Jeremy Rifkin, Kılıçdaroğlu’nu adaylığa taşıyabilecek mi?

CHP, 3 Aralık’ta İkinci Yüzyıla Çağrı toplantısını gerçekleştirdi. CHP’nin her toplantısında olduğu gibi bu toplantı da yeni tartışmaları beraberinde getirdi.

 

Uzun hazırlıklar sonrası yapılan, katılım yüksek olduğu ve partililerin beklentilerinin tavan yaptığı bir havada toplantıya ABD’den video konferans yoluyla katılan Jeremy Rifkin’in üniversitede seminer verir gibi bir konuşmayla başlaması salonun tüm heyecanını aldı götürdü.

 

Rifkin’in seçime gidilen bir ülkede var olan ekonomik sorunları aşmak için yol gösterici olmayan, daha çok üniversitede doktora seminer dersinde konuşan hoca edasıyla kuram ağırlıklı bir konuşma yapması hem ekran başındakileri hem de salondakileri hayal kırıklığına uğrattı.

 

Günler öncesinden Kılıçdaroğlu’nun “Ey Dünya! İyi olan her şeyde seninle rekabet etmeye geliyoruz. 3 Aralık’ı bekleyin” konuşmasından sonra CHP’lilerin beklentileri tavana çıkmış, insanlar “Ne olacak diye?” toplantı tarihine kilitlenmişti.

 

Heyhat!

 

Çıka çıka Rifkin’den organizasyon eksikliğinin de etkisiyle salonun anlamadığı, bazı katılımcıların uykusunu getiren, Türkiye’nin sorunlarına değinmeyen kuram ağırlıklı bir konuşma çıktı. Konuşma salonun beklentisini ve havasını aldı götürdü.

 

 

 

Kılıçdaroğlu’nun toplantıdan muradı neydi?

 

 

 

Lafı uzatmadan söyleyeyim. Kılıçdaroğlu bu toplantıyı cumhurbaşkanı adaylığını ön plana çıkarmak için yaptı.

 

Bugüne kadar adaylık konusunda ne yaptıysa yol alamadı. Ne adaylık için ismi geçen iki büyükşehir belediye başkanını ikna edip CHP içindeki tartışmayı bitirebildi ne de sık sık oturduğu masadaki çok sevdiği dostlarının onayını alabildi.

 

Ne amaçla yapıldığı tam olarak anlaşılamayan ve tartışılan yurt dışı ziyaretlerden sonra adaylığını partisine ve dostlarına kabul ettirmek için beklentiyi yükselterek 3 Aralık toplantısını gerçekleştirdi. İşin ilginç yanı onu da çoğu zaman olduğu gibi yüzüne gözüne bulaştırdı!

 

Kısaca, 3 Aralık toplantısıyla Kılıçdaroğlu hem adaylıkta öne çıkmak hem de uzun süredir “Ülkede ekonomik sorunlar var. Hayat pahalılığı var. Siz muhalefet olarak bu durumda bile bir atak yapamıyorsunuz. Şimdi değilse ne zaman ortaya çıkacaksınız? Bu kadar mı etkisizsiniz?” eleştirilerine dünyadan kuramcıların da içinde olduğu bir ekiple çıkarak mesaj vermek istedi Kılıçdaroğlu.

 

Fakat onu da beceremedi. Millet sorunlarına çare olacak anlaşılır somut şeyler beklerken, gitti “Bakın ben kimleri getirdim” der gibi kuramcıların ön planda olduğu bir toplantı gerçekleştirdi.

 

 

 

Peki, Kılıçdaroğlu toplantıyla muradına yaklaştı mı?

 

 

 

Bu soruya hiç tereddüt etmeden “Hayır” cevabını verebiliriz. Çünkü yapılan toplantı “tekil” bir toplantıydı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına sıcak bakmayan masa ortakları toplantıda yoklardı. Bu yüzden yapılan toplantı ve açıklamalar Kılıçdaroğlu merkezli devam etti.

 

Akıllara gelmiyor değil; 6’lı Masa’nın adayı cumhurbaşkanlığını kazanırsa hangi ekonomik ekip işin başına geçecek ve hangi ekonomik program uygulayacak?

 

Kılıçdaroğlu’nun bazılarını toplantıda tanıttığı ekonomik ekip ve onların programı mı? “Ekonomiyi en iyi ben bilirim” diyen Babacan ve programı mı? Yoksa Masa’da ortak belirlenecek ekip ve onların programı mı uygulanacak? Hangisi?

 

Öyle anlaşılıyor ki; Masa’daki ortaklar Kılıçdaroğlu’nun “tekil” toplantısı ve yaptığı açıklamalardan pek memnun olmadılar. Baksanıza Kılıçdaroğlu’nun ala-yı vâlâ ile yaptığı toplantı konusunda ne ses verdiler ne de görüntü.

 

İşin daha da ilginç yanı, ortaklar dışında toplantıya katılan ama esas olarak attığı tweetle öne çıkan İmamoğlu’nun tavrıydı. İmamoğlu “Halkın sesi, Hakkın sesidir” yazarak Kılıçdaroğlu’na gönderilmek üzere adrese teslim mesaj vermiş oldu.

 

Ezcümle; Kılıçdaroğlu adaylık konusunda yine tam istediğini alamamış oldu.

 

Artık önündeki maçlara bakacak ister istemez...