"Merak ettim, nedir benden yapmamı istediğiniz şey?"

A -
A +

"Size zahmet, ilaç kutularının yanına koyacağım şu pembe kâğıdı ona verir misiniz? Zahmet olmazsa tabii, Çok memnun olurum."

 

 

 

Hemşire Hanım biraz düşündü ve;

 

- Hususi, ne isteyebilirsin ki? Yapabileceğim bir şeyse neden olmasın.

 

- O kadar da zor bir şey istemiyorum ama mecbur da değilsiniz!

 

- Merak ettim, nedir benden yapmamı istediğiniz şey?

 

- Hani dün beyim Tanju’nun mektubunu vermiştiniz ya…

 

- Eee…

 

- Ona cevap mahiyetinde bir şeyler karaladım. Aslında, geldiğinde konuşmak isterdim ama kendimde o kuvveti bulamıyorum. En iyisi; “yazıya karşı yazıyla cevap vermek” diye düşündüm.

 

- Sizi gidi sizi, demek platonik aşklar böyle incelikler ihtiva ediyormuş. Bunu da öğrendik sayenizde.

 

- Yok Saadet Hanım! O kadar da yüksek sayılmazsa da bize göre sıradan bir sevdamız oldu.

 

- Belli.

 

- Sanıyorum iş dönüşü buraya uğrar. İhtimal Tanju geldiğinde uyuyor olabilirim. Size zahmet, ilaç kutularının yanına koyacağım şu pembe kâğıdı ona verir misiniz? Zahmet olmazsa tabii, Çok memnun olurum.

 

- Belki bana bile iş kalmaz, siz kendi elinizle verirsiniz. Söz, eğer derin uykudan uyanamazsanız ben de verebilirim. Hiç de zahmet olmaz.

 

- Minnettar olurum.

 

- Estağfirullah. Küçük bir iş için değer mi?

 

- Benim için mühim.

 

- !!!

 

Sevgili Tanju’m,

 

Ben dobra bir kızım malumunuz, sizin gibi süslü, mânâ içinde mânâ ifade eden sözler bilemem. İçimden geldiği gibi sade yazıyorum. Önce şiir denedim, epey uğraştım da maalesef istediğim gibi olmadı, anlayacağınız beceremedim. Bu sefer de düz yazıya döktüm. Biliyorum, bu da istediğim gibi olmayacak ama bir nebze de olsa hissiyatımı yansıtabilirsem ne âlâ.

 

Dünden beri sık sık uyuyorum. Geldiğinizde yine uykuda olabilirim. İlaçların tesirinden mi ne gözlerimi açamıyorum. Aslında bu kâğıt parçasına sıraladıklarımı yüzüne karşı söyleyebilecek kuvvetim olsaydı onu tercih ederdim. İnşallah o günler de gelir. Eli boş dönmene gönlüm razı olmayacağı için yazdım. Ömrümüz olursa belki “Hastane mektuplarımız” diye okur, gülüşürüz.

 

Seni çok sevdiğimi, arzu ettiğim kelimelerle tam söyleyebildiğimi sanmıyorum. Bunu yaptıklarımla ispatlamaya bile çalışmadım. Belki de bu benim tabiatımdan ileri geliyordu? Hakikati tam bilemem ama fark ettiğim bir şey vardı: “Seni kaybetme korkusu…” Gece gündüz bu endişeyle yaşayarak hayallerimin en büyük kahramanı oldun. Benim için kendini tehlikeye attın, ölümüne mücadele ettin, herkesle uğraştın, sana sonsuza kadar minnettarım.

 

Uyuduğumda renkli rüyalarımda, uyandığımda hep hayallerimdesin. Seni hangi şekilde olursa olsun karşımda görünce rahat nefes alıyorum.

 

Benim için doğruluğun, dayanıklılığın, muhabbetin ve değerlerin bir tecellisisin. Mektubunda yazdığın her kelimenin bir hayati manası vardı. Her biri bana can suyu oldu biliyor musun?

 

Bir gecelik yokluğunu telâfi edemedim. Yine geldin rüyalarıma, yine seninle uyudum, seninle uyandım. Sen olunca huzur da oluyor, olmayınca hiçbir şeyin manası kalmıyor... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.