Konsoloslukların kapanması siyasi!..

Bazı Batılı devletlerin -terör eylemi şüphesi sebebiyle- İstanbul’daki konsolosluklarını kapatmaları siyasi bir karardır!..

 

NATO çerçevesinde müttefiklik ilişkisinde bulunduğumuz bu devletler terörle mücadele konusunda gerçekten samimi olsalardı, NATO zirvelerinde alınan kararların gereğini yapar, stratejik konsept belgesine uygun hareket ederlerdi. Günümüzde bir savunma örgütü olmaktan ziyade savunma ve güvenlik mekanizmasına dönüşmüş olan NATO için terörle mücadele öncelikli alanlardan biri hâline gelmiş durumdadır.

 

Haziran 2022’de kabul edilen NATO Stratejik Konsepti’nin 10. Paragrafında, “Terörizm vatandaşlarımızın güvenliğine, uluslararası barışa ve refaha en doğrudan asimetrik tehdittir. Terör örgütleri Müttefiklere saldırılar düzenliyor ya da saldırı hevesi içindeler” ifadelerine yer verildikten sonra aynı Konsept’in 34. Paragrafında aynen şöyle deniliyor:

 

“Terörle mücadele toplu savunmamız için çok önemlidir. NATO'nun terörle mücadeledeki rolü mücadeledeki İttifak’ın üç temel görevine katkıda bulunur ve İttifak'ın 360 derecelik yaklaşımının da ayrılmaz bir parçasıdır.

 

Terör örgütleri halklarımızı, güvenlik güçlerimiz ve topraklarımızı tehdit ediyor. Terör örgütlerine karşı mücadelemize; önleme, koruma ve engelleme önlemlerimizle devam edeceğiz...”

 

Bu paragrafla açık şekilde NATO üyeleri, terörle mücadele konusunda güçlü iş birliği yapacakları taahhüdü altına giriyorlar. Yani konsolosluklarını kapatma yoluna giden NATO müttefiklerinin derdi gerçekten terörle mücadele olsaydı, terör eylemi yapılacağına dair bir istihbaratı aldıkları anda bunu Türk müttefikleriyle paylaşırlardı. “Bir NATO üyesinde gerçekleştirilmesi planlanan ve hedefinde NATO üyesi ülkelerin vatandaşlarının bulunduğu bir eylemin” NATO üyelerinin müşterek çabalarıyla önlenmesinden daha başarılı bir İttifak dayanışması olur mu? Bu yolu tercih etmemelerinin, iyi niyetli hiçbir açıklaması olamaz.

 

O hâlde bu davranışla ilgili üç şık var:

 

a. Konsolosluklarını kapatan NATO üyesi devletler, terör istihbaratı aldıkları hâlde, NATO kararlarının aksine bunu müttefik devlet Türkiye ile paylaşmıyorlar. İttifak ruhuna açıkça ihanet içindeler!

 

b. Ortada böyle bir istihbarat yok. Türkiye’deki seçim ortamını manipüle etme peşindeler. Türkiye’nin turizm gelirlerini baltalamayı hedefliyorlar!

 

c. Türkiye’yi, onların istediği dış politika tercihlerini yapmaya zorlamak için aba altından sopa gösteriyorlar!..

 

Diğer yandan, terör örgütlerinin hedefi zaten şiddet eylemleri yoluyla, halkı sindirme, korkutma, endişelendirme ve devletleri kendi siyasi hedeflerini kabule zorlama değil mi? Konsolosluklarını kapatan devletler halkta paniğe yol açarak zaten teröristlerin maksatlarına doğrudan katkı sağlamıyorlar mı? Bu türden tutum ve davranışlardan kazanç sağlayan kesimler terör örgütleridir.

 

Gelelim bu devletlerin sorumsuzca davranışı karşısında bizim gösterdiğimiz tepkiye...

 

Konsolosluklarını kapatma kararı alan devletlerin büyükelçileri Dışişleri Bakanlığına çağrıldı. Güvenliklerinin ilgili sözleşmeler çerçevesinde Türkiye tarafından sağlandığı ifade edilerek, bu tarz davranışların “ancak terör örgütlerinin sinsi gündemlerine hizmet ettiği” vurgulandı.

 

Kendilerine yapılan bu hatırlatmadan sonra ilgili konsolosluklar açılmadığına göre ya kendilerine söylenenlerden etkilenmediler ya da maksatları üzüm yemek olmadığı için tavırlarını bir süre daha devam ettirme kararlılığı içindeler.

 

Bence Batı’dan bu tür tavırları ve daha fazlasını görmeye devam edeceğiz. Herkes kendi oyun planına göre hareket ettiğine göre, bu devletler de Türkiye için planladıkları senaryonun gerçekleşmesini temin etmek için ellerinden geleni yapacaklar.

 

Böyle sorumsuzluklardan halkımızın tamamının zarar gördüğünü de akıldan çıkarmamak lazım. Başka bir deyişle, konsoloslukların kapatılmasına sadece Dışişleri Bakanlığının değil, tüm toplum kesimlerinin ve siyasi partilerin tepki göstermesi gereklidir.