ama herkes bilsin ki bu memleketin Recep Yazıcıoğluları bitmez, bir ölür bin doğar. Kötü örnekleri ağızlara sakız etmişiz, birkaç tane yanlış memur yüzünden devletimizi eleştirmeye bayılır olmuşuz. Güzel örnekleri de anlatalım istedim.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.